BİR ANI VE UZAKTAN YERÇEKİMLİ (KUMANDALI) MASKARALIK


On yıl önce üniversitede yüksek lisans ve doktora öğrencilerine yardımcı doçent sıfatıyla "bilimsel araştırma yöntemleri" dersi okutuyordum.

Öncelikle “bilgi”nin ve “bilim”in ne olduğunu anlamaya ihtiyaçlarının bulunduğunu düşündüğüm için bilgi felsefesi (epistemoloji) ve bilim felsefesi bahislerine giriyordum.

Bu arada, “kesin yasa” anlamında fizik yasalarının gerçekte bulunmadığını, hepsinin (ispatlanması mümkün olmayan) teoriler (zan ve tahmin) olduğunu söylüyordum.

Örnek olarak da “yerçekimi”nden bahsediyor, kesin olanın sadece elmayı bıraktığımız zaman onun düşmesine ilişkin “gözlem”imiz olduğunu, o gözlemden hareketle vardığımız “yerin çekmesi” düşüncesinin (teorisinin) ise (asla ispatlanamayacak) bir zan, tahmin, daha doğrusu “inanç” olduğunu belirtiyordum.

Ancak, söylediklerim öğrencilerin kafasına pek yatmıyordu, Türkiye’nin sözde çağdaş ve ileri, özde cahil "zorunlu" eğitim-öğretim sisteminin ezberleri karşısında mağlup olduğumun farkındaydım.

İki üç yıl sonra her cuma günü akşam otobüsle şehirler arası yolculuk yapmak zorunda kaldım ve bu yolculuklar sırasında varlığından haberdar olduğum Güldür Güldür Show programında bu “yerçekiminden şüphe” meselesinin (nerden icab etmişsse, yerçekimini reddeden bir yardımcı doçent karakteri çerçevesinde) alay konusu yapıldığını gördüm.. 

Memleketimin hal-i pür melali.. 

Çağdaş Türkiye’nin iyi becerdiği tek şey (arkadan kurmalı ve uzaktan kumandalı) maskaralık.. Bilimi savunduğunu zanneden fakat gerçekte bilgi ve bilim felsefelerine savaş açan cahil maskaralık..

(Geçen yıl ODTÜ'lü fizikçi Aydın Özoğlu alternatif bir "teori" ile ortaya çıkmış ve bunun etkisiyle "yaralanan" Güldür Güldür'cüler gocunarak "uzaktan yerçekimli" maskaralığı onun hatırına tekrar devreye koymuşlar.)





Ebu Zerr (radıyallâhu anh) anlatıyor: 

"Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki:

"Ben sizin görmediğinizi görür, işitmediğinizi işitirim. Nitekim sema uğuldadı, uğuldamak da ona hak oldu. Gökte dört parmak sığacak kadar boş bir yer yoktur ki, orada Allah'a secde için alnını koymuş bir melek bulunmasın. Allah'a yemin olsun, benim bildiğimi siz bilseydiniz az güler, çok ağlardınız, yataklarda kadınlarla telezzüz etmezdiniz; yollara, çöllere dökülür, Allah'a yalvar yakar olurdunuz."   

(Ebu Zerr (radıyallâhu anh) ilâve etti: "Keşke (insan değil de) sökülen bir ağaç olsaydım." [Tirmizî, Zühd 9, (2313); İbnu Mâce, Zühd 19, (4190)])

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

MİT'ÇİLİK VAADİYLE KIZI METRES YAPAN ŞAHIS MİT'Çİ MİYDİ, MİTÇİ ROLÜ MÜ YAPIYORDU?

Haber  9 Aralık 2022 tarihini taşıyor. Yayınlayan  Odatv , fakat kaynak  Sabah  gazetesi.. Okuyalım: “Seni MİT’e alacağız” deyip kandırdılar...