MİT’i (Milli
İstihbarat Teşkilatı’nı) anlatan Teşkilat dizisinin yeni sezonunun
gösterimi başlamış.
Rasulullah
sallallahu aleyhi ve sellem, Allahu Teala’yı anmaksızın başlanan işin ebter olacağını
bildirmiştir.. Teşkilat dizisini çeken kafaya göre boş kurt (boz ya da yoz
kurt) Alemlerin Rabbi’nden daha kıymetli olacak ki, yeni sezonu onunla
başlatmışlar.
Kurtlanmış,
kurtlu bir sezon..
Kafa, düzey
bu!.. Allah ıslah etsin!
*
Yeni
sezonun ikinci bir özelliği, İran’ın hedefe konulmuş olması..
Önceki
sezonlarda Almanya ve İsrail’e taş atıldığına şahit olmuştuk.. Bu defa yönlerini
İran’a çevirmişler.
Öte yandan, Gazze’de bombalanmadık yer bırakmayan İsrail de yönünü İran'ın müttefiki Hizbullah’a çevirmiş durumda.
Şia’nın
kusurları, takiyyesi, yalancı pehlivanlığı, desteksiz palavraları malum.. Yemen
gibi sağlam duruş sergileyenleri varsa da, çoğunluğu içi boş davul, sadece ses
veriyor.
Ancak,
İsrail karşısında düştükleri rezil duruma sevinmemek, şamata yapmamak
gerekiyor.
Bizim
akılsızlarımız ise, Hizbullah’ın felaketi için “Oh olsun!” diyorlar.. Açıkça
böyle kalem oynatan “Teşkilat kafalı” (Yoksa güdümlü mü demeliydim?) sözümona
“İslamcı” yazarlar da var.. (Galiba İslamcılar.)
*
Bunlar
şunu bilmiyorlar (Ya da unutuyorlar, veya unutmuş görünmek “ahlâk ve karakter”lerine
denk düşüyor): Rasulullah Efendimiz s.a.s., insanların felaketlerine sevinmemek
gerektiğini, bu durumda Allahu Teala’nın o felakete uğrayana acıyıp ondan bunu
kaldırabileceğini, sevineni ise aynı felakete uğratabileceğini bildirmiştir.
Başkalarının
yaşadıklarına ibret nazarıyla bakmak gerekir, şamata yapmak, sevinmek akıllı adam
işi değildir.
Bu,
kendi felaketine davetiye çıkarmaktır, felaket siparişi için sıraya girmektir.
Sonra
neye seviniyorsun, İsrail’in başarısına mı?!
*
Bu tiplerin
Bediüzzaman’ın “İnsanlar zulmeder, kader adalet eder” sözünü de bu bağlamda
yanlış kullandıklarını görüyoruz. (İstismar demeyelim, herhalde cehaletlerinden
ya da kafaları çalışmadığından böyle yapıyorlar.)
Tam adalet
bu dünyada gerçekleşmez.. Dolayısıyla kaderin adaleti bu dünyada tam tecellî
etmez.
Diri
diri mezara gömülen kız çocukları hangi kaderin adaletinden dolayı bu zulme
maruz kalıyorlardı?! Şu Narin Güran adlı sekiz yaşındaki masum/günahsız kız
çocuğu hangi kaderin adaletinden dolayı katledildi?!
*
Bu
tipler, geçmişte, İsrail ile İran-Hizbulllah hattı arasındaki ihtilafın muvazaadan
ve danışıklı dövüşten ibaret olduğunu utanmadan yazabildiler.
Ancak
istihbarat teşkilatlarından beklenebilecek bir kara propagandayı utanmadan
sürdürdüler.. Akl-ı selim sahibi her insanın bir bakışta görebileceği bir
gerçeğe gözlerini kapadılar.
Şimdi,
ortada sözünü ettikleri gibi bir danışıklı dövüşün olmadığı ayan beyan ortaya
çıkmış durumda.. “Yanılmışız, ortada gerçek bir kavga varmış” diyerek
okurlarından özür dilemek yerine İsrailli yahudiler gibi Hizbullah’ın
felaketini kutluyorlar.
Utanmazlık (Yahudileşmek mi demeliydim?) böyle bir şey.
*
Mesele,
öncelikle bir kişilik, ahlâk ve karakter meselesi.
Bu
karakterdeki insanlarla neyi nasıl konuşacaksınız ki?!
Değer
mi?!