Elhamdulillâhi Rabbi'l-âlemîn. Ve's-salâtu ve's-selâmu alâ Rasûlinâ ve alâ âlihî ve sahbihî ...
BÜTÜN PARTİ RENKLERİ AYNI HIZLA CHP'LİLEŞİYORDU, BİRİNCİLİĞİ BEYAZ OLANA, AK PARTİ'YE VERDİLER
Mesele sadece ülkenin İslamî düzene göre yönetilmemesi değil arkadaş, sen hâlâ anlamadın mı?
Asıl mesele İslamî düzenin artık "dindar" bilinenlerce de öcü olarak gösteriliyor olması arkadaş..
Buradaki “arkadaş”ı ismen de zikredelim: Yeni
Şafak gazetesi yazarı Prof. Hayrettin
Karaman.
Ama “arkadaş”tan kastımız aslında sadece o da değil,
onun şahsında belirli bir kitle..
O, “Bir mektup yazdım Hasan’a, ha Hasan’a, ha sana”
kabilinden bir Hasan.. Öne çıkıp sivrilmiş, sembol haline gelmiş bir Hasan..
*
Evet, Karaman, “Hidayet
mi istismar mı?” başlığını taşıyan 26 Ocak 2017 tarihli yazısında şöyle
diyordu:
AK Parti
baştan beri din hürriyeti manasında laik ve demokratik cumhuriyet ilkelerine
göre siyaset yapacağını, din siyaseti yapmayacağını ilan ediyor. Bu sebeple
mensuplarına, şahsî hayatlarında Müslümanca yaşamaya çalışsalar bile “Niçin ülkeyi İslâmî düzene göre
yönetmiyorsunuz” sorusu sorulamaz….
Halkının büyük çoğunluğu Müslüman
olan ve eksikli de olsa inancına uygun bir hayat yaşamak isteyenlerin sayısının
da az olmadığı bir ülkede yönetimin düzeni demokratik ise, yönetimin, din
hürriyetinin önündeki engelleri kaldırması, herkesin inancına göre yaşamasını
kolaylaştırması ve bunun için her türlü tedbiri alması, düzenlemeyi yapması
tabiidir.
*
Biz de, yıllardır bunu anlatmaya çalışıyoruz.
Diyoruz ki, Akparti, “laik ve demokratik cumhuriyet
ilkelerine göre” siyaset yapan, “din siyaseti” (yani İslamî siyaset) yapmayacağını açıklamış bir partidir.
Laik ve demokratik cumhuriyet ilkelerine göre siyaset yapması ise, peşine taktığı kitleyi “laikleştirmesi” anlamına
geliyor ne yazık ki.
Dine hizmet gibi görünen icraatı varsa da, bunlar, görünüşe göre, “din siyaseti” izlemesinden kaynaklanmıyor. Bunlar, Karaman gibilere inanacak olursak, onun ya "dinsiz siyaset"inin ya da "siyasetsiz din"inin ürünü.
Bunları yapmak zorunda olduğunu, yapmaması durumunda, “muhafazakâr” tabanı kaybedeceğini, iktidarda
kalamayacağını ileri sürenler de çıkabilir.
Kısacası, söz konusu olanın din siyaseti değil,
dindarların desteğini almayı sağlayan pragmatik
ve çıkarcı bir “laik demokratik siyaset” olduğunu savunanlar, tezlerini desteklemek için Karaman'ın yukarıya aldığımız ifadelerini delil olarak ileri sürebilirler.
*
CHP'nin yeni söylemlerine gelince..
Akparti'yi taklit etmeye başladığını düşünenler olabilir, fakat belki de "kökleri"ne dönüyor.. 1923 öncesi köklere.. "Derin strateji"ye..
Kemalizm'in bu derin şişeye hapsedilmiş kadîm "ruh"u, gevşeyen kapaktan dışarıya sızmaya başlamış olabilir..
Mustafa Kemal Atatürk'ün 1922'ye kadarki nutuklarına bakarsanız Şeriatçılık, hilafetçilik ve İslamcılık konularında Taliban'a nal toplatmakta olduğunu görürsünüz.
1922 yılında ölseydi, şimdilerde "Hilafet ve Şeriat yolunda mücadele ederken" hayatını kaybetmiş bir "İslam mücahidi" olarak anılıyor olacaktı. Rıza Nur gibilerin hatıratları da yazılmayacağı için belki "evliya" bile yapılacaktı. Bir Selanikli Şeyh Şamil ya da Osman Batur olabilecekti.
Bu ülkede şehit olmak, şehit sayılmak da, mücahit olmak da kolay.. Çünkü burası Afganistan değil.
Görüyorsunuz, Saadetçiler laik Kılıçdaroğlu'nu mücahit ilan etmekten kaçınmadılar, CHP cenahı da buna itiraz etmedi..
Adamın mücahit olup olmadığına karar vermek için seçilmesini bile bekleyemeyen sabırsızlığa Türkiye'de "siyaset" adı veriliyor.
*
Hayrettin bey, Akparti mensuplarına “Niçin ülkeyi İslâmî düzene göre yönetmiyorsunuz?”
sorusunun sorulamayacağını söylüyor.
Biz de zaten sormuyoruz.
Böyle bir dertlerinin olmadığını yandaş yazarlar (Karaman'lar, Özdenören'ler ve bir sürü lüzumsuz boş beleş ıvır zıvır kalemşor) kafasına vura vura öğrettiler bu millete.
Evet, kendi haddimizi de, Akparti'nin haddini de biliyor ve onlara “Niçin ülkeyi İslâmî düzene göre yönetmiyorsunuz?” gibi lüzumsuz ve yersiz bir soruyu yöneltmiyoruz.
Fakat, “Niçin
İslamî düzen aleyhinde konuşuyorsunuz?” diye sormaya da mı hakkımız yok?!
Evet, bizim açımızdan mesele, Akparti’nin ülkeyi İslamî düzene göre
yönetmiyor oluşu değil.. Bunu ondan beklemiyoruz.. Meşe ağacından ceviz devşirilemez.
Sorun, İslamî düzen aleyhinde konuşuyor
olmaları.
Onlardan, İslamî düzeni savunmalarını bile beklemiyoruz.
Aleyhinde konuşmasınlar yeter.
*
Fakat, konuşuyorlar.
Mesela Erdoğan, Mısır ve Tunus’a gidip, Şeriat’e karşı laikliği tavsiye etti.
Din milliyetçiliğinden de söz ederek, her türlü
milliyetçiliğin ayaklarının altında olduğunu
söyleyen de oydu.
Din devletinin, dinî siyasetin miadını
doldurmuş olduğunu ileri sürmüş olan, o.
Erdoğan’a, “Niçin ülkeyi İslâmî düzene göre
yönetmiyorsun?” diye sormuyoruz.
“Niçin İslamî düzen aleyhinde konuşuyorsun?” diyoruz.
"Niçin laikliği Atatürk'ten bile daha hararetli biçimde savunuyorsunuz?" diye soruyoruz.
Atatürk hiç değilse İslam ile laikliğin uyuşmayacağını kabul ediyordu, siz ise İslam'ı laikleştiriyorsunuz.
Bunu da söyleyemeyeceksek, Akparti’nin “laik ve
demokratik cumhuriyet ilkelerine göre” izlediği siyasetin, Hayrettin Karaman’ın
iddiasının aksine, “din hürriyeti”
manası taşımadığı anlaşılır.
*
Evet, Tayyip Erdoğan ve Akparti, laik demokratik cumhuriyet ilkelerine göre siyaset yapıyor.
Ve evet, onlara, “Niçin ülkeyi İslamî düzene göre
yönetmiyorsunuz?” diye sorma hakkımız da, bu şartlarda yok.
Fakat, onların da, bizim gibilere, “Niçin Erdoğan’ın 'laik demokratik' söylemlerini onaylamıyorsunuz, niçin eleştiriyorsunuz? Niçin din anlayışınızı Erdoğan’ın söylem ve icraatına
endekslemiyorsunuz?” diye sorma hakkı olamaz.
Eğer din
hürriyetine sahipsek, bu böyledir.
Aksi şunu demek olur: Size din hürriyeti getirdik, o yüzden bu hizmetimizin karşılığı olarak din hürriyetinizden vazgeçeceksiniz, laik düzeni benimseyeceksiniz.
MİT’İ ANLATAN TEŞKİLAT DİZİSİNDEN ÖĞRENDİKLERİM
Çok şey öğrendim, hangi birini anlatayım. Fakat son bölümdeki (138’inci bölümdeki) bir sahne, 16-17 yıl öncesini hatırlamama yol açtı....
-
Şu Hiranur Vakfı hocasının kızının evliliği meselesi, 28 Şubat 'taki (derin tezgâh) Müslüm-Fadime olayı gibi arsızca köpürtülüyor. ...
-
Erdoğan’la ilgili iki rüyamı yorumsuz olarak aktaracağım. Birincisini, Suriye’deki son gelişmeler başladığı sırada gördüm.. Erdoğan, de...
-
Odatv.com ’da “istihbarî” bilgileri “kulis” diye Hürrem Elmasçı takma adıyla aktaran kişi, son yazısına şu başlığı uygun görmüş: “ Er...