Harbiyeli
aldanır
Aydın Ünal
Yeni Şafak
29/11/2024, Cuma
27 Mayıs
darbesini yapan, Menderes, Polatkan ve Zorlu’yu idam eden askerler, bütün
gövdeleriyle siyasetin içine girince ve ortada sivil siyaset kalmayınca
birbirlerini yemeye başladılar. “Albaylar Cuntası”nın lideri, Harbiye Komutanı
Talat Aydemir, önce 22 Şubat 1962’de, sonra 20 Mayıs 1963’te, Harbiyeli
öğrencileri kullanarak iki başarısız darbe teşebbüsünde bulundu. Harp Okulu
öğrencileri ihraç edildi, Talat Aydemir de idam edildi. Giriştiği ikinci
darbenin parolası “Harbiyeli Aldanmaz” idi. İdamından sonra açılan vasiyetinde
Harbiye’nin bahçesine gömülmeyi, mezar taşına da “Harbiyeli Aldanmaz”
yazılmasını istemişti.
Sonradan
yayınlanan hatıralarında Talat Aydemir, Muzaffer Özdağ ile ordu içindeki hangi
komitenin en eski olduğu üzerine sohbet ederlerken, Özdağ, kendi komitesinin en
eski olduğunu, 1952’de Harp Okulu silahhanesinde kanlarını mendil üzerine
akıtarak yemin ettiklerini söylemiştir.
Harbiye’de
kimi zaman 3-5 öğrencinin, kimi zaman daha fazlasının kurduğu bu
örgütlenmelerin bazıları 1950’ler boyunca Masonik bir örgüt, hatta terör örgütü
gibi çalışmış, 27 Mayıs darbesinin taşlarını döşemiş, ardından da ordu içinde
bitmeyen çekişmelerin aktörleri olmuşlardır.
Harbiyeli
öğrencileri, Muzaffer Özdağ, Talat Aydemir, Cemal Madanoğlu başta olmak üzere
çeşitli komutanlar içeriden, 1970’lerde Doğan Avcıoğlu, İlhan Selçuk, İlhami
Soysal gibi isimler dışarıdan aldattılar. 1980 darbesi sonrasında Harbiye’ye bu
sefer ABD Ajanı Fetullah Gülen el atmış, ulusalcı subaylarla Fetullahçı
subaylar darbe yarışına girmiş, Ergenekoncu darbe girişimlerini önleyen
Fetullahçılar 15 Temmuz’da kendi darbelerine teşebbüs etmişlerdir.
Harbiye’nin
içine sızmanın, oraya çomak sokmanın, 20’li yaşlarındaki gençleri aldatmanın,
istismar etmenin, Harbiye’den başlayarak, cuntalar, örgütler, terör örgütleri
teşekkül ettirmenin Türkiye’ye faturası ağır olmuş, nice gencin hayatı
kararmış, nice genç hayatını kaybetmiş, Türkiye istikrara kavuşamamış,
ekonomisi bir türlü ayağa kalkamamıştır.
15
Temmuz sonrasında Harp Okulları Milli Savunma Üniversitesi adını alarak yeniden
yapılandırıldı. 2023 yılında Tuzla Piyade Okulu’nda ve 2024 yılında MSÜ
mezuniyet töreninde gördük ki, askeri okul öğrencileri üzerinde kirli emelleri
olanlar boş durmuyor, öğrencilerden başlayarak Türk Silahlı Kuvvetleri’ni
zehirlemeye, oralarda örgütlenmeye, okul aşamasında cuntalar, örgütler kurmaya,
yani Harbiyeliyi aldatmaya devam ediyorlar. Harp Okullarında ilk “kanlı” örgütü
kuran Muzaffer Özdağ’ın oğlu Ümit Özdağ ve son derece kışkırtıcı, tehlikeli
açıklamalar yapan CHP Genel Başkanı Özgür Özel, belli ki TSK ve Milli Savunma
Üniversitesi içindeki FETÖ artığı ya da Ulusalcı komutanlar o eski, kirli,
tehlikeli oyunu sürdürüyorlar.
Bugünlerde
MSÜ mezuniyet törenindeki kılıçlı korsan yemini konuşuyoruz. Oysa aynı
disiplinsizlik 2023 mezuniyeti sırasında da yaşanmış, ardından 10-13 Kasım
2023’te Tuzla Piyade Okulu’nda, namaz kılan 3 subayın koğuşunu 150 kadar subay
basmış, sözde mahkeme kurarak sorgulamış, işkence ve linç yapmışlardı.
Mağdur 3
subay ve saldırgan 150 subaydan sadece 4’ü açığa alındılar; mahkeme devam
ediyor, üzerinden 1 yıl geçmesine rağmen, deliller ortada ve sabit olmasına
rağmen dava sonuçlanmıyor.
Mağdur
subaylardan birinin avukatı aradı, tüm detayları anlattı. Meğer Harbiye’nin içi
yine kaynıyormuş, meğer Harbiyeli yine aldatılmış, içerde yine irili ufaklı
örgütler kurulmuş. Komutanlar disiplinsizliği izlemiş. Öğrencilerin ve genç
teğmenlerin kurdukları WhatsApp gruplarında dine, dini değerlere, dindarlara,
Cumhurbaşkanı Erdoğan’a ağza alınmayacak küfürler ediliyor. Atatürk’ü Kâbe-i
Muazzama’nın üzerinde oturmuş şekilde resmeden alçakça, haince grafik elden ele
dolaşıyor. Gece vakti yapılan korsan gösterilerde “Tarikatın p.çleri,
yıldıramaz bizleri” sloganları atılıyor. Bunlar yetmezmiş gibi namaz kılan
subayların koğuşu basılıyor, darp ediliyorlar.
Dışardan
Harbiye’yi karıştıran kirli eller, kendilerine yakın medyada sanki okulda
tarikat örgütlenmeleri varmış gibi algı yaparken, “Mustafa Kemal’in
askerleriyiz” sloganı arkasına gizlenen kirli yapılanmalar daha şimdiden
cuntalar teşkil ediyormuş. Hep aynı senaryo! Sözde irticacı avına çıkanlar,
sakalın, bıyığın peşinde koşanlar, şehit annesini askeri tesislere sokmayanlar,
işi gücü bırakıp namaz kılan subay avına çıkanlar, geri planda, “Mustafa
Kemal’in askerleriyiz” sloganları arkasına gizlenmiş onlarca sapık, terörist,
hain yapılanmayı, en başta FETÖ’yü göremediler; TSK’yı ajanlara peşkeş
çektiklerini fark edemediler, “Kadeh tokuşturuyorlar” diyerek Fetullah’a
aldandılar.