SORULDUĞU ZAMAN

 



BARNABAS İNCİLİ MASALI ANLATMAYIN, SEVDA GÖZLERDE FİLMİ ÇEVİRMEYİN, SORUŞTURUN, SORUŞTURUN, SORUŞTURUN! (DİYORUZ DA, BELLİ Kİ SORUŞTURMA AHİRETE KALACAK.. KALDI BİLE)

 

(İlk yayın tarihi: 29 Mayıs 2013, https://tebyin.wordpress.com/2013/05/29/esad-cosanin-olumuyle-ilgili-iddialar-sorusturulmalidir/)

ESAD COŞAN’IN ÖLÜMÜYLE İLGİLİ İDDİALAR SORUŞTURULMALIDIR

Görsel


Mehmet Çevik


 

Prof. Dr. Mahmud Esad Coşan hocanın ölümüyle ilgili iddialar adlî merciler tarafından soruşturulmalı, özellikle S. G. adıyla tanınan şahsın kamu vicdanında “aklanması” sağlanmalıdır.

Böylesi bir soruşturmayı hem S. G.’nin, hem MİT’in, hem de Esad Coşan’ın yakınlarının istemek için birçok nedeninin bulunduğu açıktır.

Bunu, özellikle S. G.’nin istemesi gerekir.

Çünkü, çalışıp servetine servet eklemesi mümkünken yâd ellerdeki Esad Coşan hocanın kimsesizlik ve yalnızlığına ortak olmak amacıyla büyük maddî fedakârlıklarda bulunan S. G.’nin, kendi isminin “suikastte kilit isim” olarak hatırlanmasını ya da zihinlere kazınmasını önlemek istemesi beklenir.

*

Yapılacak bir soruşturma, birincisi, S. G. isminin sahte bir kimlik olmadığının, o esmer, hafif şişman, şimdilerde 45 [artık 57] yaşlarında olması gereken cömert vatandaşımızın adının gerçekten S. G. olduğunun anlaşılmasını sağlayacaktır.

İsminin gerçekten S. G. olduğunun anlaşılması bile, eminim ki, pekçok şüphenin bertaraf edilmesine tek başına yetecektir.

[Evet, isminin sahte olmadığının, sahici olduğunun anlaşılması bile..]

*

Esad Coşan’a olan sınırsız sevgi ve bağlılığından dolayı kıtalar dolaşan, Avrupa, Avustralya demeden her yere koşan, onun en zor zamanında Hızır gibi yanında bitmiş bulunan bu olağanüstü cömert ve fedakâr şahsın, bir soruşturmayı aslanlar gibi göğüslemesi, “Kimmiş benim kimliğimden şüphelenen?.. İşte ben burdayım. İsteyen istediğini sorsun, verilemeyecek hiçbir hesabım yoktur” demesi beklenir.

Ortaya çıkmalı, “Kardeşim, benim hiç ‘rahatsızlanma’ hakkım yok mu? Evet, kaza günü ‘biraz rahatsız’ bir adam olarak konvoyda dördüncü sıradaydım, özel şoförlüğü [Haymanalı Yaşar Kara'nın oğlu] Hüseyin Kara’ya devretmiştim, ama yine de evimde yatmak yerine Esad Coşan hocaefendimiz için kendimi yollara vurmuştum. Onun ölümü benim de yüreğimi yaktı, tarifsiz acılara gark oldum. Bir de şimdi böyle suçlamalarla mı karşılaşacağım! Kim ne biliyorsa çıksın söylesin. Ben de bildiklerimi tek tek anlatacağım” demelidir.  

Evet, böyle cömert ve fedakâr bir “kardeşimiz”in bu şekilde ortaya çıkması, kimliğinin adlî merciler tarafından onaylanması hem onun “aklanması”nı sağlayacak, hem de onu suçlayanların gerçek birer paranoyak olduklarını anlamamıza katkıda bulunacaktır.

*

Olaya MİT açısından baktığımızda da, böylesi bir soruşturmanın onlar için de memnuniyet verici olacağını tahmin etmek zor değildir.

Şayet olayda bir İngiliz parmağı varsa, bu soruşturma, söz konusu şerefsiz parmağa ilişkin kuşkuların netleşmesini sağlayabilir.

Ayrıca, kendi vatandaşlarını gerektiğinde sıkı bir biçimde takip etmek gibi bir meziyete sahip bulunan bu güzide kurumumuzun Esad Coşan hocanın son yıllarına dair önemli bilgilere sahip bulunduğunu düşünmek için yeterince nedene sahibiz.

Ellerindeki bilgileri adlî mercîlerle paylaşmaları, kafalardaki pekçok soru işaretinin ortadan kalkmasına, yanı başımızdaki İngiliz mi, Yahudi mi olduğu belli olmayan tehlikeyi daha iyi fark etmemize yol açabilir.

Bu arada, S. G.’nin kendi adamları olmadığını da açıkça ortaya koyma fırsatı bulmuş olurlar. 

*

(MİT’in yargıya açıkça [resmen, resmî yollardan] katkı sağlama gibi bir uygulamasının pek bulunmadığını, en önemli davalarda bile mahkemelerin taleplerini kısa cevaplarla geçiştirdiğini biliyoruz elbette. 

Ancak bu, çalışma yöntemleri çerçevesinde dolaylı yollarla, başka kurumlardaki ve oluşumlardaki gizli elemanları vasıtasıyla ellerinden geleni yapmadıklarını düşünmemiz için bir gerekçe oluşturmaz. 

Aynı şekilde, nasıl kayıt dışı ekonomideki servetlerin ya da “kara para”ların aklanması ve “kayıt” altına alınması için birtakım elverişli yollar mevcutsa, istihbarat örgütlerinin ellerindeki “kayıt dışı” yahut “kara” bilgilerin [bir kısmı uydurma ve yalan yanlış, çarpıtılmış bilgilerin] araştırmacı-gazetecilik vs. gibi maskeler altında “kayıt” altına alındığını ve “aklandığını”, kimi zaman da manipülasyon/yönlendirme ve dezenformasyon / yanlış bilgilendirme amaçlı yayınların yapıldığını da gözardı edemeyiz. 

Buna karşılık [kamuya açık, şeffaf] bir adlî soruşturmanın her zaman daha doğru, daha güvenilir ve daha belgeli/kanıtlı bilgiler sağlaması beklenir.)

*

Böylesi bir soruşturmayı Esad Coşan hocanın talebelerinin (cemaatinin), özellikle de yakınlarının ve akrabalarının istemesi de beklenir; istiyor olmalıdırlar.

Böylece, olay üzerindeki ibham (müphemlik, kapalılık) ortadan kalkacak, kafalardaki soru işaretleri son bulacak, cemaat üyelerinin birbirlerine yönelik itham ve suçlama furyası nihayete erecektir.

Esad Coşan hocanın maddî ve manevî mirası üzerinde oturan, onun sırtından “hizmet” imkânı yakalayanların sadece nimet söz konusu olunca ortaya çıkıp külfetlerden kaçmaları, ganimet mevzubahis olunca başlarını uzatıp zahmet görününce gizlenmeleri düşünülemez.

Onların bar (yük) olmayıp yâr olmayı seçmeleri, fedakârlık, vefa ve sadakat destanı yazmaları, BBP’lilerin Muhsin Yazıcıoğlu için attıkları adımların yüzde birini olsun gerçekleştirmeleri, dervişlik ahlâkı ve fütüvvet ruhu gözönüne alındığında, hatırlatılmaya bile değmez bir mevzu olarak görülebilir.

Böylece, Esad Coşan’ın yaşamının, “ölünce adına kurulan bir vakıf” aracılığıyla isminin “kurban organizasyonuna kurban edilmesi”nin ötesine uzanan büyük bir misyon etrafında geçmiş bulunduğu da anlaşılacaktır.


LAİKLİĞİN (SİYASAL DİNSİZLİĞİN) BATIL DİNİ: ATATÜRKÇÜ PUTPERESTLİK

Peygamber Efendimiz  sallallahu aleyhi ve sellem gelecekle ilgili haberler vermiş, istikbalde neler olacağını bildirmiştir. Kendisini  Atatü...