ÇIFIT GOLDZIHER’İN YERLİ-MİLLİ GAYRİMEŞRÛ (NESEBİ GAYRİ SAHİH) “DÖL”Ü: ANKARA EKOLÜ

 




ANKARA SÜNNETSİZLER EKOLÜNÜN YEDİĞİ NANELERE YAKINDAN BAKIŞ - 5

 

Kaldığımız yerden devam edelim..

İlyas Canikli’nin “Hilâfet Kavramıyla İlgili Hadislerin Tetkiki” başlıklı doktora tezini prototip (numune, örnek) metin kabul ederek, “Ankara Ekolü” adlı ses telleri güçlü bağırtkan ve çığırtkan ilahiyatçı soytarılar çetesinin boş beyinlerinin röntgenini çekiyorduk.

Tez adlı mahut paçavranın bir “giriş” ve üç “bölüm”den oluştuğunu, konuyla ilgili ilk yazıda dile getirmiştik.

Paçavranın ikinci bölümünün başlığını da yazmıştık: “Rivayetlerde Saltanatla Yönetim ve İki Halife Sorunu”.

Tavşanın suyunun suyu kabilinden çıfıt Goldziher’in gölgesinin gölgesi (yani Mehmed Said Hatipoğlu’nun izdüşümü) olmak için yerlerde sürünüp debelenen bu sürünme meraklısı şahsın kafaya taktığı hadîs, “iki halife” meselesiyle ilgili..

*

Bilindiği gibi, Goldziher adlı İslam düşmanı sinsi yahudi, özellikle “devlet yönetimi ve siyaset”le ilgili hadîslerin, o dönemdeki siyasî şartlara bağlı olarak uydurulmuş olduğunu iddia ediyor.

İftira ve uydurmalarına taktığı yaldızlı kulp bu: Dönemin siyasetinin ilmî faaliyete etkisi.. Siyasetçilerin ulemayı satın almaları..

Evet, böylesi saiklerle (yani devletin başına geçenlere yaranma, onlardan nemalanma maksadıyla) hadîs uydurmaya kalkışacak kadar zıvanadan çıkan deccallar ve münafıklar yok değiller, böyleleri her zaman mevcut olmuşlar.

Ancak, İslam uleması Peygamber hadisi diye rivayet edilen sözleri yazarken son derece titiz davranmış, değil yalan söylemeleri muhtemel olan kişilerin, unutkanlık gibi masum insanî kusurları bulunan dürüst şahısların rivayetlerini bile güvenilmez kabul etmişlerdir. 

Ümmetin Kur’an’ı nazil olduğu gibi ezberleyip sonraki kuşaklara aktarma hassasiyeti hadîsleri rivayet konusunda da kendisini göstermiş, böylece Kur’an bize hiç değişmeden ulaştığı gibi, Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in hadîsleri de doğru bir şekilde aktarılmıştır.

Ayrıca ulema, işi bu noktada da bırakmamış, hadîsleri rivayet eden kişilerin durumlarını da (sonraki kuşaklar bilsinler diye) kayda geçirmişlerdir.

*

Çıfıt Goldziher’in dindaşı ve ırkdaşı Yahudilere gelince..

Onlar, değil peygamberlerinin sözlerini, Allahu Teala’nın kitabı Tevrat’ı bile değiştirmek, yaşadıkları döneme göre çağdaşlaştırıp güncellemek için deccallik sanatının bütün imkânlarını seferber etmişler, böylece ortaya, hak sözlerle çirkin, gülünç, edepsiz ve aptalca sözlerin karışımından oluşan bir Tevratımsı çıkmıştır.

Yine Yahudiler, Pavlos (Paul) örneğinde görüldüğü gibi, sözde Hz. İsa’ya iman etmiş gibi görünüp İncil’e de müdahalede bulunmuşlar, eklemeler çıkarmalar yapmışlar, böylece birbirinden farklı 100 (yazıyla yüz) kadar İncil üretilmiş.

Sonra da, (siyasî/politik etkilere açık bir sivil toplum faaliyeti sonucunda değil, bizzat siyasetin/devletin, yani Bizans’ın emriyle), bu İncil’lerden dört tanesi dışındakiler yasaklanmıştır.

Bu arada İncil’in aslı (ya da aslına en uygun versiyonu da) yasağa kurban gitmiştir.

Geriye dört ayrı İncil kalmıştır.. Sanki dört ayrı İncil vahyedilmiş gibi.. Seç beğen al..

Fakat Hristiyanlar durumlarından memnunlar..

*

Evet, çıfıt Goldziher’in milleti, kitap bozmakta, peygamberlerin sözlerini çarpıtıp ters yüz etmekte mahirdir.

Bunlar, (Bakara Suresi’nde geçtiği gibi) daha Hz. Musa a. s. zamanında bile, kendilerine verilen “Hıtta!” demeleri emrini “hınta”ya çevirerek Allahu Teala ile, Allahu Teala’nın kelamı ile alay edebilmiş dengesiz bir gel-git akıllılar topluluğu.. 

Dolayısıyla, bu hilekâr ve düzenbaz çıfıtların, kendilerini (herkesin düştüğü, düşebildiği hatalar ile malul) masum ve mazur insanlar olarak göstermek için kıyas bi’n-nefs (modern psikolojideki tabirle yansıtma/projection) denilen savunma mekanizmasına başvuruyor olmaları ‘doğal’ karşılanabilir.

Bu, onların doğasına/tabiatına, mizacına ve meşrebine uygun bir durum.. Bu anlamda doğal..

Goldziher adlı çıfıtın güvenilir ve doğru (sahih) hadîs kitaplarımızı “uydurma” ilan etmesi, onun yahudiliğinin doğal sonucu..

“Delidir, ne dese yeridir” hesabı “Yahudidir, her haltı yiyebilir” diyerek kendi işimize bakmamız, aldırış etmememiz gerekiyor.

*

Ancak, “yahudileşme temayülü”ne kendilerini kaptırmış olan yerli-milli (laik yani siyasal dinsiz rejimin istediği türden yerli-milli) ilahiyatçılar taifesi, Goldziher’in dağarcığındaki pislik yığınını son katresine kadar ülkemizdeki sözde “İslam araştırmaları” çalışmalarına sıvama gayreti içindeler.

Bunların “ezber”lerine baktığımızda, çıfıt Goldziher’in yahudice fitnelik ve fesatlıklarının tıpkısının aynısını büyük bir huşu, huzu/hudu ve cezbe (kendinden geçmişlik) hali içinde tekrarlamakta olduklarını görüyoruz..

Sadece bunu yapsalar..

Bir de bunu yaptıktan sonra “Ben de Goldziher oldum, ben de gâvur gibi makale yazabiliyorum” diye havalara giriyor, kendi kendilerine hayran oluyor, hallerinden memnun bir kendini beğenmişlik, enaniyet, gurur ve kibir hali içinde pişmiş kelle gibi arsızca ve utanmazca sırıtıyorlar.

“Hıtta”yı “hınta” yapma geleneğini sürdürüyorlar.

*

Evet, Allahu Teala’ya sonsuz hamd ü senalar olsun ki kitabımız Kur’an’da bir harf bile değişmemiştir.

Aynı şekilde Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem’in mübarek sözleri de bize sahih bir şekilde ulaşmıştır.

Hangi rivayetlerin zayıf olduğunu, ihticaca, delil kabul edilmeye elverişli olmadığını da biliyoruz.

Bunu, o sözleri mukaddes bir emanet bilerek aynen hafızalarına nakşeden, sonraki kuşaklara aktaran ravîlere (salih, Allah korkusu taşıyan selefe) ve söz konusu rivayetleri bize ulaştırmak için bütün bir ömürlerini harcamış olan İmam Buharî, İmam Müslim, İmam Tirmizî, İmam Ebu Davud, İmam Nesaî, İmam İbn Mace, İmam Ahmed bin Hanbel ve diğer hadîs imamlarımıza borçluyuz.

Bir de, mazinin sisleri içinde sıradağlar gibi, Himalayalar gibi heybetle dimdik yükselen bu yıkılmaz ilim kalelerine don kilot saldıran Don Kişotumsu çıfıtlar var..

Biri, Goldziher..

Ardında da “manevî döl”ü durumundaki diğerleri.. Kimisi don kilot, kimisi donsuz ve kilotsuz, baldır bacak..

En tiz sesli çığırtkan tip Mehmed Said Hatipoğlu gibi görünüyor.. Ardında da, temel alâmet-i farikaları suratlarındaki ortak angutluk mührü olan talebeleri..

Topuna birden Ankara Kel Fodullar Ekolü deniliyor.. Döl Ekol.


SELANİKLİ MUSTAFA ATATÜRK’ÜN OSMANLI DEVLETİ’NE "AÇIK" İHANETİ

  UĞUR MUMCU'NUN DİLİNDEN KARABEKİR-ATATÜRK KAVGASI – 39   Bir önceki bölümde, Selanikli’nin, (Tevfik Paşa kabinesinin güvenoyu almasın...