Elhamdulillâhi Rabbi'l-âlemîn. Ve's-salâtu ve's-selâmu alâ Rasûlinâ ve alâ âlihî ve sahbihî ...
GAYRIDAN ÜMMÎDİ KES
E-KİTAP: RU’YET-İ HİLAL RİSALESİ
https://www.academia.edu/93355146/Ruyet_i_Hilal_Risalesi
RU’YET-İ HİLAL
RİSALESİ
Dr.
Seyfi SAY
İÇİNDEKİLER
DİYANET İLMİHALİ’NİN
YAZARLARINA BAYRAM GÜNÜNÜN TESPİTİ KONUSUNDA BİRKAÇ SORU 3
RÜ’YET-İ HİLAL
MESELESİNİ ANLATAMADIK GİTTİ 19
UÇAK ZAMANDA YOLCULUK YAPIP NASIL GEÇMİŞE GİTTİ? (RAMAZANIN BAŞLANGICI,
TAKVİM VE HİLALİ GÖRMEK) 22
AKLA ZİYAN
BAYRAM BİRLİĞİ (TAKVİM BİRLİĞİ) HURAFESİ 31
AYNI GÜN BAYRAM İŞGÜZARLIĞI YA DA TAKINTISI 40
BAYRAM
GÜNÜ KONUSUNDA TOPU TACA ATMA! 59
KARAMAN’IN “AYNI GÜNDE ORUÇ
VE BAYRAM” HURAFESİ 64
ASTRONOMİK CEHALETİN AYNI GÜN ORUÇ VE
BAYRAM TAKINTISI 70
MODERN CEHALET: BAYRAM (TAKVİM)
BİRLİĞİ HURAFESİ 76
UÇAK ZAMANDA YOLCULUK YAPIP NASIL GEÇMİŞE GİTTİ?
(RAMAZANIN BAŞLANGICI,
TAKVİM VE HİLALİ GÖRMEK)
Yeni Şafak gazetesinde yazan Prof. Faruk Beşer, kamerî aylar konusundaki
hatasını sürdürmeye yıllarca devam etti.
Eski(miş) bir yazısından
alıntılar yapacağız, fakat önce, nerede hata yaptığını söyleyelim: Elma ile
armutu topluyor, iki ayrı takvimi birbiriyle karıştırıyor.
Ramazan ayı, Güneş takvimine göre belirlenen bir ay değildir. O
yüzden, onu, Güneş takvimine göre belirlenen günlere uydurmaya çalışmak, ilk
düğmeyi yanlış ilikleyerek işe başlamaktır.
Kamerî takvime ait bir günün (ki gün, “doğal” bir olayla, Güneş’in batışıyla başlayıp
biter), Güneş takvimine göre belirlenen bir günle (ki kafadan atılıp belirlenmiş
bir “gece yarısı saat 24:00” ile bitip başlar) örtüşmesini beklemek
de, istemek de, düşüncesizliğin daniskasıdır.
Değil bu iki ayrı takvime ait
günlerin birbiriyle örtüşmesi, Dünya’nın farklı kıtalarının günlerinin bile,
aynı takvim çerçevesinde, birbiriyle örtüşmesi mümkün değildir.
*
Mesela, yıllar önce şöyle bir haber
okumuştum (Milliyet):
2018'de kalkan bir uçak
2017'de indi
01.01.2018 - 16:13 | Son Güncellenme:
Yeni
Zelanda'dan havalanan bir yolcu uçağı, Hawaii'ye indiğinde halen 2017
yaşanıyordu. Sosyal medyada büyük ilgi gören olay, zaman içinde yolculuk
esprilerini getirdi.
Yeni Zelanda'nın Auckland şehrinden 2018'in ilk dakikalarında
kalkan bir uçak, ABD'nin Hawaii eyaletinin başkenti Honolulu'ya 2017'de indi.
Gazeteci Sam
Sweeney olayı farketti ve bu ilginç durumu Twitter'dan paylaştı. "Hawaiian
Havayoları'na ait 446 numaralı uçuş 2018'de başladı ve uçak 2017'de
inecek" ifadesini, #zamanayolculuk etiketiyle paylaştı.
Hawaiian
Havayoları'na ait 446 numaralı uçuş, Auckland Havaalanı'ndan 1 Ocak 2018'de
yerel saatle 00:05'te kalktı ve Honolulu'ya 31 Aralık 2017'de 10:16'da vardı.
Auckland,
Honolulu'nun 23 saat ilerisinde.
Twitter
paylaşımının altına ilginç yorumlar da yapıldı.
Bir Twitter
kullanıcısı "Yani, zaman içinde yolculuk yapabiliyoruz ama hâlâ uçan
arabalarımız yok" dedi.
Bir başka
kullanıcı ise, "Yani teoride yolcular yeni yılı kutlayıp, 24 saat içinde
ikinci kez kutlama şansı yakalayacaklar" dedi.
Kaynak: BBC
Türkçe
(https://www.milliyet.com.tr/dunya/2018de-kalkan-bir-ucak-2017de-indi-2583262)
*
Dünya işte böyle bir yer.
Herkesin günü kendisi içindir.
Güneş takvimi çerçevesinde de
durum böyle.
Mesela, senenin 1 Ocak gününü
alalım..
Türkiye’nin 1 Ocak
günü ile Japonya’nın ve
ABD’nin 1 Ocak günü birbiriyle örtüşmüyor.
Japonya 1 Ocak’ı yaşarken ABD
31 Aralık’ta oyalanmakta olabiliyor.
Yani belirli bir anda sadece
gün değil, ay ve yıl da farklı olabiliyor.
Ve gece 24:00’ten bir dakika
sonra biz Türkiye olarak 1 Ocak’a ve yeni yıla geçtiğimizde ABD hâlâ 31
Aralık’ı yaşamaya devam ediyor
Hani takvim birliği?
*
Evet, bir birlik var.. Fakat
bu, itibarî.. Gerçek bir birlik değil.
Zaman dilimleri farklı.. Fakat
sadece isimde birlik var.. Farklı zaman dilimlerine
aynı ismi (mesela 1 Ocak ismini) veriyor, meseleyi kâğıt üstünde çözmüş oluyorsunuz.
O yüzden, yukarıya aldığımız
haberde anlatıldığı gibi, 2018 yılının ilk dakikalarında Yeni Zelanda’dan
havalanan bir uçak, yolcularını (güya) zamanda geriye götürüp, bir yıl öncesinde, yani 2017’de
Havai’de yere bırakabiliyor.
Gün değil, yıl
bile farklılık gösterebiliyor. Geçmişe
(uydurma bir geçmişe) yolculuk yapabiliyorsunuz.
Kimse de buna, Güneş takvimini
kullanan ülkelerin perişanlığı demiyor.
*
Gelelim Faruk Beşer‘in yazısına:
“Yine Ramazan’ın tespiti, yine Müslümanların
perişanlığı” başlığını taşıyor.
İlk paragraf şöyle:
“Meselenin
önemli noktalarına tekrar değineceğiz ama uygulama açısından şu kuralı da
söylemeliyiz: Resulüllah buyuruyor ki, ‘Oruca herkesin başladığı günde
başlanır, bayram herkesin bayram ettiği gündür, kurban da herkesin kurban
kestiği gündür’ (Tirmizi). Yani durum ne olursa olsun
oruca hep beraber başlanır, hep beraber bayram edilir. Buna göre pazartesi hep
beraber oruca başlayacağız, 4 Haziran Salı günü de hep beraber bayram edeceğiz.
İşin uygulaması böyledir, başka türlü davranmak doğru olmaz. Bu hadisi şerifin
bir işareti de şudur: Tespitte hata olsa bile Müslümanların birlikte hareket
etmeleri, yanlış yapmamalarından daha önemlidir. Bu sebeple benim burada
söyleyeceklerim kimseyi bağlamaz.”
*
Faruk Beşer’in anlamadığı,
aklına getirmediği şu: Tamam, oruca Pazartesi günü başlayacağız da, her ülkenin
Pazartesi’si farklı zaman dilimine karşılık
geliyor.
Mesela, Japonya’nın
Pazartesi’si başladığında biz hâlâ Pazar gününde oluyoruz.
Hele ABD’nin Pazartesi’si ile
Japonya’nın Pazartesi’si birbirine hiç uymuyor.
Şimdi sen, Japonya’daki
müslüman ile ABD’deki bir müslümanı itibarî Güneş
takvimine göre aynı Pazartesi gününde oruca başlatırsan, yanlış yaparsın.
Kamerî takvimi
Güneş takvimine uydurmaya çalışma şaşkınlığını ilim zannetmeyi Faruk Beşer gibi işgüzârlar artık
bırakmalıdır.
*
Mesele, Müslümanların
oruca Güneş takvimine göre belirlenen bir günde başlaması
olarak ortaya konulduğunda, düğme yanlış iliklenmeye başladığı için, doğru
hareket edilemez.
Yani sen burada kamerî
takvimi değil, Güneş takvimini esas alıyorsun.
Halbuki, burada, Güneş
takvimine göre belirlenen itibarî ve kıtalara göre değişen bir günün fıkhen hiçbir hükmü yoktur.
Burada ocak, şubat vs. diye bir ay yoktur.. Sadece Ramazan ayı vardır..
Yani, dünya müslümanları 1 Ramazan‘da oruca başladıklarını söyledikleri zaman,
mesele hallolmuş, birlik sağlanmış olur.
*
Dünya’nın yuvarlak olması
nedeniyle bu 1 Ramazan farklı kıtalarda farklı zaman
dilimlerine tekabül eder.
Ayrıca, 1 Ramazan günü, Güneş
takviminin tek bir günü ile asla örtüşmez.
Nasıl örtüşsün ki, Güneş
takvimine ait bir gün bile dünyanın farklı kıtalarında farklı zaman dilimlerine
karşılık geliyor, birbiriyle örtüşmüyorlar. ABD gibi batıdaki bir yerde mesela
6 Mayıs günü yaşanırken Japonya gibi başka bir yerde 7 Mayıs yaşanmaya başlamış
olabiliyor.
*
Faruk Beşer’in yazısındaki bir
paragraf şöyle:
“Ramazan’ı
başlatmak için Hilal’i görmek bizatihi bir ibadet değildir. Önemli olan Ramazan
ayını/şehrini doğru tespit etmektir. Bu tespit için Resulüllah (sa) kendi zamanında üç farklı yol göstermiştir:
Hilal’i bizzat görmek, bu mümkün değilse Şaban’ı otuza tamamlamak, ya da takdir
etmek. Takdir hesap demektir. Bu farklı metotlar da gösteriyor ki, asıl olan
rü’yet değil, Ramazan’ın doğru tespitidir. Allah da (cc) Hilal’i gördüğünüzde
demiyor da, Ramazan ayına/şehr-i Ramazana ulaştığınızda oruç tutun buyurur.”
İmdi, rü’yeti (görmeyi) bir tarafa bırakır, hesabı esas alırsanız, herşeyi bozmuş olursunuz.
Mesela, Güneş’in sabahleyin
doğuşu, hesaba göre, rü’yetinden/görülmesinden yaklaşık 8 dakika kadar önce
gerçekleşir. Güneş’in ışıkları bize 8 küsur dakika içinde ulaştığı için,
Güneş’in doğuşunun farkına biz geç varırız. İşte burada, “Önemli olan Güneş’in doğuşudur, görülmesi değildir” denilemez.
Yani, biz, Güneş’in doğuşunu görmedikçe, sabah namazını kılabiliriz.
Ramazan ayının başlaması da
böyledir. Hesap doğru olabilir, fakat ibadet, salt
hesaba göre yapılamaz.
Hesap, rü’yeti de
dikkate alıyorsa, o başka..
*
Faruk Beşer’in diğer bir
paragrafı şöyle:
“Tarihte
Müslümanlar ibadetlerini doğru zamanlarda ve doğru mekânlarda yapabilmek için
özellikle astronomi bilimini geliştirmişler ve meseleyi doğru anladıkları
zamanlarda bu bilimden sonuna kadar yararlanmışlar. Hatta Hicri V. Asır’da
yaşayan Subkî, ‘eğer bir gün hesap bize çok kesin sonuç
verirse o zaman rü’yete değil hesaba bakarız. Çünkü önemli olan Ramazan’ı en
doğru şekilde tespittir’ demiş. Müslümanlar varlığı anlamaktan
uzaklaştıkça İslam’dan da uzaklaşmışlar.”
Rü’yetin ne zaman
gerçekleşebileceğini hesapla belirleyebiliyorsan, belki rü’yete gerek kalmayabilir. Fakat rü’yet şartını tümden devre dışı bırakamazsın.
*
Beşer’in bir başka cümlesi,
düşünmeden yazıp çizdiğini gösteriyor:
“Yeni ayın
başlangıcı tamamen kozmolojik bir ayettir ve dünyanın hiçbir yerine göre
farklılık arz etmez. Bu da
güneşin, ayın ve dünyanın fezada aynı düzlemde buluşmaları anıdır, bu durum
ayda bir kez gerçekleşir ve yeni kameri ay da bu kavuşum/içtima ile başlar. Bu
sene Ramazan ayının başlangıcı olan kavuşum yarın (4 Mayıs cumartesi) Greenwich
saatiyle 22.46, yani Türkiye saatiyle 20.46’dır. Bunun anlamı şudur: Yarın
akşam saat 08.46’da bütün dünya için Ramazan girmiştir ve henüz sahuru bitmemiş
olan ülkeler Pazar günü oruca kalkmalıdırlar. Bu başlangıç bu sene Hindistan’ın
doğusuna tekabül ediyor. Oysa rü’yet gerçekleşmeyeceği için Diyanet Takvimi,
Ramazan’ı pazartesi başlatıyor, bu çok açık bir yanlıştır.”
Bay Beşer, “Yeni ayın başlangıcı tamamen kozmolojik bir ayettir
ve dünyanın hiçbir yerine göre farklılık arz etmez” diye
birşey yoktur.
Mesela Güneş’in doğup gündüzün başlaması da kozmolojik bir ayettir
ve dünyanın her yerine göre farklılık gösterir.
Yeni ayın başlangıcı da aynı
şekilde beldeye göre farklılık gösterebilir.
Farklılık göstermeyen şudur:
Mesela Güneş’in İstanbul’daki doğuş saati, İstanbul’da veya Tokyo’da yaşamanıza
göre değişmez. Fakat Güneş’in doğuş saati/zamanı İstanbul’da ve Tokyo’da
farklıdır.
Aynı şekilde, Ay’ın Dünya’ya göre belirli andaki konumu da,
yaşadığımız bölgeye göre değişmez, fakat bu, kamerî ayın Dünya’nın her yerinde
aynı anda başlayacak olması anlamına gelmez.
Faruk Beşer’in sözünü ettiği
kavuşum, Ay’ın Güneş ile Dünya arasına girmesi ve bu yüzden (Güneş’ten ışık
yansıtamadığı için) görülememesidir.
Faruk Beşer’in 2019 yılına ait
bu yazısından öğrendiğimize göre, o yıl kavuşum vakti,
Türkiye’de, 4 Mayıs Cumartesi günü saat 20.46’ya denk
geliyor (Bu sırada Japonya 5 Mayıs gününü
yaşıyor).
Şimdi, Faruk efendinin
cümlesine bakalım:
“Bunun
anlamı şudur: Yarın akşam saat 08.46’da bütün dünya için Ramazan girmiştir ve
henüz sahuru bitmemiş olan ülkeler Pazar günü oruca kalkmalıdırlar.”
Görüldüğü gibi Bay Beşer “rü’yet” şartını kaldırıyor, yerine “sahurun bitmemesi” şartını getiriyor.
Bu durumda, “Bütün dünya için
Ramazan girmiştir” lafı saçmalık oluyor. Kendi yaklaşımı çerçevesinde şöyle demesi gerekirdi: “Kavuşum,
Ramazan’ın girmesi için tek başına yeterli değildir. Her ülke, kendi günü
çerçevesinde o günün ilk sahur vaktiyle birlikte Ramazan’a
girmiş sayılır.”
*
Faruk Beşer’in yaklaşımına
göre, 5 Mayıs günü Hindistan’ın batısında kalan
ülkelerin müslümanları oruç tutmalıdır.
Onlar için Ramazan ayı girmiştir.
Fakat Japonya, Çin, Avustralya
vs. gibi daha doğudaki ülkelerde yaşayan müslümanlar, 5 Mayıs günü oruç tutmayacaktır. Çünkü onlar için
Ramazan ayı girmemiştir (veya Faruk Beşer kafa karışıklığına göre “tüm dünya”
ile birlikte onlar için de girmiştir, fakat sahur vakti geçtiği için oruçtan muaflar).
Böylece Faruk Beşer, bu
senenin 1 Ramazan‘ının Güneş takvimine göre, Hindistan’ın
doğusundaki ülkeler için 6 Mayıs‘a,
batısındaki ülkeler içinse 5 Mayıs‘a tekabül
ettiğini kabul etmiş oluyor.
Faruk Beşer şunu da diyor:
“Bu
başlangıç bu sene Hindistan’ın doğusuna tekabül ediyor. Oysa rü’yet
gerçekleşmeyeceği için Diyanet Takvimi, Ramazan’ı
pazartesi başlatıyor, bu çok açık bir yanlıştır.”
Diyanet’in kararı yanlış
değil, doğrudur.
Çünkü, hesabı da, rü’yet
şartını da dikkate alıyor.
MİT’İ ANLATAN TEŞKİLAT DİZİSİNDEN ÖĞRENDİKLERİM
Çok şey öğrendim, hangi birini anlatayım. Fakat son bölümdeki (138’inci bölümdeki) bir sahne, 16-17 yıl öncesini hatırlamama yol açtı....
-
Şu Hiranur Vakfı hocasının kızının evliliği meselesi, 28 Şubat 'taki (derin tezgâh) Müslüm-Fadime olayı gibi arsızca köpürtülüyor. ...
-
Erdoğan’la ilgili iki rüyamı yorumsuz olarak aktaracağım. Birincisini, Suriye’deki son gelişmeler başladığı sırada gördüm.. Erdoğan, de...
-
Odatv.com ’da “istihbarî” bilgileri “kulis” diye Hürrem Elmasçı takma adıyla aktaran kişi, son yazısına şu başlığı uygun görmüş: “ Er...