Şenocak’ın
Bayancuk’a yönelttiği eleştirilerde bazı haklı noktalar bulunmakla birlikte
tartışma yöntemi ve üslubu sinsice.
Dürüst
ve mert değil.
“Ebu Hanzala'nın İddialarına Cevap” başlıklı videosunu izleyince bu
kanaate vardım.
Lafa
şöyle girmiş: Talebelerinin Halis Bayancuk’un Ömer Faruk Korkmaz’la tartışması
hakkında söylediklerinden hareketle, o konuda isim vermeden birşeyler söylemişmiş,
Bayancuk ise üzerine alınmışmış.
Şöyle
diyor:
“… Sonra, ben ondan bahsetmiyorum. … Yani bir elbise biçiyorum kumaştan, Ebu Hanzala Bey diyor ki ‘Bu elbiseyi ben giymek istiyorum’.”
İşte
bu, eski Genelkurmay İstihbarat Daire Başkanı Korgeneral İsmail Hakkı Pekin’in “Özel
Harb’in” adamı olduğunu açıklamış bulunduğu (İngiliz ajanı Kıbrıslı Nazım’ın
sinsi müridi) Mehmet Şevket Eygi’nin tarzı..
O,
böyle yapardı.. Adrese teslim yazı yazar, sonra da “Ben bir elbise diktim, kim
giymek istiyorsa onundur” diyerek sinsice sırıtırdı.
İhsan,
bu sinsi ajanın “sünnet”ini ihya etmiş, diriltmiş durumda.
Taktik
aynı.
*
Evet,
Şenocak’ın belirttiği gibi, Bayancuk’un Korkmaz ile yaptığı tartışma sırasında yaptığı
müteşabih-muhkem ayrımı hatalı.
Mantıksız,
yanlış ve tutarsız.
Ancak,
adamı eleştirirken şu anki görüşleri üzerinde durmak gerekir.
Eski
hatalarını “Ama eskiden şöyle demiştin” diyerek ortaya dökmenin anlamı yok.
Şenocak’ın
söz konusu videoda bütün yaptığı bu..
Bu,
ahlâksızca bir tavır.
Bayancuk’un
geçmişte sarfettiği bazı sözler için “Ben böyle birşey demedim” derken kasten
yalan söylediğini düşünmek için bir neden yok.
Geçmişte
söyleyip yazdıklarımızı hangimiz eksiksiz biçimde hatırlıyoruz ki?!
İhsan
efendi tutmuş, Bayancuk’un geçmiş videolarından pasajlar yayınlayarak, “Bakın,
zamanında şöyle demişti” diyor.
Nesin
sen, istihbaratçı mısın?.. Adamın belirli konulardaki laflarının çetelesini mi
tuttun?
*
Bayancuk
ile Korkmaz arasında bir tartışma olmuş, orada konuşulanları bir tarafa bırakıp,
müflis tüccar gibi eski defterleri karıştırıyorsun.
Efendim
IŞİD (DAEŞ) hakkında zamanında şunu demişmiş.
Bay
Sinsi, peki senin gibilerin geçmişte Fethullah Gülen ve FETÖ’cüler (Fethullahçı
Takiyye Örgütü) hakkında söylediklerine ne diyeceğiz?
Tutmuş
şunu gözümüze sokuyor: Fethullah’ın en güçlü olduğu zamanda “Hocam,
müslümanların lanetleşmesi yanlıştır” demişmiş.
Bunu söylemek bir marifet mi?
Niye
Abant Platformu’nda “İslam Devleti idealine karşı laik devlet, Şeriat’e karşı
demokrasi, Siyasal İslam'a karşı kültürcü İslam” savunulurken itiraz etmedin?
Niye
Fethullah “kızların şarkı söyleyip oynadığı Türkçe Olimpiyatları’na Rasulullah
sallallahu aleyhi ve sellem’i rüyalarda getirdiğinde” karşı çıkmadın?
Niye
bu adamın “hinler arası diyaloğu” ile mücadele etmedin?
Niye
Financial Times’e vs. yazı yazarak mücahit müslümanları terörist ilan ederken
ses çıkarmadın?
Neymiş,
Fethullah’ın şu meşhur bedduası dolayısıyla tepki göstermişmiş.
Fethullah’ın
en güçlü zamanında..
Fakat
o zaman, sadece Fethullah’ın güçlü zamanı değildi.. Tayyip Erdoğan’ın da güçlü
zamanıydı.
Tayyip
Erdoğan o sırada güçlü olmasaydı, 28 Şubat sonrası “siyaseten yasaklı ve de
tekerlekli sandalyedeki” Erbakan gibi güçsüz olsaydı yine böyle “Durun, siz
kardeşsiniz, kavga etmeyin, lanetleşmeyin” babından lüzumsuz mıymıntılık sergileyebilecek, FETÖ'ye ateş püsküren kahve dövücü Erdoğan'ın hınk deyiciliğini yapabilecek miydin?!
Sinsisin!..
*
Geçmişte
IŞİD’i (Şeriatçı söylemlerine filan aldanarak hüsnüzanda bulunup) yarım ağızla
savunmuş diye bir adamı çarmıha germeden ya da recme tabi tutmadan önce,
kendinizin (şimdi şeytanî bir küfür hareketi olarak nitlendirdiğiniz) FETÖ’ye
karşı geçmişte sergilediğiniz tutumun hesabını verin!
Neymiş,
Bayancuk tekfircilik de yapmışmış.. Ümmetin yüzde 90’ını tekfir etmişmiş..
Ümmet
dediği de Türkiye halkı.. Sanki ümmet Türkiyelilerden ibaret.
Önce
kendinize bir bakın.. FETÖ’yü, milyonlarca insanı şu anda tekfir ediyorsunuz.. Tekfir
edenlere açıkça ya da zımnen destek veriyorsunuz.
Erbakan
da aslında milyonlarca insanı tekfir ediyordu.. 1980'li yıllarda, partisinin henüz yüzde 10
barajını aşamadığı zamanlarda “Refah Partisi’ni, cihat ordusunu desteklemeyen,
cihat emirine (yani kendisine) itaat etmeyenlerin patates dininden olduğunu"
söylüyordu.
Bunu,
Almanya’da Köln’de, Tayyip Erdoğan’ın da katıldığı bir programda bizzat ben kendi
kulaklarımla duydum.
Halis
Bayancuk’un tekfir gerekçesi ve mantığı, Erbakan’ınkine göre daha doğru, daha objektif/nesnel, ve de kişisel dünyevî çıkar hesaplarından bağımsız..
*
Bir
defa, yapılan anketlere göre Türkiye halkının sadece yaklaşık yüzde 10’u Şeriat’le
yönetilmeyi istiyor. (Zaninin recmi ve hırsızın elinin kesilmesi gibi spesifik hükümler
gündeme getirildiğinde oran yüzde 3’e düşüyor.)
Gel
de sen bu insanlara gönül rahatlığıyla mümin de!
Bunların
içinde elbette hesaptan düşülmesi gereken geri zekâlılar, zır cahiller, angut öküzler filan vardır, fakat birçoğu neye
karşı çıktığını gayet iyi bilerek küfrünü kusuyor.
Adamın kendisi imanın gereğini yerine getirmeye tenezzül etmiyorsa, ben onun avukatlığını yapmak, “Yok
yok, bu mümindir” demek zorunda mıyım?!
Zır
cahil değilse, Afrika maymunu zekası taşımıyorsa, sözünün ne anlama
geldiğini anlayabilecek durumdaysa, bu adam küfrü imana tercih ediyor demektir.
Ya hu senden istenen devlete Şeriat’i hakim kılmak için başını ortaya koyup cihat etmen değil, dilinin ucuyla “Evet, Şeriat taraftarıyım” diyeceksin..
Hepsi bu.. Hiçbir
riski yok.. Ve bunu bile yapmıyorsun.
*
Erbakan’ın laik (siyasal dinsiz) yasalara göre kurulmuş, o yasalara tabi Refah Partisi’ne oy vermeyen, patates dininden…
Peki, İslam Şeriati’ne bir ankette dilinin ucuyla oy vermeyen hangi dinden?
Mehmed Zahid Efendi rahmetullahi aleyh’ten, Erbakan’dan, tasavvuftan bahsetmeyi biliyorsun..
Peki, Halis Bayancuk’a bu kadar kin kusar, sinsice saldırır ve
sinsice alay ederken, Erbakan'ın patates dini tekfirciliği ve Erdoğan'ın FETÖ ve IŞİD gibi hareketlere yönelik tekfirci sözleri hakkında niye sesin çıkmıyor?
*
Bu yazdıklarımız, Bayancuk’u hatasız görmemiz anlamına gelmiyor.
(İmam-ı Rabbanî'nin bir mektubunda geçen hususa itiraz etmesi normaldir.. İmam-ı Rabbanî'nin her yazdığı "kesin doğru" olacak diye birşey yok.. Peygamberlerin bile içtihatlarında hata ettikleri olmuştur.. İmam-ı Rabbanî, iyi tanıdığı bir şahıs hakkında hüsnüzanda bulunmuş, onun bir küfür sözü ancak "aklı başında değilken" söyleyebileceği, bilinçlice söyleyemeyeceği kanaatine varmış.. Bundan dolayı İmam-ı Rabbanî'yi küçümsemek, değersizleştirmeye çalışmak gerekmez.. Hz. Ömer r. a. de Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem'in vefatını duyduğunda bunu kabullenememiş, aklı başında bir insanın yapamayacağı bir değerlendirme yapmıştı.. Onun hakkında da hüsnüzanda bulunuyoruz, bulunmalıyız... Hz. Ömer r. a., Hz. Ebubekir r. a.'in uyarısına rağmen o tavrını sürdürseydi, o anki halet-i ruhiyesinden dolayı mazur görülemezdi.)
İnsanlar
görüşlerini değiştirebilirler.. Ali Haydar Efendi’nin dediği gibi, “İlim
zamanla tekevvün eder”.. Nitekim İmam Şafiî pekçok konuda görüş
değiştirmiştir.. Terk ettiği önceki görüşlerine kavl-i kadim, son görüşlerine
kavl-i cedid denilmiştir.
Dolayısıyla Bayancuk’un geçmişteki her sözüne bir kulp takması ya da “Söylemedim” demesi gerekmiyor.. Fikrimi değiştirdim demesi yeterlidir..
Fakat eski görüşleri üzerinden "vurulmaya" çalışılması da hem ilmî hem de ahlâkî açıdan sorunludur. İhsan'ın sinsi ve kaypak bir üslupla "Hakkaten merak ediyorum, sendeki bu dönüşümün hikmeti nedir?" diye konuşması, maksadının üzüm yemek olmadığını, niyetinin bozukluğunu belgeliyor.
Ne demek istiyorsun?.. Adam fikir değiştiremez mi?!.. Değiştirmesin mi?!
*
Öte
yandan, tasavvuf erbabının tamamını ve her sözlerini de tasdik etmek
gerekmiyor.
Mesela
Halid-i Bağdadî rh. a. ile en çok uğraşanlar, zamanındaki bazı tarikat şeyhleri
olmuştur.
Hatta,
meclisine, ayartıp ayarladıkları bir kadını gönderip, “Hoca, sen böyle
konuşuyorsun ama, benimle şöyle şöyle yapmadın mı?” bile dedirttiler.
Onun
cevabı şu oldu: “Yapmışsam bile, tevbe etmişimdir.”
Bayancuk’un
“Söylemişsem hata etmişimdir” demesi kafidir.. Bunu, kısmen yapıyor da..
Ancak,
Bayancuk’a taş atmak isteyenlere de şunu dememiz gerekiyor: İlk taşı benzer hataları
yapmamış olanlar atsın!
Ve de böyle çifte standart sahtekârlığı yapmayın!.. Erbakan’a öyle, Bayancuk’a böyle..
Bu olmaz!
Geçmişte “gönüller sultanı Fethullah Gülen Hocaefendi Hazretleri’nin hasretiyle prangalar eskitenlere” öyle, IŞİD için yarım yamalak iki cümle kurmuş olanlara böyle..
Bu
da olmaz!
*
Bu
İhsan bir de tutmuş, “Vehhabilerin devleti var, Şia’nın devleti var, Ehl-i
Sünnet’in devleti yok” diyor.
Geri
zekâlı, Muhammed bin Selman’ın Suudi Arabistan’ı Vehhabî mi?!
Ve
de Afganistan İslam Emirliği Ehl-i Sünnet dışı mı?!
Onları
niye Ehl-i Sünnet’ten ihraç edip “ehl-i bid’at sapık” yapıyorsun?.
Tutarlı değilsin!
Dürüst değilsin!..
Samimi hiç değilsin!
Kaşar ajan Mehmet Şevket tipi, maksadı üzüm yemek değil bağcı dövmek olan bir sinsisin!