E-KİTAP: BİLİM VE METAFİZİK

 


https://www.academia.edu/85853072/B%C4%B0L%C4%B0M_VE_METAF%C4%B0Z%C4%B0K

 

BİLİM VE METAFİZİK

  

Dr. Seyfi SAY

 

 İÇİNDEKİLER

 

BİRİNCİ BÖLÜM: BİLİM, DOĞA YASALARI VE SÜNNETULLAH

BİLİM VE SÖZDE DOĞA ‘YASA’LARI 5

“BİLİM”İ BİLMEK 16

BİLİM, DOĞA YASALARI VE SÜNNETULLAH 23

ALLAHU TEALA’NIN VARLIĞI BİLİMLE ANLAŞILIR MI? ANLAŞILIRSA, HANGİ BİLİMLE? 30

“İLÂHÎ İKAZ” 36

YAŞAMIN YASALARI 44

“BİLİMİN HURAFELERİ” 52

AKIL, BEYİN VE KALB 57

BİLİMİN AKLI VE AKLIN İMANI 62

CAHİLİN BİLİMDEN ANLADIĞI 67

ONTOLOJİK “ENTEL”LİĞE DAİR 71

BİLİM, TASAVVUR VE TASDİK 83

 

İKİNCİ BÖLÜM: BİLİMSEL BİLGİ, BİLİMSEL BİLGİSİZLİĞE DÖNÜŞÜRKEN

LAİK CEHALETE GÖRE BİLİM, İLAHİYAT VE METAFİZİK: ODATV.COM ÖRNEĞİ 95

ZAN VE TAHMİNİN ADI: BİLİM 118

BİLİMİN METAFİZİĞE VE KEHANETE DÖNÜŞTÜĞÜ YER 125

 

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM:  MUCİZE VE KERAMET: BİLİME MEYDAN OKUYUŞ

POZİTİVİZM, METAFİZİK VE MUCİZE 131

MUCİZE VE BİLİMİN "YASA"LARI 138

İMAN GÖNÜLDEN ÖNCE AKIL MESELESİDİR 141

PEYGAMBER EFENDİMİZ S.A.S.’İN MUCİZESİ SADECE KUR’AN MIYDI? 146

“PEYGAMBER’İN KUR’AN DIŞINDA MUCİZESİ YOKTUR” DİYENLER İNGİLİZ’İN EZBERİNİ TEKRARLIYOR 153

KIDEMLİ SAPTIRICI ABDÜLAZİZ’İN MUCİZE İNKÂRCILIĞI 159

“ŞIH KERAMET” 164

GERÇEĞİN ÖYKÜSÜ: BAŞINI VERMEYEN ŞEHİT 177

İKİ PEYGAMBERİN (A.S.) KABİR NAKLİ 204

HZ. NUH A.S.’IN TÜRBESİ VE BOZULMAYAN CESET 210

MEHMED ZAHİD KOTKU RH. A.’İN HOCASI MUSTAFA FEYZİ EFENDİ RH. A.’İN ÇÜRÜMEYEN CESEDİ 213

EBU’L- HASAN-I HARAKANÎ K. S.’NUN TÜRBESİ NASIL İNŞA OLUNDU? 216

AYDIN REİS’İN RÜYASI 220

BABUR ŞAH’IN RÜYASI VE HOCA UBEYDULLAH AHRAR K. S. 225


                                                        BİRİNCİ BÖLÜM

BİLİM, DOĞA YASALARI VE SÜNNETULLAH

 

BİLİM VE SÖZDE DOĞA ‘YASA’LARI

Şüphe yok ki, hareket ettiricisiz bir hareket yoktur ve madde kendi kendine etkisizdir. Bundaki her hareket ve sükun dolaysız veya dolaylı yapıcı bir hareket ettiricinin kudretinin eseridir ve her olay böyle bir etkin yapıcının görünmesidir. Biz eseri görür, eseri idrak ederiz. Halbuki aynı eserle gerçekte idrakimize görünen, o etkili yapıcının bir parıltısıdır. Madde onun altında bir “akla uygunluk”tur. Gördüklerini madde zannedenler, onu “kuvvet” sayesinde gördüklerini bilmelidirler. Buradan filozofların kuvvet nazariyesine atlıyacak olursak, bütün kuvvet ve kudretin Hak Teâlâ’da birleştiğini ve ilâhî kudretin ilk meydana çıkma vasıtası ve görüntüsü, meleklerin elçiliği demek olduğunu hatırlatmak kolay olur. Fakat bunların yanında idrak etme kuvvetleri de vardır ki, onlar da olayları olmadan önce anlatan ilâhî lütfun tebliğcisidirler ve şu halde meleksiz bir olay düşüncesi mümkün değildir. Meleksiz bir damla yağmur bile düşmez.

 

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır

(Hak Dini Kur’an Dili, Bakara Suresi 30. ayetinin tefsirinden)

 

 

Meleklere imanla, bilimsel diye adlandırılan teorilere ve/veya yasalara inanma arasında temelde çok fazla bir fark yoktur. 

İslam uleması imanı “tahkîkî” ve “taklîdî” olarak ikiye ayırırlar.

Tahkîkî iman, hakkı arayıp bulma amaçlı sorgulama ve araştırma sonucunda oluşan imandır.

Taklîdî iman ise, insanın kendisine söylenenlere güvenip inanmasıyla oluşan imandır.

Ehl-i Sünnet uleması, taklîdî imanın (sahih olması kaydıyla) geçerli olduğunu kabul etmekle birlikte, bununla yetinen bir insanın günahkâr olacağını söylemektedir. (Mutezile ise böylesi bir imanı geçersiz kabul eder.)

*

İnsanların (yasa adı verilenler de dahil olmak üzere) bilimsel teorilere olan “iman”ları da aslında aynı durumdadır.

Tahkîkî olanı ve taklîdî olanı vardır.

Tahkîkî olanı ancak epistemoloji (bilgi felsefesi) ve bilim felsefesi alanlarında bilgi sahibi olmak ve bilimsel teorileri bunlar açısından değerlendirmekle oluşur.

Bilime böylesi bir yöntemle yaklaşanların bilim adı altında savunulan görüşler hakkındaki düşüncesi tahkîkî bir temel üzerine kurulmuş olur.

Bir de, “Bilim böyle diyorsa böyledir” diye düşünenler vardır.

Tabiî, (Şakir Kocabaş gibi konuşmak gerekirse) bilim aslında herhangi bir şey söylemez, çünkü konuşabilen canlı bir varlık değildir, konuşanlar bilim adamlarıdır, senin benim gibi sıkça yanılabilen insanlar.

Bilim hakkındaki kanaatleri “tahkîkî” bir temel üzerine kurulu olanların bilimsel teorilere olan güvenlerinin “sarsılmaz bir iman” niteliği taşımadığı görülür.

Buna karşılık, bilime saygıları “taklîdî” nitelikte olanların sıkça fanatik bilim taraftarları olduğuna şahit olunur.


SELANİKLİ MUSTAFA ATATÜRK’ÜN OSMANLI DEVLETİ’NE "AÇIK" İHANETİ

  UĞUR MUMCU'NUN DİLİNDEN KARABEKİR-ATATÜRK KAVGASI – 39   Bir önceki bölümde, Selanikli’nin, (Tevfik Paşa kabinesinin güvenoyu almasın...