Fethullahçılar’ı en iyi tanıyanlardan biri, Yeni
Şafak gazetesi yazarı Tamer Korkmaz.
Yıllarca Zaman gazetesinde yazdı.. Bildiğim
kadarıyla bir zamanlar onların iki gözde genç yazarından biriydi. (Diğeri Nuh Gönültaş’tı.)
Tamer Korkmaz, Yeni Şafak’ın bugünkü (23
Kasım 2024 tarihli) sayısında şunları yazmış:
Batı Medyası, Locaefendi Fetullah’ın ölüm
haberini verirken; onu “Din Adamı” veya “Müslüman Vaiz” olarak tanımladı.
Kandan beslenen Tescilli Vatan Haini Fetullah
Gülen’in, kendi adıyla anılan Terör Örgütü’nün elebaşı-lideri olduğu gerçeğine
itina ile gözlerini kapattılar.
***
İşte bu gözbağcılığa, dahası düzenbazlığa dayalı ortak
dil; Locaefendi’nin, CIA’in ve Türkiye’deki Gladyo’nun mutemet adamı
olmasıyla bağlantılıdır.
Bir de Fetullah’ın aslında ‘Gizli Kardinal’
oluşuyla ilgilidir!
***
Bu derin gerçeği, senelerce önce ilk kez rahmetli Aytunç
Altındal ifşa etmişti.
Altındal, 17 Aralık 2013’ten sadece bir ay evvel -18
Kasım’da- fevkalade kuşkulu bir biçimde hayatını kaybetti.
PARALEL CİNAYETLER
Necip Hablemitoğlu’ndan Haydar Meriç’e Hrant Dink’ten
Muhsin Yazıcıoğlu’na dek belli başlı derin suikastların emrini veren bizzat
Locaefendi Fetullah idi.
***
15 Temmuz 2016’daki hain darbe girişimi sırasında 251
şehit verdik.
Fetullah’ın, kaldırıldığı hastanenin “251 Numaralı”
odasında gebermesi, kaderin bir cilvesidir.
İNFAZ LİSTESİ
15 Temmuz 2016’daki ABD-FETÖ darbesi başarılı olsaydı;
bu satırların yazarının da aralarında bulunduğu 9 bin kişi -ilk elde- infaz
edilecekti!
***
Yüzlerce masumu katleden FETÖ’nün henüz “gün ışığına
çıkmamış” cinayetleri bulunduğunu öngörmek de zor değildir.
ASLINDA NEDİR?
FETÖ hakkında belli analizler yapılırken, bu sinsi
örgütün “devletin içine sızdığı” dile getiriliyor.
Bu tabir, aslında ne olduğunu izah etmek için asla
yeterli değildir.
***
Bizzat Türkiye’deki Gladyo’nun FETÖ’yü “devletin
içinde örgütlediğini” bir başka söyleyişle ona “yol verdiğini” anlamak ve
anlatmak gerekiyor!
***
Locaefendi Fetullah, ta en başından beri CIA ve de
MOSSAD ile bağlantılıydı.
Halihazırda onun Vatana İhanet izinden gidenler; en
başta Mustafa Özcan olmak üzere işbu derin ilişkiyi sürdürüyorlar.
“ARANIYORDU” HİKAYESİ
“Made in USA” 12 Eylül 1980 darbesini yapan Kenan
Evren Paşa ve generalleri, Locaefendi Fetullah’ın devlet kademeleri içinde
palazlanmasına yardımcı oldular.
Gülen’in, 11 Eylül günü (1980) darbeden “haberdar
edildiği” de bir sır değildir.
***
“Ağızlara laik” hikâye, bu ya…
1980-1986 döneminde; İzmir’deki Vaiz Fetullah Gülen,
devlet tarafından güya “aranıyordu!”
Bu büyük resmi yalan, Gülen’i bir yandan mevcut
rejimle kavgalı gibi göstermeye yararken, diğer taraftan da onu tribünleri
nezdinde “efsaneleştiriyordu!”
***
Yani?
“Hocaefendi, keramet gösteriyor, bak bir türlü
yakalanmıyor” zırvası, böylelikle yürüyordu!
***
12 Ocak 1986 tarihinde Burdur’da şeklen gözaltına
alınıp “kısa süre içinde serbest bırakıldığında” aslında hiç aranmadığı da
anlaşılmıştı.
Fetullah, bu durumunu birkaç sene sonra bir vaazında
itiraf da etmişti!
1986’DAN 2016’YA
Hürriyet gazetesinin,
19 ve 20 Temmuz 1986 tarihli manşetlerinde…
Fetullah’ı güya afişe eden yayınlar vardı!
***
Bu aleyhte gibi görünen manşetler, onu mevcut Gladyo
rejimiyle kavgalı imiş gibi göstermek içindi…
Aslında tersinden reklamını yapıyorlardı!
***
Hürriyet’in
“İşte Fetullah” sürmanşetinde ilk kez fotoğrafı yayınlandı. (20 Temmuz 1986)
Orada “12 Eylül’e savaş açmış” cümlesi okunuyordu; ki,
büyük bir yalandı!
***
19 Temmuz 1986 tarihli Hürriyet, “Şimdi
de Fetullahçılar” sürmanşetiyle çıkmıştı.
O sürmanşette, Fetullahçıların “Birleşik İslam
Cumhuriyeti kurmak istedikleri” yazılıydı!
Bu ters propaganda, derin bir numaradan
ibaretti.
***
Yani, neydi?
Locaefendi’nin FETÖ’sü, Türkiye’deki Laikçi
Gladyo’nun lokomotif örgütüydü!
Aslında, “İslam dinini ifsat etmek üzere” Büyük
Bir İhanet için yola çıkarılmıştı!
Hürriyet’in
o dönemdeki yayınları; işte bu derin gerçeğin üzerini örtmeye yarıyordu.
***
O yayınlardan tam otuz yıl sonra 2016’da yani 15
Temmuz gecesi, TRT’de okutulan korsan bildiride; “Yurtta Sulh” adlı FETÖ
Cuntası, “NATO’ya ve laikliğe bağlılığını” bildiriyordu!
GİZLİ KARDİNAL VATİKAN’DA
İnsanları Kilise’ye yöneltmeye ayarlı bir “Vatikan
Projesi” olduğu; 1990’da ilan edilen “Dinler Arası Diyalog” safsatasının
bir parçasıydı, FETÖ!
Locaefendi Fetullah’ın 1998’de Vatikan’da Papa’yı
ziyaretiyle, bu gerçek ayan beyan ortaya çıktı.
***
İki yıl öncesinden yani 1996’dan itibaren de
Fetullah’ın ABD’deki Yahudi lobisiyle buluşmaları organize edilmişti.
Bu bağlantıları, Törkiş Gladyo’nun derin baronu
Yahudi İzhak Alaton sağlıyordu!
İSLAM DÜŞMANLIĞI
1990-1991’de Sovyetler’in önderliğindeki Doğu
Bloku’nun çöküşüyle birlikte…
NATO’daki “düşman konsepti” değişti ve ilk sıraya
“İslam Düşmanlığı” yerleşti!
***
CIA’in kurduğu Rand Corporation’ın…
O dönemde yayınladığı “Türkiye’deki İslamcı Akımlar”
raporuyla “Ilımlı İslam” tabiri sahne aldı!
Aynen “İslamcılık” veya “Radikal İslam” gibi CIA
merkezinde üretilen bu tabir ile Mason Locaefendi ve onun “dini cemaat” maskeli
Gladyo örgütüne Tam Yol verildi.
***
Türkiye’yi 15 Temmuz 2016’daki askeri darbe
teşebbüsüne kadar götüren derin yoldaki kilometre taşlarının en tehlikelisi
1990-1991’de NATO’daki yeni konsept ile döşenmişti!
*
Fethullah’ın “gizli kardinal” olup olmadığını
bilmiyorum, fakat “Vatikan projesi”nde yer alıp bir kardinal gibi
hareket ettiği kesin.
“Belli başlı derin suikast”lerin emrini onun
vermiş olduğundan da emin değilim.
Nedeni basit: Türkiye’de “derin suikast” konusunda FETÖ’den
daha mahir ve tecrübeli “odak”lar mevcut.. (İnanmayan, meşhur MİT’çi Mehmet
Eymür’ün atin.org adlı sitesini ziyaret etsin.)
Ancak, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin bütün kurum ve
kuruluşlarıyla (buna MİT ve TSK da dahil) “ters propaganda” yaparak FETÖ’yü
palazlandırmak için çalışmış olduğu, Fethullah’ı “efsaneleştirdiği”
doğru..
(12 Eylül Darbesi’nden sonra bunu yaptılar.. 28 Şubat Süreci’nden
sonra ise aynı şeyi İskenderpaşa Cemaati’nde denediler, fakat Prof.
Dr. Mahmud Esad Coşan Hoca’nın cemaatin başına geçirilmiş olan oğlunun çapı,
kapasite ve becerisi buna yetmedi.)
Hürriyet gazetesinin “algı operasyonları”na gelince..
Bunlar da MİT’in “servis”inden
(“hizmet”inden) ayrı düşünülemez..
(En azından Hürriyet, MİT’e
rağmen böyle birşeyi yapmaz, yapamaz.
Yapmış olabilemez.)
*
İslam dinini ifsat etme mevzuu daha derin..
Ne yazık ki bu da FETÖ’nün tekelinde olan bir “ihanet”
değil.
FETÖ, İslam’ı bir ölçüde hristiyanlaştırmak (protestanlaştırmak
ve katolikleştirmek) için uğraştı.. “Cihat” ruhunu öldürmeye
çalıştılar.. Onlara göre dünyada mücahit diye bir şey yoktu, cemi cümlesi
teröristti.
Sadece bu da değil, laikliği de savunmaya
başladılar.. Abant rezaletlerini hatırlayınız.
Öte yandan, Cennet’e gitmek için İslam'ı kabul etmenin şart olmadığını da keşfettiler..
“İyi” bir yahudi ya da hristiyan da Cennet’e gidebilirdi.
(Oysa
bu, Hûd Suresi’nin 17’nci ayetine aykırı bir inanış.. Dolayısıyla küfür.. Bkz. https://seyfisay.blogspot.com/2024/01/bazi-fetoculerdeki-hukmu-kufur-olan.html)
*
Ancak, FETÖ’deki savrulmaların benzerleri Türkiye’deki
diğer cemaatlerin büyük çoğunluğunda mevcut.
Birçoğunun “mahcup” Atatürkçü (ve dolayısıyla
laik, yani siyasal dinsiz ve de son tahlilde Batıcı) olduklarını görüyoruz..
Sadece
Haydar Baş ile oğlu da değil, bu kervana Cevat Akşit, Cübbeli Ahmet
ve Mustafa İslamoğlu gibi isimler de ucundan kıyısından destek veriyorlar,
verdiler.
İş o noktaya geldi ki, Temel Karamollaoğlu bile “İslamcı
değilim, müslümanım” diyebildi.
Millî Gazete’de, Gladyo tipi “büzük kardeşliği”nin Fethullah kadar
kaşar ismi Mehmet Şevket Eygi yıllarca İslamcılık düşmanlığı amigoluğu sergiledi, hatta
laiklikçilik bile yaptı.
Bu İslam dinini ifsat kervanına bazı Diyanet İşleri
Başkanları bile katıldılar.. Atatürk güzellemesi yapan Ali Bardakoğlu ile
Mehmet Görmez gibilerin saçmasapan zırvaları seslendirdikleri görüldü.
Diğer taraftan, Kur’an’da Şeriat kavramı yer aldığı halde
buna hutbelerinde sansür uygulayan Diyanet’e kimse “Arkadaş, neden
hakikatleri eksik söylemek suretiyle İslam dinini dolaylı yoldan ifsat etmeye
çalışıyorsunuz?” diye sormazken, “derin” güdümlü odakların “Hutbelerde
niye Atatürk yok?” diye sistematik ve organize şirretlik yaptıkları görülüyor.
*
Fesat arıyorsanız FETÖ’ye bakmanıza gerek yok.. Aynadaki
gül cemalinize bakın yeter.
Üstelik FETÖ, Amerika’da ortaya çıkıp Türkiye'ye gelmiş bir
ithal organizasyon değil.. Sizin itinayla peydahlayıp büyüttüğünüz bebeğiniz.
Gerçek derdiniz de hiçbir zaman ondaki itikadî ve amelî
savrulmalar olmadı..
Bütün derdiniz şuydu: “Küresel egemenlerle doğrudan temas
kurmayacaksın, eskiden olduğu gibi bizim vasıtamızla onlarla irtibat
sağlayacaksın.”
Evet, bütün “derin” derdiniz buydu..
Yoksa, FETÖ’deki kusurların birçoğu sizde de az çok
var, "devletçi, Türkiyeci" beyzadeler!.
FETÖ'cüler CIA'in, MOSSAD'ın uşaklığını yaptılar ve yapıyorlar da, (askeri ve MİT'çisiyle) 28 Şubatçı taife aynı şeyi yapmadı mı?!