KELAM, BU DEĞİL!



Kelam ilmi değerli bir ilimdir, önemli bir ilimdir.

Selefîlerin Kelam’ı toptan reddetmeleri doğru bir tutum değil..

Kelamcıların sözlerini alıp tartışmaya başladıklarında zaten (farkında olarak veya olmayarak) bir kelamcı gibi konuşmuş oluyorlar. (Nitekim İbn Teymiyye’nin kitaplarında da haddinden fazla “kelam” var.)

Ancak bu Kelam ilmi herkesin harcı da değil.. Kelamcı olacaksanız, Şeyhülislam Mustafa Sabri Efendi gibi kelamcı olacaksınız.

Altay Cem Meriç gibi Twitter ya da Youtube kelamcısı olmamalısınız.

*

Murat Gezenler ile Altay Cem’in tartışması üzerinde duruyorduk.

Altay Cem’in laflarından biri şöyle:

“Dini çürüten bir delil, mesela ben diyeceğim ki bunu kabul ettiğimizde bu, Hristiyanlık’la İslam’ın aynı olması anlamına gelir. Mesela “akıl olmasın din”de. Bu şu anlama gelir: İslam eşittir Hristiyanlık’tır, bu o zaman bizim ‘Hak eşittir hak değil’ dememiz gibi olur. Bunu kabul etmek bizi yine aynı şekilde muhale [aklen imkansız olana] götürür. ‘Efendimiz [s.a.s.] hem doğruydu hem yalan söylerdi’ demek gibi. O yüzden, bazı görüşler vardır İslam içi tartışmalarda kullanılır. İslam içi tartışmalarda bir görüşü ispat eder, ama aslında dışardan bakınca akaid açısından İslam’ın batıl olduğunu ispat etmiş olur. Böyle delillere denk geldiğimizde bunların kullanılamayacağı noktasına dikkat etmemiz gerekir. Yani İslam’ın eşittir bir Hristiyanlığa dönüştüğü formda bu delil İslam içi tartışmada delil olarak kullanılamaz. Zaten bu yüzden İslam’ın çizgisi ve çizgisi dışı, İslam’a sokan delillerin konuşulduğu konuya biz Kelam diyoruz.”

Saçmasapan laflar..

Delil meselesini de, Kelam’ı da, hak ve batılı ayırma ölçütlerini de anlamamış.

Bunları söyleyen bir kişinin, İslam’ın tamamen hak olduğu noktasında kalbinin mutmain olmadığı (daha doğrusu meseleyi kafasında oturtamadığı) anlaşılır.

Ne demek bir delilin İslam içi tartışmada kabul görmesi, fakat dışardan bakıldığında İslam’ın batıl olduğunu göstermesi?

Demek ki sen, arasıra “dışardan” baktığında İslam’ın batıl olduğu sonucuna varıyorsun.

*

Altay Cem örnek verseydi, kafasının arızalı çalıştığı noktaları anlamış olurduk.

Dışardan bakıldığında bir inancın batıl olduğu anlaşılıyorsa, o, batıldır.

İslam’da böyle şeyler var diyorsanız iki ihtimalden söz edilebilir: Birincisi, İslam’a, batıl bazı hususların dahil edilmiş olması. Yani bazılarının İslam anlayışının bu şekilde bozulmuş olması.

İkinci ihtimal ise, İslam’ın batıl olmasıdır.

Tabiî üçüncü bir ihtimal daha var:

O da, aslında hak olan, dışardan bakıldığında da (ilmi ve aklı yeterli kişiler tarafından) hak olduğu teslim edilecek bazı hususları Altay Cem’in anlayamaması ve batıl olduklarını zannetmesi.

*

Akıl meselesine gelelim..

Dinde aklın olmaması diye birşey olmaz.. Din tamamen akıl üzerine kuruludur. (Bu meseleleri, internete koymuş olduğumuz kimi kitaplarımızda genişçe tartıştık.. Şeyhülislam Mustafa Sabri Efendi’nin dört ciltlik muhteşem eseri Mevkıfu’l-Akl, aklın dindeki yerini konu ediniyor.)

Bu, “nakil”in önemsiz ya da geçersiz olması anlamına gelmez.

Mesela tarih ilmini alalım: Akıl bize, doğru tarih bilgisinin nakil üzerine kurulması, ancak bu nakillerin akıl süzgecinden geçirilmesi gerektiğini söyler.

Akıl burada yardımcıdır.

*

Altay Cem, “delil” kelimesini de yanlış kullanıyor.

“Dini çürüten delil”den söz edilemez.. O, delil değildir..

Ya vehimdir, ya ümniyyedir/kuruntudur, ya safsatadır, vs..

Evet, Altay Cem önce “Bazı görüşler … İslam içi tartışmalarda bir görüşü ispat eder, ama aslında dışardan bakınca akaid açısından İslam’ın batıl olduğunu ispat etmiş olur. Böyle delillere denk geldiğimizde bunların kullanılamayacağı…” diyor.

İlk anda zannediyoruz ki, “delil” dediği hususların “dışarıya” karşı kullanılamayacağını söylüyor. Fakat lafını şöyle bağlıyor: “Yani İslam’ın eşittir bir Hristiyanlığa dönüştüğü formda bu delil İslam içi tartışmada delil olarak kullanılamaz.

Böylesi deliller İslam içi tartışmada bir görüşü ispat ediyormuş, fakat yine, İslam içi tartışmalarda delil olarak kullanılamazmış.

Sen ne söylediğinin farkında mısın?

İspat ediyorsa delildir..

Delil olarak kullanılamayacak birşeyse, o aslında kendi zatında delil değildir, sen öyle zannediyorsundur.

*

Akıldan, mantıktan, Kelam’dan, delilden anladığın bu mu?

Fakat bu kafa karışıklığı salt senin suçun değil.

Bu laik (siyasal dinsiz) Kemalist (Selanikli’ye tapan) düzenin bu millete en büyük kötülüğü bu oldu..

Şeyhülislam Mustafa Sabri Efendi gibi alimlerin temsil ettiği Kelam ilmi kimlerin eline düştü!

İlahiyatlardaki kelamcıların da büyük ekseriyeti, laik (siyasal dinsiz) düzene biatı meşru göstermek için Kelam ilmini tahrif ve istismar etmekle meşgul.. Asıl dertleri ulufeleri, dr., doç., prof. gibi unvanları.

Doğruları ucundan kıyısından söylemeye çalışan meslektaşlarına da kan kusturuyorlar.


LAİKLİĞİN (SİYASAL DİNSİZLİĞİN) BATIL DİNİ: ATATÜRKÇÜ PUTPERESTLİK

Peygamber Efendimiz  sallallahu aleyhi ve sellem gelecekle ilgili haberler vermiş, istikbalde neler olacağını bildirmiştir. Kendisini  Atatü...