VEDA EDELİM



 (Mehmed Zahid Kotku rh. a.'i anma programı, 13 Kasım 1992, Süleymaniye Camii)


E-KİTAP: 28 ŞUBAT SÜRGÜNÜ: PROF. ESAD COŞAN HOCA

 

https://www.academia.edu/4239138/28_%C5%9Eubat_S%C3%BCrg%C3%BCn%C3%BC_Prof_Esad_Co%C5%9Fan_Hoca

 

28 ŞUBAT SÜRGÜNÜ:

PROF. ESAD COŞAN HOCA

 

Dr. Seyfi SAY

 


İÇİNDEKİLER

 

GİRİŞ YERİNE: TASAVVUF VE TARİKATLARI ANLAMADA YÖNTEM 4

 

BİRİNCİ BÖLÜM: MEHMED ZAHİD KOTKU RH. A.

"SANKİ RESULULLAH'I GÖRÜYOR DA, O NASIL HAREKET EDİYORSA ÖYLE HAREKET EDİYORDU" 15

HOCAEFENDİ RH. A. 17

MEHMED ZÂHİD KOTKU (RH. A) HAZRETLERİ'NİN SİYASÎ GÖRÜŞLERİ 21

BAKKALLAR VE ÇAKKALLAR 34

TARİKAT VE İSLAMCILIK 41

 

İKİNCİ BÖLÜM: MAHMUD ESAD COŞAN RH. A.

PROF. DR. ES’AD COŞAN HOCAEFENDİ 43

ESAD COŞAN HOCA 65

M. ES’AD COŞAN HOCAEFENDİ’Yİ ANARKEN 68

ESAD EFENDİ’NİN TOPLUMSAL KONULARA DAİR GÖRÜŞLERİNE GENEL BİR BAKIŞ 74

 

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM: ANALİZ VE KRİTİK

GÜNÜMÜZ MEŞAYİHİNİN TASAVVUF TELAKKİSİNDEKİ SORUNLAR: MAHMUD ESAD COŞAN ÖRNEĞİ 148

ESAD EFENDİ’NİN MEŞAYİH VE TASAVVUF TELAKKİSİNE DAİR 175

ESAD EFENDİ’NİN MEŞAYİH VE TASAVVUF TELAKKİSİNE ZEYL 177

ESAD COŞAN HOCA’NIN LEVH-İ MAHFUZ DÜŞÜNCESİ 189

ESAD COŞAN HOCA’NIN ŞEYHLİK ANLAYIŞINA DAİR 197

ESAD COŞAN HOCA’NIN KERAMET ANLAYIŞINA DAİR 201

ESAD EFENDİ, TAKVA VE MÜZİK 207

İTİRAZLAR, SORULAR VE CEVAPLAR 220

*

PROF. DR. ES’AD COŞAN HOCAEFENDİ

 

Seyfi Say - Kemal Kaptaner

(Yeni Şafak, 9-12 Şubat 2001; http://www.sonuyari.org/ha/ha05.htm)


...

Böylece, Ankara’da oturmakta olan Prof. Dr. M. Es’ad Coşan Hocaefendi, her Pazar günü ders vermek için İstanbul’a gelmeye başlar. Yaptığı yolculuklarla ilgili bir anısını 13 Kasım 1992 tarihinde Süleymaniye Camii’nde yatsı namazını müteakip şu sözlerle anlatmış bulunuyor:

Ankara’dan ben çıktım, Pazar günü vaaz vereceğim. Emrediyor bana, Ankara’dan atlıyorum otobüse, buraya geliyorum. Pazar günü vaazı veriyorum, hem de ziyaret etmiş, el öpmüş oluyorum. Otobüse bindim. Kalbimden bir ilahi geçiyor:

Gönül ayinesin sufi,
Eğer kılur isen safi,
Açılur sana bir kapı,
Ayan olur cemalullah!..

Çok güzel bir bestesi de var.. İlahi olarak içim söylüyor, gönlüm söylüyor. Ankara’yla İstanbul’un arası dokuz saat.. Gönlüm bunu söylüyor, ben de hayret ediyorum, “Niye gönlümde bu ilahi var?’ diye.. Kendi kendime sun’i olarak zorlama yapıyorum. Diyorum ki: ‘Takıldı aklım buna, bozuk plak gibi aynı şeyleri söylüyor; başka ilahi bulayım kendime!..’

Uyuyorum, uyanıyorum; yine o ilahi.. Bütün gece bu ilahiyi talim ederek, Ankara’dan İstanbul’a geldim. Topkapı garajında indim, sabah namazını ancak orada kılabildim. Minibüse atladım. Vatan Caddesi’nde indim, camiye doğru yürüyorum. Kalbim hala aynı ilahiyi söylüyor. Geldim, içeri girdim, elini öptüm. Namazı kılmışlar, işrağı kılmışlar; oturuyor. Pırıl pırıl yüzü, mütebessim siması; gülerken güleç yüzünden güller açılıyor.. Elini öptüm. ‘Bak Es’ad, ne kadar güzel söylemiş şair!’ Orada telefon vardı duvarda, tel rafta.. Başka kitap da yoktu. İncecik bir kitap çıkarttı ordan.. ‘Bak, ne güzel söylemiş şair!’ dedi. Ben de aldım baktım:

Gönül ayinesin sufi,
Eğer kılur isen safi,
Açılur sana bir kapı,
Ayan olur cemalullah!..

...

GÖNÜL ÂYİNESİN SÛFÎ

 


BİHAMDİLLAH DEREM ALLAH

Bihamdillah derem Allah
Alup aklımı fikrullah
Hamdülillah derem Allah
Alup aklımı fikrullah.

Dilimde Zât’ın esmâsı
Bana üns oldu zikrullah
Selâtullah, selâmullah
Aleyke ya Resulallâh.

Ben ol pervaneyem geldim
Cemâlin şem’ine yandım
Yanuben küllî kül oldum
Beni mahvetti aşkullah.

Bu tevhitten murat olan
Cemâli-Zât’a ermektir
Görünen kendi Zâtıdır.
Değildir sanma gayrullah.

Gönül âyinesin sûfî
Eğer kılur isen sâfî
Açılur sana bir kapı
Âyân olur cemâlullah.

Şems-i Tebrîz bunu bilir
Ehad kalmaz fenâ bulur
Bu âlem küllî mahvolur
Heman bâkî kalur Allah.

*

Meşhur mutasavvıflardan Niyazî-i Mısrî'nin “Tarikatın Usûlü ve Hakikatin Rumuzu” başlıklı risalesinden:

“- Bunlar (sufîler, mutasavvıflar), ‘Biz Allah’ı görürüz’ derler. Dünyada bu hazret (yakınlık, huzurda olma) Resulullah’tan başkası için mümkün müdür?

“- Mümkün değildir. ‘Biz Allah’ı görürüz’ demeleri, ‘Biz Allah’ı biliriz ve kudretinin eserlerini müşahede ederiz’ demektir.

“- Bu sözler bunlara yalan olmaz mı? Birşeyin eserlerini görmek kendisini görmek demek olur mu?

“- Olur... Bir kimse güneşin ışığını görse ve ‘Ben güneşi gördüm’ dese caizdir. Halbuki görmemiştir. Başka bir örneği: Eline bir ayna alırsın, içinde suretini görürsün. Gördüğün kendi yüzün olmadığını bilirken ‘Yüzümü gördüm’ dersin. Bu söz de yalan değildir.” 

(Mehmet Ali Aynî, Tasavvuf Tarihi, sad. Hüseyin Rahmi Yananlı, İstanbul 1992, s. 330-331.)


SELANİKLİ MUSTAFA ATATÜRK’ÜN VAHİDEDDİN'E GİZLİ İHANETİ

  UĞUR MUMCU'NUN DİLİNDEN KARABEKİR-ATATÜRK KAVGASI – 38   Önceki bölümlerde, Selanikli Mustafa Atatürk’ün mütareke döneminde 13 Kasım ...