Haberi hurriyet.com “Son dakika... Dışişleri Bakanı Fidan
suikast girişimine uğradığını açıkladı: Arsenik ve cıva ile zehirlendim”
başlığıyla verdi.
Haberin spotu şöyle:
Dışişleri
Bakanı Hakan Fidan, 4-5 yıl önce kendisine suikast girişiminde bulunulduğunu
belirterek, "Ağır arsenik ve cıva verildim. Bir yerde olmuş, sonra tahlillerde
ortaya çıktı" dedi.
Demek ki zehirlenmenin etkisiyle
başına ve karnına ağrılar girmemiş, gece sabaha kadar acı içinde kıvranmamış,
günlerce sarhoş gibi kafası bulanık dolaşmamış.
Bilincini kaybedip hastanede kendine
gelmemiş. Ölümden dönmemiş.
Zehirlendiğini anlamasını sağayacak
semptomlar ortaya çıkmamış, bunu sonradan tahliller sayesinde öğrenmiş.
Bu memlekette, zehirlendiği için iki
elinin üstü yaralarla kaplanan, kollarında bacaklarında yaralar oluşan
insanlar da var.
Hedef her zaman öldürmek olmuyor, kimi zaman adamın bu şekilde sağlık sorunlarıyla cebelleşmesi, gündelik yaşamının altüst olması, günlük aktivitelerinin aksatılması yeterli görülebiliyor.
Yine de geçmiş olsun demek
gerekiyor.. Allah, dostu geçtik, düşmanımın bile başına vermesin.
*
Ancak, zehirleme ve zehirlenme
denilince insanın aklına hemen TRT’nin MİT’i anlatma iddiasındaki
Teşkilat dizisi geliyor.
İlk sezonun finali MİT’in bir
zehirleme operasyonu ile son buldu.. Hedefteki düşmana itina ile zehir
sürülmüş bir kılıç hediye edildi, ona dokunan vatandaş derhal hayattan
emekli oldu.
İlk bölümlerde MİT’çilerin silah
odası da gösteriliyor, duvarlara dizili silahlar gözleri okşuyordu. Ayrıca
üzeri çeşit çeşit zehirlerle bezenmiş masalar da sergileniyordu.
Dahası, MİT’çiler, zor durumda kalınca düşman tarafından konuşturulmamak için zehirli yüzükler de taşıyorlardı. Acar ajan Zehra bu şekilde kendisini zehirlemiş, sonra ekip arkadaşı Serdar tarafından bulunup panzehirle kurtarılmıştı. (Bu zehirli yüzükler sadece intihar için değil tabiî, başkalarını zehirlemek için de kullanılabilir.)
Zehra da az zehirleyici değildi..
Almanya’da Alman istihbaratının merkezinde, PKK’lılarla yapılan bir toplantıya
garson gibi sızmış, verdiği zehirli yiyecek ve içeceklerle hepsinin kan kusup
böğürerek ölmelerine yol açmanın keyfini yaşamıştı.
Tabiî daha küçük çaplı hizmetler de
sunuyorlardı.. Mesela Zehra bir defasında hedef şahsa “ilaçlı kahve” ikram edip
onun tuvaletten çıkamaz hale gelmesine yol açmıştı.
Şimdi ismini hatırlayamadığım bir
başka bayan MİT’çimiz de hedef şahıslara ilaçlı pasta ikram edip onları tuvalet
bağımlısı hale getirmişti.
Zehra’nın bir başka zehirleme operasyonu Kuzey Irak’ta gerçekleşmişti.
*
Biz habere dönelim:
Dışişleri
Bakanı Hakan Fidan, 24 TV canlı yayınında Murat Çiçek'in gündeme
ilişkin sorularını yanıtladı.
2010'da Milli
İstihbarat Teşkilatı (MİT) Müsteşarlığı görevine atanmasının ardından terör ve
organize suç örgütlerinin vekil unsurlarının kendisi ve ailesi hakkında
propaganda yaptığından bahseden Fidan, modern zamanlarda fizikselden ziyade
"karakter suikastı" tehdidiyle karşı karşıya olunduğunu dile
getirdi.
Fidan,
insanları kamuoyu gözünden düşürmeye yönelik çabalar ve propaganda
faaliyetleri olduğuna işaret ederek, 2010'dan itibaren bu tür konularla
muhatap olduğunu söyledi.
Kendisine
yöneltilen iftiraları
hatırlatan Fidan, "Bunlara alışkınız. Alışkın olmadığımız birkaç tane konu
var. Türkiye'nin ana muhalefet partilerinin, terör örgütlerinin ve suç
gruplarının, mafyanın ürettiği bilgiyi alıp, siyasette kullanması. Bu aslında
gelinen düzeydeki en düşük noktayı gösteriyor, bu sıkıntılı bir konu."
diye konuştu.
Fidan,
kendisinin fiziken de suikasta uğradığını belirterek, "Zehirlendik
de tedavi de gördük. Onun dışında karakter suikastına sürekli maruz
kalıyoruz. Bu kavganın bir parçası." dedi.
"AĞIR
ARSENİK VE CIVA VERDİLER"
Zehirlendiğini
daha önce açıklamadığını dile getiren Fidan, "Ağır arsenik ve
cıva verildim. Bir yerde olmuş, sonra tahlillerde ortaya çıktı. 4-5 sene
oluyor." ifadesini kullandı.
Fidan,
kendisine suikast girişimini kimin yaptığına ilişkin soruya ise "O
detaylara girmeyelim. O, dışarılarda olan konular. Sadece içeride düşman yok,
her yerde düşman var." dedi.
Bu tür
girişimlerin kendisini herhangi bir adım atmaktan geri bırakmadığını kaydeden
Fidan, "Zaten bu vatana hizmet etmek için varız. Karakter suikastı da
yapacaklar size, fiziksel suikast de yapacaklar." diye konuştu.
*
Yaparlar..
Takip de ederler, ellerinden gelse “takip
taciz”e de maruz bırakırlar.
Fidan’ın çalışma arkadaşlarına “Hakan Fidan, ilaçlarını almadığında saldırganlaşabilecek bir paranoid şizofrendir” diye e-posta bile gönderebilirler.
Fakat iyi olan şu ki, çalışma arkadaşları buna
inanacak kadar saf ve tecrübesiz değillerdir.
Acımasız bel altı vuruşlar ve operasyonlar da yapabilirler.
Vicdanını yitirmiş, "Mevzubahis olan kinimiz ise vicdan da teferruattır" diyen insanlardan herşey
beklenir.
Hakan Fidan’a geçmiş olsun diyorum.. Onu
çok iyi anladığımdan emin olabilir..
Ama üzülmesin, ilahî adalet diye
birşey var.
Allahu Azîmüşşan hiç kimsenin
yaptığını yanına bırakmaz.. Kaderin değirmeni bazen yavaş dönüyor gibi görünür fakat kusursuz öğütür.
“Zâlim yine bir zulme giriftar olur âhir
"Elbet olur ev yıkanın hanesi viran.”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder