Mustafa Özcan'ın "Sufi şatahatları, siyasetçi şatahatları" başlıklı yazısında aktardığına göre, Said Alpsoy adlı araştırmacı, Atatürk ile Celal Bayar arasında içki masasında geçen bir konuşmayı ortaya çıkarmış.
Orada Atatürk, Celal Bayar'ın bankacılık alanındaki becerisini övüyor.
İnsanlar, önceki yazılarımızdan birinde geçen hadîs-i şerîfte dile getirildiği gibi, övgüde aşırılık sergileyebiliyorlar.
Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem, kendisini ziyarete gelen bir heyetin "Sen bizim efendimizsin" demeleri üzerine, "Efendi Allah'tır. ... Şeytan sizi koşturmasın!" buyurmuştu.
Atatürk, Bayar'a, yüzüklerin efendisi vezninde "Sen bankacılığın efendisisin" mi demiş?
Hayır!
Edeb şişesini taşa çalmış, "Sen bankacılığın Allah'ısın" deme cahilliğini ve hadsizliğini sergilemiş.
Celal Bayar bunun altında kalır mı, o da, "Sen de bizzat Allah'sın!" diye cevap vermiş.
Şeytan bu adamları nasıl da koşturmuş!
*
Atatürk, Türkiye'de tanrılaştırıldı.
Daha dört yıl önce odatv.com, sözümona Atatürk'ün büyüklüğüne dikkat çekmek için Türk milletini küçülten, aşağılayan, rezil kepaze eden bir haber yayınladı.
Haberin başlığı şuydu:
“Türkler onu bir tanrı gibi sevdi onun tek aşkı ülkesiydi”.
Demek ki, 1935 yılından bu yana Türkiye'de değişen fazla birşey yok.
O yılın 5 Ağustos tarihli Cumhuriyet gazetesi nüshasının sekiz sütuna manşet haber başlığı şöyle:
"Atatürk yarım bir ilahtır, Türkler'in babasıdır."
Türklerin anaları bahsine girmeyelim.
*
Daha önceki yazılarımızın birinde Erdoğan'ın şu sözlerini aktarmıştık:
"Şimdi çıkıyorlar sıkılmadan utanmadan o bize şah damarından daha yakın diyor, bre dangalak, şarlatan Allah ayetinde buyuruyor ben size şah damarınızdan bile yakınım diye. Bu bir şirktir. Bu bir küfürdür. Pensilvanya'yı tanrılaştırıyorsun. FETÖ mensupları sadece ve sadece Pensilvanya'daki şarlatana inanıp ona göre yaşıyor. Dünyaları ile beraber ahiretlerini de yaktıklarının farkında değiller. Kitaplar yazıyormuş, sözde eserleri varmış. Diyanet işleri Başkanı'mıza da söyledim. Bunun sözde eserlerini Din İşleri Kurulu'na verin, bir incelesinler. Bu kitapların içinde bizim dinimizle bağdaşmayan bir çok tanım var. Ondan sonra'da 'FETÖ'nün günah galerisi' diye bir kitap yayınlayın."
Fethullah'ı dövmek kolay..
Turpun büyüğü o değil, turpun demirbaş büyüğü heybede..
Sen Atatürk için de "Bunun Nutuk'unu, laflarını Din İşleri Kurulu'na verin, bir incelesinler" diyebiliyor musun?
Sonra da, "Atatürk'ün Günah Galerisi" diye bir kitap yayınlamalarını isteyebiliyor musun?
Hayır!
Yoksa sen, "Atatürk'ün haşa günahı olabilir mi, tam aksine, neyin günah neyin sevap olduğuna Atatürk karar verir" diye mi inanıyorsun?
Celal Bayar'ın izinden mi gidiyorsun?
*
Hayır, Celal Bayar'ın izinden gittiğini hiçbir zaman söylemedin.
Fakat doğrudan Atatürk'ün izinden gitme iddiasında bulundun.
CHP'yi, İsmet İnönü döneminde Atatürk'ün resimlerini devlet dairelerinden ve paralardan kaldırmakla suçladın.
Sana mı kalmıştı bunun derdine düşmek!.. İsmet'in en büyük günahı bu muydu?!
Ankara'dan İstanbul'a "adalet yürüyüşü" yapan Kılıçdaroğlu'nun atletli fotoğrafını "Atatürk'ün böyle fotoğrafı var mı?!" diye eleştirdin.
Sanki adamın plaj fotoğrafları yokmuş gibi.
Aklınca Atatürk'ün CHP'liler tarafından istismarına engel olmak için onlardan fazla Atatürkçülük yapman mı gerekiyordu?!
Atatürkçülere bunları söylemen farz mıydı, vacip miydi?!
*
CHP'nin ne olduğu ortada..
Onların vird-i zebanı Atatürk..
Bakmayın siz Kılıçdaroğlu'nun helalleşme vaatlerine, teorik olarak güzel, fakat pratikte kayda değer bir kıymeti yok.
Şunu diyemedikçe helalleşme vaatleri çocuk ninnisi olmaktan öteye gitmez:
"Atatürk tabu değildir, o da meziyetleriyle kusurlarıyla bir insandır. İlah değildir. Her insan gibi o da eleştirilebilir. Dinde zorlama olmadığı gibi Atatürkçülükte de zorlama olmamalıdır. Kimse Atatürkçü olmaya, Atatürk ilke ve devrimlerine iman etmeye zorlanmamalıdır. Herkes fikri hür, vicdanı hür olma hakkına sahiptir. Kimse, Atatürk ilke ve inkılaplarına bağlılık şeklindeki rejim kelime-i şehadetini söylemek zorunda bırakılmamalı, bu laik kelime-i şehadeti söylemeyenlerin milletvekili, devlet memuru vs. olma gibi vatandaşlık haklarından mahrum bırakılıp parya haline getirilmesi zulmünden vazgeçilmelidir."
TBMM kürsüsünde bunlar söylenemedikçe, bu ülkede gerçek bir din ve vicdan hürriyetinden, fikir özgürlüğünden bahsedilemez.
Meclis'te kim söyleyecek bunları?
Temel Karamollaoğlu mu?
Ne gezer, o da Atatürkçülük yarışına girmiş durumda.
Meğer Atatürkçülüklerini açıklamak için Erbakan'ın ölmesini bekliyorlarmış.
*
Allahu Teala şöyle buyuruyor:
De ki: "Ey Kitap ehli! Ancak Allah'a kulluk etmek, O'na bir şeyi eş koşmamak, Allah'ı bırakıp birbirimizi rab olarak benimsememek üzere, bizimle sizin aranızda ortak bir söze gelin". Eğer yüz çevirirlerse: "Bizim müslüman olduğumuza şahid olun" deyin. (Âl-i İmran, 3/64)
Evet, yerli ve milli, Selefîlik düşmanlığını fazilet zanneden "son kale"ci cahil dindar taslakları, Ehl-i Kitab'a "Biz bütün inançlara saygı duyuyoruz" deme, şirke ve küfre saygı duyma dalaletini bırakıp, onları tevhide davet etmelidirler.
Bu arada Atatürkçüleri de unutmamalıdırlar.
Onlara şöyle seslenmelidirler:
"Ey ehl-i ulus, ey vatan ehli! Ancak Allah'a kulluk etmek, O'na Atatürk'ü veya bir başkasını eş koşmamak, Allah'ı bırakıp aramızdan birilerini tanrılaştırmamak üzere, bizimle sizin aranızda ortak bir söze gelin. Allah'ın ayetlerini bırakıp Atatürk'ün sözlerine gökten inmiş, değiştirilemez, değiştirilmesi teklif dahi edilemez kutsal söz muamelesi yapmayalım."
Evet, ey milli ve yerli zatlar, Atatürkçülere böyle seslenin.
Yüz çevirirlerse de, "Bizim müslüman olduğumuza şahit olun!" deyin.
*
Zor mu geldi?
O zaman, bari İslamcılığı (Şeriatçılığı) dövmek için "İslamcı değilim, müslümanım" diyerek Atatürkçülerden aferin alma yarışına girmekten utanın!
İnanın, biraz dürüstlük ve samimiyet size de iyi gelecektir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder