"DERİN" SİYASETİN MORT DİAMOND PİYONU

 














Diamand adlı sümsük ve sünepe süprüntü, "Şeriatın haricindeki hiçbir sistemde altı yaşındaki bir kızla evlenemezsin" diyormuş.

Örnek olarak da Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem ile Hz. Aişe r. a. validemizin evliliğini gösteriyormuş.

Bütün bu kavga ve gürültü buradan kopmuş.

Doğrudur, Selanikli Mustafa Atatürk’ün örnek alıp peşinden gittiği çağdaş ve uygar sistemlerde, Epstein Adası’nda olduğu gibi altı yaşındaki kızı becerip öldürme var.

Nikâh kıyıp evlenme, topluma haber verip düğün yapma yok.

Evlenip de kızın kahrını mı çekecek, ilerde yaşlılığına mı katlanacak?!

Öldürmeyip de beslesin mi?!

*

Sekiz yıl önce çağdaş Batı'da PizzaGate diye bir pedofili skandalı patlak vermişti.

Onların çağdaşı da, çağdaş olmayanı da aynı.

Mesela 15 Kasım 2016 tarihli bir haberde şu ifadeler geçiyor:

Obama'dan Clinton'a Kadar Uzanan Kan Dondurucu Bir Pedofili Skandalı İddiası: PizzaGate

1995'te (belki daha eski) belçika'nın bir kasabasında kaybolan kız çocuklarıyla başlayan bir olaylar zinciri var. dünyadaki elit çomarların makam/mevki ve para desteğiyle çocuklara hallendiklerini kanıtlamaya çalışıyor insanlar. henüz yeterli kanıt elde edilebilmiş değil. söylenene göre istihbarat birimlerinden, medyaya kadar uzanan bir oto sansür, sümen altı etme durumları var. çünkü zaman zaman bu komplo teorisi dillendirilmiş.

gel gelelim geçen abd seçimlerinde reddit'in trump subreddit'inde bu iş gerçekten büyümeye başlıyor. çünkü işin içinde clinton çifti de var. şunu söylemeliyim ki kimin ne işlere karıştığı henüz belli değil. çünkü bahsi geçen teori pedofiliden daha ileri boyutlarda. çocuklara işkence ederek tecavüz etmekten tutun, insan kesip onun can çekişmesini izlemekten zevk alan tipler falan. burada satanist, mason bilmem ne ayini gibi şeyler düşünmeyin. baya baya böyle bu işi sanatsal aktivite gibi görüp izleyen, eğlenen, çocuklarla birlikte olan yozlaşmış hastalıklı ucube zenginler.

işin pizza boyutu ise abd'de bu işi organize eden adamın meşhur bir pizzacı olması ve ünlülerin tüm yazışmalarda pizza kodlarını kullanması. 

işte peynir=kız çocuğumakarna=oğlan çocuğu gibi. sözüm ona ünlüler de parti verecekleri zaman yüksek meblağlar ödeyip peynirli pizza, bilmem neli makarna gibi terimlerle bu pizzacıdan mail ile sipariş veriyor ve bu çocuklar adrese teslim ediliyor.

olay örgüsü içinde hayvani iğrençliklere atıfta bulunuluyor, bir ton ünlünün, zenginin adı geçiyor. bazı patavatsız olanlarının instagram'da paylaştıkları gerçekten garip denebilecek çocuklu bebekli fotoğraflar ve onlara yapılan pizzalı bilmem neli şakalar kanıt olarak görülüyor. 

Gelgelelim olayın belgelerle anlatımına.

hillary clinton'un kampanya danışmanı john podesta'nın, ticaret ve yüksek bürokrasi çevresinden kimselerle comet ping pong adında bir pizzacıda düzenlenecek "pedofili" organizasyonuna ilişkin mail alışverişi wikileaks üzerinden sızdırılıyor

obama geçmişte comet pizza'ya bağışta bulunmuş ve fred burton'ın don kuykendall'a yolladığı bir e-postada "obama'nın, özel bir parti için, chicago'dan washington'a 65 bin dolarlık pizza sipariş ettiğinden söz ediliyor, pizzanın neye işaret ettiğini sanıyorum anlamışsınızdır. comet pizza ve alefantis'in demokrat partiyle olan ilişkileri bununla da sınırlı değil: james alefantishillary clinton'ın fundraiser toplantıları için hizmet veriyor.

geçmişte daha ilginç ilişkiler de var: bill clinton, pedofiliyle yargılanmış jeffrey epstein'in sahibi olduğu little st james adasına tam 26 defa epstein'in, adına dikkat, the lolita express adlı uçağıyla gidiyordailymail, adaya "underage sex slave island" lafzıyla refere etmiş.

(https://eksiseyler.com/obamadan-clintona-kadar-uzanan-kan-dondurucu-bir-pedofili-skandali-iddiasi-pizzagate)

*

Diamond tipi süprüntüler, bin 400 sene önce dokuz yaşında yapılan evliliği kafaya takacak kadar hassas gönüllüler de, Epstein Adası veya PizzaGate söz konusu olunca niye sağır dilsizler?

Mesela, şu kız çocuklarını evlatlık edinen Selanikli’ye, “Sen çocuk bakıcısı mısın, dadı mısın, çocuk esirgeme kurumu musun, ana okulu musun, senin ne işin var elin küçük kızlarıyla?! Seni bekleyen nice önemli devlet işleri var, vaktini onlara harcasana, nedir sendeki bu yeni yetme kız çocuğu merakı?” diye niye sormuyorlar?

Ortada ciddi sorular var: Selanikli onlara Şeriat ölçülerine göre babalık mı yapıyordu (Ki yapmaz, Şeriatçı değil, Şeriat düşmanı), yoksa başka konularda da uygulamalı çağdaş ve bilimsel, tabu ve hurafelerden arındırılmış eğitim verip evlilik hayatına mı hazırlıyordu?

Selanikli’ye kız çocuklarını emanet etmek, kurda kuzuyu, tilkiye tavuk kümesini emanet etmek gibi birşey.

Çünkü adamın namus diye bir değere inandığı yok.. Kâzım Karabekir’e şunu diyebilmiştir:

Dini ve namusu olanlar kazanamazlar, fakir kalmaya mahkumdurlar!. Böyle kimselerle ülkeyi zenginleştirmek mümkün değildir. Bunun için önce insanların din ve namus telâkkisini kaldırmalıyız.”

(Uğur Mumcu, Kazım Karabekir Anlatıyor, 17. b., İstanbul: Tekin Yayınevi, s. 84.)

Selanikli’nin, savunduğu ilke ve inkılapların gereğini önce kendisinin yapması gibi bir huyu var.

Mesela çağdaşlığın sihirli değneği şapkayı, “Efendiler, buna şapka derler!” diye seslenerek millete tanıtıp önce kendisi giymiş.

Aynı Selanikli, söz konusu kız çocuklara da “Kızlar, buna namussuzluk derler, zenginleşmenin en kestirme yoludur” demiş, kadın-erkek ilişkileri alanında çağdaş bir açılım yapmış olabilir mi?

Ya da, olamaz mı?

*

Atatürkistlerin, Pepygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem’i rahat bırakıp Selanikli’nin bu tür ilke ve inkılaplarıyla meşgul olmalarında fayda var.

Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in evlilik hayatından dillerini çeksinler.

Onlar bunu yapıp (namussuzluk da dahil her konuda örnek aldıkları) atalarının özel hayatını ihmal edince, konuya başkalarının el atması gerekiyor, hoş olmuyor.

Sırça köşkte oturanlar, kime taş attıklarına dikkat etmelidirler.

*

Tamam anlıyoruz, Selanikli’nin, başka bir adamın (Burhan Belge’nin) 15 yaşındaki karısıyla (Zsa Zsa Gabor’la) her hafta yatmasına Şeriat’te izin yok, bunun cezası recm (taşlanarak öldürülme), dolayısıyla Atatürkistlerin Şeriat düşmanı olmaları doğal.

Şeriat’e karşı olmak için bunların her birinin bin türlü gerekçesi var.

Şeriat kiminin faiz geliri, kiminin hırsızlığı, kiminin pezevenkliği, kiminin zinası, kiminin şarabı, kiminin domuz kebabı, kiminin de ibneliği için tehlike..

Ama canlarını bu kadar sıkmalarına gerek yok, Türkiye Afganistan değil.. Şeriat’i çağdışı kabul eden Atatürk’ün “namussuz” ilke ve inkılaplarıyla yönetiliyorlar.

Üstelik Türkiye halkı da (MHP’lilere göre Türk milleti de) Afganistanlılar gibi Şeriatçı değil.. Şeriatçılar üç beş tane “tuhaf nostalji” düşkünü “asr-ı saadet simülasyoncusu” dinciden ibaret.

Gerisi, gerektiğinde Atatürkist olmayı, dini donmuşluktan kurtarıp cıvıklaştırmayı bilen uyanık "dindar".

*

Lafa bak, sadece Şeriat’te altı yaşında evliliğe izin varmış.

Avrupa’da küçük yaştaki kız çocuklarıyla evlenmek yasak, fakat onları razı edip kullanmak da mı yasak?!

Batı’da kızların kaç tanesi bakire olarak evlenme yaşına geliyor?.. Gelebiliyor?

Demek ki, çağdaş uygarlıkçı namussuzların istediği şu: Evlenme, sahiplenme, kullan at, değiştir, yenile!

İYİ Parti eski Genel Başkanı Meral Akşener, 18 Kasım 2023 tarihinde İstanbul’da düzenlenen bir toplantıda, oteli olan polis müdürlerinin bulunduğunu ve bu otellerde yetiştirme yurtlarında kalan kimsesiz, öksüz kızlara fuhuş yaptırıldığını iddia etmişti. 

(Bu bir iddia, ispat gerektiriyor. Ancak Türkiye’de bugünkü düzende doğru da olsa ispat etme şansınız genelde olmaz. 

Çünkü polis müdürü, oteli resmen kendi mülkiyetine alacak kadar aptalca davranmaz.. 

Kullanılan kızların ifadesine başvurulduğunda da netice alınması çok zordur, istenilen doğrultuda ifade vermeleri genellikle bir şekilde sağlanır.)

Malum odakların Diamond tipi süprüntü aparatlarının böylesi konularda herhangi bir tepkisine rastladınız mı?

*

Dikkat ederseniz bu derin marka tüp çocuğu domuz tip, mevcut AK Parti iktidarını rahatsız edecek türden konulara hiç girmiyor.

Takip etmekte olduğu yol haritasının stratejik bir modellemesini yapmaya çalıştığınızda karşınıza tam da “İslam’da güncelleme” isteyen laik ve demokrat AK Partililerin işine yarayacak bir stratejik züppelikler ağı çıkıyor.

Eğer gelişmeleri "trene bakan öküz" hesabı tesadüfler seli bir "birbirinden kopuk" olaylar zinciri olarak görmek yerine kritik-analitik bir gözle okumayı denerseniz, karîne niteliği taşıyan bazı emarelerden hnareketle, bu şımarık Diamond’un tuzak ve kumpaslarda ustalaşmış bir odak tarafından güdülmekte olduğunu ve bu arada CHP’ye de bir elense çekmiş bulunduğunu kabul etmeniz kaçınılmazdır.

Haber şöyle:

Diamond Tema’dan CHP Genel Başkanı Özel’e sitem: ‘Tek kelime etmediniz’

Yayınlanma Tarihi 19/06/2024 - 19:02 GMT+2Son güncelleme 19:13

Tema, CHP Genel Başkanı Özel'i, son dönemde yaşadıkları hakkında 'tek kelime etmemesi' sebebiyle eleştirdi.

Katıldığı bir YouTube programında kullandığı ifadelerden ötürü hakkında yakalama kararı çıkarılan araştırmacı Diamond Tema, Çarşamba akşam saatlerinde X’te paylaştığı bir mesajda ana muhalefet Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) başkanı Özgür Özel’e sitemde bulundu.

Özel’in bir televizyon programına katılacağını duyurduğu paylaşımını alıntılayan Tema, “Şeriat karşısında konuşan bir genci fikren alt edemeyince günlerdir iftira ile boğmaya çalışıyorlar, devletin bakanı sanki tek işi buymuş gibi 2 günde yakalama kararı çıkarttığı ile övünüyor ve siz bu konu hakkında tek kelime etmediniz Özgür Bey,” ifadelerini kullandı.

(https://tr.euronews.com/2024/06/19/diamond-temadan-chp-genel-baskani-ozele-sitem-tek-kelime-etmediniz)

Böylece Vehbi’nin kerrakesi de anlaşılmış oluyor.

Ortada, senaryosu derin zekâlar tarafından hazırlanmış bir tiyatronun mevcut olduğunu, Arnavutluk'ta yaşayan gâvur Arnavut züppenin bu açıklaması ortaya koyuyor.

*

Senin durumunun CHP ile ne ilgisi var?!.. Derdini git Arnavutluk hükümetine anlat!.. 

Hukuken haklı olduğunu düşünüyorsan o zaman da Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) diye birşey var.. CHP, Türkiye İnsan Hakları Mahkemesi olarak hizmet vermiyor.

Züppenin yaptığı şey, CHP'yi "siyaseten" kazanması mümkün olmayan, kesinlikle kaybedeceği bir maç için ringe davet etmekten ibaret.. Üstelik, CHP'nin bu daveti kabul etmesinin şımarık züppeye pratikte hiçbir faydası yok.

Hakkında yakalama kararı çıkarılmasına bakmayın, mevcut yasalar çerçevesinde bu yakalama kararından birşey çıkmaz.. Bunu bilmek için hukuk allâmesi olmak gerekmiyor.

Fakat, Özgür Özel bunun çağrısına uyup konuşmuş olsa, CHP için ciddi bir “siyasi hata” olur.

İslamcıları laikleştirmekle, demokratlaştırmakla, dincileri dindarlaştırmakla övünen, Afganistan’daki kızların eğitimi için dertlenip “İslam bu değil” diye fetva veren “güncellemeci” AK Partili aslan parçalarını o zaman siz seyredin.. CHP’nin din düşmanlığından girer kâfirliğinden çıkarlar.

Özgür Özel bu oyuna gelmedi, fakat CHP’den birkaç önemsiz çatlak ses çıktı.

Ne de olsa bu parti derinler bakımından boş değil.. Hiçbir zaman da olmadı.

(Tabiî, “Oyuna gelip AK Parti’nin ekmeğine yağ sürme sakın!” diyerek onu uyaran  başka derinler de bulunur.

Çünkü derinler arasında da rekabet, çekişme, çatışma, kamplaşma, hizipleşme var.

Mesela Kılıçdaroğlu’na, dediğine göre, MİT’te bazı tuzaklar kuruluyor, başka bazı MİT’çiler de bunu ona haber veriyorlardı.

Nitekim Kılıçdaroğlu, “Görevlendirilen MİT’çilerin ne yapmak istediklerini de, adlarını da biliyorum, istiyorsanız isimlerini teker teker sayayım” diye açıklamalarda bulunuyordu.)

*

İmdi, bu Diamond’un derdi üzüm yemek olsa, ve Özgür Özel’in desteğini gerçekten “samimi ve dürüst” bir şekilde almak istese, yapacağı şey, telefon veya e-mail üzerinden ona “özel” olarak ulaşmak olurdu.

Hayır, bunu kamuoyuna açık bir şekilde yapıyor.. Belli ki çocuğun derdi üzüm yemek değil, bağcı ağayı dayak yiyeceği bir tenha muhite çekmek.

Yaptığı sitem ve çağrıyla CHP’yi çift taraflı tuzağa çekiyor.. Bir kılıç ki iki tarafı da keskin.

Özgür Özel’in onun sitemine karşılık vermemesi, ona destek çıkmaması durumunda bu partideki aşırı Atatürkistlerin rahatsız olacakları kesin.. Böylece onlar nezdinde Özel puan kaybedecek..

Yok, bu sitem üzerine bu kullanışlı aparata destek verse, bu defa, son dönemde benimsedikleri dikkatli dil ile halk nezdinde yükselişe geçen ve sempati toplayan “ılımlı, mutedil, barışçı, gerginlikten uzak, kucaklayıcı siyaset” iddiaları yara alacak.

*

Sonra, Özgür Özel sana destek verse bile, bunun sahada sana ne faydası olacak?!.. Selahattin Demirtaş’a, Osman Kavala’ya destek verilmesinin faydası ne oldu?!

Selahattin’e destek açıklamasının Kürt oylarını alma bakımından CHP'ye faydası var.. Osman’a destek ise ABD ve Avrupa ile ilişkiler açısından önemli.

Verilen desteğin Selahattin ile Osman’a bir faydasının olmadığı ortada, faydası CHP'ye.. Peki ya sana verilecek desteğin faydası ne?.. 

Ne sana faydası var, ne CHP'ye!.. Kime faydasının olacağı malum.

Üstelik senin hakkında sadece lüzumsuz ve etkisiz, pratikte bir önemi olmayan kuru sıkı (dostlar alışverişte görsün kabilinden çıkarılmış) bir yakalama kararı var.. Yakalansan, yüzde 99 virgül 99 ihtimalle ifadeni alıp serbest bırakacaklar.

Birileri seninle gerçekten uğraşacak olsalar, yakalama kararı çıkarmazlar, takibe alırlar, Türkiye’ye geldiğinde hemen üzerine atlayıp ümüğünü sıkarlardı.

Ankara’dan Arnavutluk’a “yâ lelli” çekerek herkesin dikkatini senin üzerine çekmezler, “aranan adam” diye kahraman pozlarına girip şımarmana, hava atmana izin vermezlerdi.

Ankara’dakiler, kime nasıl davranacaklarını gayet iyi bilirler.

Birileri bir taraftan senin dolaylı reklamını yapıyor, seni balon gibi şişiriyorlar, diğer taraftan güya sana karşı dini savunuyor gibi görünüyorlar, öbür taraftan da senin üzerinden Soner Yalçın gibi tağut tiplere alan açıyorlar.

Oyun içinde oyun..

*

Şair boşuna dememiş:

Âlimin benzer misâli şol küheylâna ki;

Doğurur yüzbin kuruşluk tayı feryâd eylemez.

Câhilin benzer misâli şol bir tavuğa ki;

Vereceği bir yumurta, bağırır âr eylemez.

Bu arsız tavuk, bir de tutmuş, kendisine “fikren alt edilemeyen lavuk” madalyası takmış.

Sende fikir denilen nesneden bir kırıntıcık olsa, böylesi budalaca bir destek talebini Özgür Özel’e kamuoyu önünde yapmanın onu zor duruma düşürmek olduğunu anlardın.

Ama aslında bu destek talebi budalaca değil.. Kurnazca bir tuzak.

Bu geri zekâlı piyon bunu akledemeyebilir, fakat onu kullananlar neyi niçin yaptırdıklarını gayet iyi biliyorlardır.

Aslında AK Parti – CHP kavgası bizi ilgilendirmiyor.. Ve CHP, AK Parti’den daha iyi bir parti değil.. Birçok açıdan daha kötü.

Ancak, AK Partili derinler CHP ile kavgada Rasululllah sallallahu aleyhi ve sellem’in şeref ve haysiyetini “siyasi manevra” nesnesi haline getirdiklerinde, CHP’den daha kötü bir noktaya yuvarlanmış olmaktadırlar.

Allahu Teala, Rasulü’nün (s.a.s.) şeref ve haysiyetiyle oynanmasını sanmam ki sorumluların yanına bıraksın.

*

Odatv.com’un yazısını haberleştirmiş bulunduğu Ali Mevlüt Kaya şunu diyor:

Diamond Tema gibi Agnostik … birinin karşısına, o partiden ötekine geçen, para kazanmak için bir çok site kuran, her görüş ve fikirde dönüp dolaşmış, sonunda İslami kesimden para kazanacağını uman ve Emre Cemil Ayvalı’yı idol kabul etmiş Asrın Fahrettin Tok’un haddini bilerek bu yayına çıkmaması gerekirdi ama bu tür şan-şöhret ve para peşinde koşanların en büyük özelliklerinden biri de, haddini bilmeyip, cehaletiyle karşısındakine, ‘had bildireceğim’ vehmine kapılmalarıdır!..”

Bu mort Diamond zibidisinin Asrın Tok diye biri ile tokuşturulup gündeme getirilmesi ile Soner Yalçın’ın Tağut’unun yayınlanmasının aynı döneme denk gelmesi ilginç bir tesadüf.

Senkronizasyon mükemmel.

Böylesi şan şöhret para avcıları birisiyle kavgaya tutuşuyorsa orada mesele sadece “had bildirme” merakı olmayabilir.

Olmaz.. Bu, eşyanın tabiatına, "hayatın olağan akışı"na aykırıdır.

Belli ki birileri, bu Tok soytarı ile Diamond sümsüğünü özel olarak maça çıkarmış, bunu planlamışlar.

*

Bizim çocukluk-gençlik yıllarımızda Muhammed Ali’nin bir maçı olduğunda Türkiye’de millet sabahın köründe kalkar televizyonun karşısına geçerdi.

Peki, Muhammed Ali, karşısında bir rakip olmaksızın tekniğini ve becerilerini tek başına sergilese onu kaç kişi izlerdi?

İşte, insanoğlunda böyle bir özellik var.. Kavga ve tartışmayı izlemeye bayılır, hele de taraflardan birine sempatisi varsa, çok daha fazla merak duyar.. Bütün bir millet, Bizimkiler dizisinin Cemil'i gibi "Sevim koş!" diye bağırmaya hazırdır.

Diamond denen züppe istediği kadar video yayınlasın, normalde, zaten onun kafada olan üç beş kişi dışında kimse izlemez.

Fakat olay bir maça dönüştüğünde, karşısına bir başka soytarı çıkartıldığında, birçok kimse, “Hele şunları izleyelim bakalım ne diyorlar?” diye meraklanırlar.

Derin odaklar bunu iyi bildikleri için, bazen bir konunun gündeme gelmesini istedikleri zaman, karşıt kamplardaki iki aparatlarını dövüştürürler.. Kavga, Nasrettin Hoca'nın macerasında olduğu gibi "yorgan gidinceye kadar" sürer.

(Televizyonlardaki tartışma programları da aynı amaca hizmet eder. Ne kaa ekmek o kaa köfte, ne kaa kavga gürültü tartışma, o kaa izleyici.)

Kavgaya tutuşturulan o iki kullanışlı aparatın, birbirlerinin, aynı malum odağın adamı olduklarını bilmeleri gerekmez, çoğu zaman bilmezler de.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

DÜZELTME VE ÖZÜR

  "Sen Utanmazlığın ve Karaktersizliğin Resmini Yapabilir misin Abidin?" başlıklı yazımız şu satırlarla başlıyordu:  MİT’i (Milli ...