Saadet Partisi Genel Başkanı olduğum zaman Muhsin Bey (Muhsin Yazıcıoğlu) “hayırlı olsun”a geldi. 28 Şubat’ı anlattı. Onun ağzından söylüyorum:
“[28 Şubat öncesinde, Erbakan liderliğindeki Refah-Yol hükümeti kurulurken] Biz Refah Partisi’ne dışarıdan destek vereceğimizi söylüyoruz. Bizim ülkücü camiadan biri odama geldi. önce hoş-beş, arkasından başladı beni tehdit etmeye.‘Refah Partisi’ni desteklemeyin, desteklerseniz şu olur falan’ diye üst perdeden konuşmaya başladı.”
[Muhsin Yazıcıoğlu’na] Son olarak şunu söylemişler: “Muhsin sen bilmiyorsun, artık adamı 2 kilometre öteden sırtından vuruyorlar.” Muhsin Bey [diyor ki:] “Tepem attı, masamın önüne gittim, kravatından tuttum, ‘Bana bak, git sana kim bunları söylediyse onlara söyle, biz adamı 2 kilometreden sırtından değil 10 santimetreden alnından vuruyoruz’ dedim.”
Yukarıdaki ifadeler Numan Kurtulmuş'a ait.
“Dünya beşten büyüktür”.
Türk derin devleti ve MİT de FETÖ’den..
Yazıcıoğlu’nu bir ülkücü değil de
faraza bir FETÖ’cü tehdit etmiş olsaydı, MİT’in yandaş-dindar medyadaki
kalemleri şimdi kimbilir nasıl dehşetengiz senaryolar yazıyor olurlardı.
Kimisi, “FETÖ, Yazıcıoğlu’nu
öldürmeyi yıllar önce tasarlamış” diye yazardı.
Kimisi, “FETÖ taa 28 Şubat’dan beri
Yazıcıoğlu’nu öldürme planları yapıyordu” diye milleti “aydınlatırdı”.
Kimisi, “Katil FETÖ’nün cinayeti göz
göre göre geldi” diye feryad ü figan koparır, yaktıkları ağıtlar Arş'a yükselirdi.
Tehdit eden MHP zihniyetli olunca
yerli-milli aslan parçalarında tıs yok.
Numan Kurtulmuş’un şahitliği
türünden bilgiler sümen altı..
MHP’nin 28 Şubat’taki işbirlikçiliğini ve MİT’in 28 Şubat’taki meşum
rolünü zaten hiç kimse hatırlamak istemiyor.
*
Türkiye’nin önde gelen bir siyasetçisine birisi,
ölümünden iki üç ay önce, “Türkiye’ye
dönme, öldürüleceksin!” diyor.
O birisinin bundan haberi var..
Ki bu, o birisi dışında pekçok kişinin konudan haberinin olduğunu gösterir.
Fakat bu ülkenin istihbarat teşkilatının, MİT’in haberi yok.
O MİT ki, Ümit
Özdağ’ın açıkladığına göre, Yazıcıoğlu'nun öldüğü yıl Erdoğan’a, FETÖ’nün, yabancı bir
istihbarat servisinin Türkiye’deki bir operasyonuna yardımcı olduğuna dair rapor
sunmuştur.
MİT’in uçan kuştan, vızıldayan sinekten haberi
vardır. FETÖ’nün ise, MİT’in kendisi için rapor hazırladığından haberi
bulunmamaktadır.
FETÖ, MİT’in
böyle bir rapor hazırlayıp Başbakan’a sunmasına engel olamamıştır.
Fakat aynı MİT, mesela “FETÖ’cüler Yazıcıoğlu’nu
öldürmeyi planlıyorlar” diye bir rapor hazırlayıp Erdoğan’a sunamamıştır.
Öldükten sonra da, “Bu, FETÖ’nün bir operasyonuydu,
bir suikastti” diye bir rapor hazırlayamamıştır.
Ve, Yazıcıoğlu’nu “Seni öldürecekler, Türkiye’ye
dönme, Türkiye’ye dönmezsen öldürülmezsin” diye uyaran kişi de, ölümünden
sonra ortaya çıkıp, “Evet, bunu ben söylemiştim, öldürecek olanlar da FETÖ’cülerdi”
dememiştir, diyememiştir.
*
MİT, Yazıcıoğlu
hakkında bu türden raporlar hazırlamadı.
Hazırlayamadı.
Fakat, MİT’le bağlantılı oldukları anlaşılan bazı
isimler kamuoyunu “Canbaza bak canbaza!”
diyerek oyalamak için meydana fırladılar.
Buna göre, Muhsin Yazıcıoğlu Barnabas İncili
merakından dolayı öldürülmüştü.
Hatta Prof. Dr.
Mahmud Esad Coşan hoca bile Barnabas İncili’nin lanetine uğramıştı.
Hatta Turgut Özal..
Sanki bu isimlerin tek derdi Barnabas İncili’ydi..
Ve sanki Yazıcıoğlu siyasetçi değil de ilahiyatçıydı..
İncil
konusunda uzmanlaşmıştı.
Ve de sanki, hristiyan dünyası Barnabas yüzünden
hafakanlar yaşıyordu.
Sanırdınız ki, Esad Efendi, Barnabas İncili takıntılı 28 Şubatçı hristiyan bir devlet yüzünden önce müslüman Avrupa’ya sonra da Avustralya
İslam Cumhuriyeti’ne sığınmıştı.
Tapınak
şövalyelerini akla getiren hristiyan katiller devredeydi.. Türkiye’de cirit atıyor, Esad Efendi ile
Yazıcıoğlu gibi isimlerin ilgilendikleri Barnabas İncili yüzünden onları
öldürmeyi planlıyorlardı.
*
Özellikle gazeteci Emin Pazarcı bunları anlatmak için kendisini adeta paralıyordu..
Ardından tiyatrocu Ahmet Yenilmez meydana fırladı, bütün tiyatroculuk yeteneklerini
sergiledi.
Tam bu noktada Kültür
Bakanlığı da devreye girdi, Yazıcıoğu’nun ölümü zayi olmasın diye bir film çevirtildi: Sevdam
Gözlerinde Kaldı.
*
Memleketteki uçan kuştan, vızıldayan sinekten
haberdar olan MİT ise, bütün bunları seyretmekteydi.
“Hayır, olayın arkasında FETÖ var, FETÖ’cü falan ile filan Yazıcıoğlu’nu öldürdüler.. Bu film, devlet parasıyla milletin sırtından yapılmış bir algı operasyonudur" diye rapor hazırlamıyordu.
"Bu film, dikkatleri gerçek katillerin
üzerinden başka yerlere, ilgisiz noktalara çekmektedir. Asıl katiller FETÖ’cülerdi.. Bu işte FETÖ'cü filan ile falan rol aldılar”
diye rapor hazırlayıp kamuoyunu bilgilendirecek olan yetkilileri aydınlatmıyordu.
Filmin, FETÖ'yü Yazıcıoğlu suikastiyle ilgisiz gösterme anlamına geleceğini açıklamıyordu.
*
Sen paranoyanın resmini yapabilir
misin Abidin?
Yapamazsın!
Fakat Ahmet Yenilmez filmini yapar.
MİT’in gözleri önünde, devlet
desteğiyle..
Kültür Bakanlığı’nın parasıyla..
Böylece, millete “Barnabas
İncili paranoyası” hizmeti verilir.
Üstelik, bu paranoya tabutuna iki
kişi birden konulur: Prof. Dr. Mahmud
Esad Coşan hoca ve Muhsin Yazıcıoğlu..
Birileri millet yanlış paranoyalara kapılmasın diye "hazır paranoya" üretmekte, "Ben paranoyanın zeki, çevik ve aynı zamanda Barnabas'lı olanını severim" vecizesine göre hareket etmektedir.
*
Tesadüfe bakın ki, Esad Efendi ve Yazıcıoğlu 28 Şubat Süreci’nde birlikte hareket
etmişlerdi.
BBP’nin ANAP’la ittifak yaparak
Aralık 1995 seçimlerinde TBMM’ye girmesini sağlayan, Esad Efendi’ydi.
Yazıcıoğlu’nun Refah-Yol Hükümeti’ne (Erbakan-Çiller koalisyonuna) dışarıdan
destek vermesini, bu hükümetin kurulmasına vesile olmasını sağlayan da oydu.
Onun dışarıdan verdiği destek
olmasaydı, o hükümet kurulamıyordu.
28 Şubat Süreci’nde Yazıcıoğlu’nun “Türkiye İran olmayacaktır, Cezayir
olmayacaktır, fakat Suriye de olmayacaktır. Buna izin vermeyeceğiz” diye
konuşmasını isteyen ve sağlayan da Esat Efendi’ydi.
O sırada bir tarafta, ABD ve İsrail paralelinde hareket eden
birtakım subaylar ile MİT’çiler vardı.
Diğer tarafta ise buna yüksek sesle
itiraz eden birkaç kişi: Esad Coşan,
Muhsin Yazıcıoğlu, Hasan Celal Güzel..
*
Esad Efendi, 28 Şubatçılar
tarafından kurdurulan Ecevit-Yılmaz-Bahçeli
hükümeti döneminde öldü..
Öldürüldü.
Yıllardan 2001, aylardan Şubat’tır..
28 Şubat Süreci’nin bin yıl süreceğinin söylendiği günlerdir.
28 Şubat, devam etmektedir.
15 yıl sonra, 2016 yılında, Kültür
Bakanlığı’nın desteğiyle, devletin parasıyla, “içinden Esad Coşan geçen” bir film yapılır: Sevdam Gözlerinde
Kaldı.
Sabah gazetesi filmi şöyle bir haberle
tanıtır:
'Sevdam gözlerinde kaldı' filmi 3 sır ölümü sorguluyor
Oyuncu Ahmet Yenilmez'in senaryosunu yazdığı ve yönettiği "sevdam gözlerinde kaldı" filmi, 2 Aralık'ta sinemaseverlerle buluşacak. 1980 ihtilalini mercek altına alan film Muhsin Yazıcıoğlu, Abdullah Çatlı ve Mahmud Esad Coşan'ın ölümünü de sorguluyor.
Filme göre, Esad Efendi, tıpkı
Yazıcıoğlu gibi, Barnabas İncili merakı yüzünden öldürülmüştür.
Esad Efendi’nin
ve Yazıcıoğlu’nun gerçek hikâyeleri anlatılmasın, anlatılamasın,
unutturulsun diye devlet parasıyla masal anlatılmaktadır.
Çünkü bin yıllık 28 Şubat, yüzde 95'lik bir fireyle de olsa devam etmektedir.
Bin yılın henüz 19 yılı geçmiştir.
Geride 981 yıl vardır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder