Derin tufeylîler, farklı kamplarda
gibi görünseler de kendi aralarında çok iyi “paslaşırlar”.
Sonradan
görme Atatürkçü (Kemalist) Cübbeli ile (birilerinin, çalışanlarını “Nuh’un kelekleri” olarak nitelendirdiği) Odatv.com arasındaki
samimiyet ve “paslaşma”da olduğu gibi..
Perde
arkasında aynı odak tarafından yönlendirildikleri için mi aralarında bir işbölümü ve dayanışma var?..
Odatv,
Cübbeli Zahmet'i en son şu şekilde haber yapmış bulunuyor:
Cübbeli bu kez alkış alacak “Günde 5 bin
Allah desen de…”
Verdiği bir sohbette söyledikleri ile
gündem olan Cübbeli Ahmet Hoca, " İstediğin kadar namaz kıl, günde 5 bin
Allah de eziyet ediyorsan sonun felaket" dedi.
02 Kasım 2023 22:58 Son Güncelleme: 02 Kasım 2023
23:02
Kamuoyunda 'Cübbeli Ahmet Hoca' olarak
bilinen Ahmet Mahmut Ünlü, cemaatle yaptığı bir sohbette söyledikleri ile
gündem oldu.
Cübbeli, "İstediğin kadar
namaz kıl, Günde 5 bin Allah de karına, komşuna, işçine eziyet ediyorsan hiç
bir ibadet son nefeste imanını kurtarmaz. Sonun felaket" dedi.
*
Gerçekten de derin çevrelerden ve işbirlikçilerinden, maşalarından alkış
alacak şekilde konuşmuş.
Bakın, şöyle bir ifade kullanmıyor:
"İstediğin kadar vatanseverlik tasla, bayrak edebiyatı
yap; günde 5 bin defa “Vatan sağ olsun’ desen de, memuruna, komşuna,
işçine, öğrencine dindar diye, İslamcı diye, Şeriatçı diye eziyet
ediyorsan vatan ve millet düşmanısındır. Davranışının ardındaki etken
imansızlığın, münafıklığın ve müslüman ecdada olan kinindir. Sonun felaket.
Cehennem odunusun."
Böyle bir şey demiyor, derdi namazla ve zikirle..
Namaz kılan ve zikreden insanları günahından dolayı “tekfir”
ediyor, imansız öleceklerini söylüyor.
Evet, bu da tekfircilik değilse, tekfir nedir?
Açık küfür sözlere bile binbir kulp takıp “Aman da
tekfircilik yapmayalım, biz TSE onaylı ehlî sünnetçileriz” diye yaygara
koparan böylesi şaklabanlar, konu değiştiği zaman birden bire tekfirciliğin
şampiyonları haline geliyorlar.
Kimseye iman vizesi vermiyor, herkesi imansız ölümle
damgalıyorlar.
*
Günah başka, imansızlık başkadır..
Karına, komşuna, işçine eziyet ettin diyelim.. İyi müslüman değilsindir..
İmanla da ölebilirsin, fakat ahirette karın, komşun ve işçin senden haklarını
alırlar.
Eğer fazla eziyet etmişsen bütün sevabın onlara gittiği
gibi, borçlu çıktığın için onların günahlarını da yüklenebilirsin.
Bu yüzden müflis ahiret tüccarlarından biri olarak Cehennem’de bir süre
terbiye görebilirsin.
İmanla öldüysen cezanı çektikten sonra kurtulur Cennet’e gidersin.
*
Gelelim namaza..
Ayet-i kerimede belirtildiği gibi, namaz insanı kötülüklerden alıkoyar.
Dolayısıyla, başka insanlara eziyet türünden kötülükler namaz kılanlardan
ziyade kılmayanlarda görülür.
Namaz kötülükten alıkoymuyorsa, bir süre sonra o kişi namazı da bırakır.
Çevremizde örnekleri çok.
Gençliğinde kimsenin müslümanlığını beğenmeyen nice mücahitler yaş ilerleyip dünyalıklara kavuşunca namazı aksatmaya başladılar.
Birçoğu tümden
bıraktı.
Evet, namaz kılanlar değil, kılmayanlar imansızlığa yakındır.. İmansız ölme
tehlikesi özellikle onlar için vardır.
*
Günde 5 bin defa Allah demeye gelince..
Bu söz, bana, Mehmed Zahid Kotku rh. a.’in bir sözünü
hatırlattı.
“Allahu Teala’yı günde 5 bin defadan daha az zikredenin hali haraptır”
anlamına gelen bir sözünü bir kitabında okumuştum. (Tam böyle değildi ama buna benzer bir ifadeydi.
35-40 yıl önce okuduğum için bu kadar hatırlayabiliyorum.)
İmdi, Cübbeli şaklaban “imansız” ölmekten bahsettiği için hatırlatalım,
Allahu Teala münafıkların kendisini çok az zikredeceklerini bildiriyor:
“Münafıklar Allah’ı aldatmaya çalışırlar.
Halbuki O, onları aldatandır. Namaza kalktıkları zaman tembel tembel kalkarlar,
insanlara gösteriş yaparlar ve Allah’ı pek az anarlar.” (Nisa, 4/142)
Buradan çıkan sonuç şudur: Bir insan Allahu Teala’yı (her gün düzenli olarak, aksatmadan, ömrü boyunca) çokça anmayı başarmışsa, o, münafık değildir.
İman sahibidir.
İnsan nasıl yaşıyorsa öyle ölür..
Allahu Teala’yı anarak yaşayan, O’nu
anarak ölecek, ve yine O’nu anarak haşrolacaktır.
Bütün bir vird-i zebanı “Atatürk, vatan, millet, Sakarya” olan da
bunları hatırlayıp anarak ölecek, ahirette de bunları söyleyerek dirilecek,
orada Sakarya’yı, vatanını, milletini, Atatürk’ünü arayacaktır.
Sakarya’yı ve vatanını bulamasa da Atatürk’ünü ve milletini bulacaktır.
*
Namaz, en önemli ibadettir..
Ve, Allahu Teala’yı anmak için kılınır.
Cübbeli'nin yaptığı şekilde namazı ve zikri küçümseyici, hafife alıcı ifadeler
kullanmak tehlikelidir.
Bir insan hayatı boyunca Allahu Teala’yı her gün 5 bin defa anabiliyorsa,
o, kulluğu ciddiye alıyor demektir.
Aklınca Allahu Teala'yı aldatmaya çalışan münafık, her gün 5 bin defa O'nu anma zahmetine katlanmaz.
O, başka şeyleri anar..
Etrafınıza bakın bakalım, Allahu Teala’yı günde 5 bin defa anan kaç kişi
var? Böyle kaç kişi tanıdınız?
Tamam, tarikatların müntesipleri çok da, kaç kişi zikre devam ediyor?
*
Allahu Teala’yı çok anmak, imanın ve Allah sevgisinin alametidir.
İnsan ancak sevdiklerini hatırlar ve anar.
Allah’ı seven O’nu hatırlar ve anar.
Ve Allahu Teala da kendisini ananları anar.
Onları nifaktan kurtarır.
Sevgi ve hatırlayıp anma.. Bu ikisi birbirinden ayrılmaz.
Her anma sevgi anlamına gelmese de her sevgi anmayı da beraberinde getirir.
*
Mesela Türkiye’de Ali Rıza oğlu Mustafa’yı (Kendisine Türkler’in atası
anlamında Atatürk soyadını layık gören şahsı) ölesiye sevenler onu hatırlayıp
anmak ve anılmasını sağlamak için (meydanlardan devlet dairelerine, paralardan
ders kitaplarına kadar) heryeri onun heykelleriyle ve resimleriyle
dolduruyorlar.
Onu hatırlamak için bayramlar, günler icat ediyorlar..
Bu da yetmiyor, kendi andıkları günlere tesadüf eden haftalarda camide cuma
hutbesinde Ali Rıza oğlu Mustafa’nın (insanları çağdaşlığa ve laikliğe yani siyasal dinsizliğe değil de Allahu Teala'nın çağlar üstü vahyine ve Şeriat'e çağıran bir peygambermiş gibi) anılmasını istiyorlar.
Yeminlerinden bile Allahu Teala’nın adını sürgün etmişler, tutup Atatürkçü
bir yemin icat etmişler.
Devlet dairelerine bol bol Atatürk resmi asıyorlar, onun yerine Allahu Teala'nın adının anılmasını sağlayacak levhalar asılmasına ise karşılar.
Niye?
Sebebi, bunu yapanların, (müslümanım dediği halde Allahu Teala’nın anılmasından rahatsız olan şaşkın ve gafil taifenin aksine), Ali Rıza oğlu Mustafa’yı adeta tanrı gibi sevmeleri.
Hızını alamayıp ona “ilah, tanrı” vs. diyenler de var.
Resminin önünde secde edenler de, ettirenler de eksik olmuyor.
Heykelinin önünde arz-ı hürmet ise vaka-yı adiyeden bir ibadetimsi "resmî" (devlet işi) ritüel..
*
Ve böyle bir dünyada hoca geçinen cübbeli bir sahtekâr soytarı “Allah”
denilmesini diline doluyor.
Sözde tarikatçı..
Aslında manen müflis bir din yolu haramisi..
*
Son sözü Yunus Emre’ye bırakalım:
“Yunus sen bu dünyaya niye geldin,
“Gece gündüz Hakk’ı zikretsin dilin.”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder