İslamî doğrular söylendiği zaman bazı kaypak ilahiyatçı makulesinin “içtihat farklılığına saygı” vs. diyerek batıl’ı hak gibi (ya da hak ile eşit değerde) göstermeye çalıştıkları görülüyor.
En büyük hilelerinden biri bu içtihat laga lugası..
O
yüzden, “Mevrid-i nassta ictihada mesağ yoktur” hükmünü nazara verip “nassın,
yani manası açık, tevili mümkün olmayan ayet ve hadîslerin bulunduğu yerde içtihattan
söz edilemeyeceğini” hatırlatarak konuyu “nass”lar ışığında ele almakta fayda
var.
Nass
varken aklınca içtihatta bulunma hokkabazlığı sergileyen kişi, rablik/tanrılık
taslamış olur.
Bu,
“Dini Allah’tan değil benden öğreneceksiniz; din, Allah’ın bildirdiği değil,
benim söylediğim şeydir, Allah’ın hükmünü nesh ettim, hükümsüz kıldım” demek
gibidir.
Hatta
“gibi”si fazla, tam da odur.
Ne
yazık ki günümüz Türkiye’si rablik taslayan ”farklı” tipler bakımından gayet
zengin.. (Bunlar Cumhuriyet’in ilk yıllarında fraklı idi, şimdi cübbelileri de
var.)
Bu
farklılıkları “Türkiye’nin zenginliği” olarak görmemizi isteyenler de bulunuyor.
Zenginlik
olduğu doğru da, sapıklıkta zenginlik..
*
Merhum Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır Hoca’nın Hak Dini Kur’an Dili tefsirinde (Tevbe Suresi’nin 31’inci ayetini tefsir ederken) belirttiği gibi, Batı’da “rab edinilen din adamları”nın yerini reformasyon ve laiklikle birlikte parlamenterler (milletvekilleri) almış bulunuyor..
Rablikten emekli edilen sahtekâr papazlar dinlerini yeni rableri parlamentoların kararlarına uydurmaya çalışıyorlar.
Bizde ise “farklılık zenginliği” gereği “papaz benzeri ilahiyatçılar” ile yerli-milli milletvekileri el ele kol kola, paspas yaptıkları dinimizin üzerinde horon tepiyorlar.
(Mesela şu milletvekili
hurdası Mehmet Metiner yağdanlığı Erdoğan ailesi karşısında sergilediği
olağanüstü dalkavukluk performansıyla milletvekili oldu ve bunun bir uzantısı
ya da gereği olarak “dini tamir etme” havalarında “rablik taslıyor”.. Kötü olan
taraf, üstlerinden aferin, altlarından alkış, etrafından da destek alıyor
olması.)
*
İmdi,
devlet, siyaset ve hilafet kavramlarına “nass”lar çerçevesinde baktığımızda şunları
görürüz:
Birincisi,
Allahu Teala, “indirdikleriyle hükmetmeyi” kesin olarak emir buyurmuş bulunuyor
(Maide, 5/44-47).
Dini
“kendi başına yaşama” değil; kamusal alanda onunla hükmetme..
Hükmetme,
hükümet etmedir, yönetmedir, yargılama ve infazdır (hükmün
gereğini yerine getirmedir).
Ve
bütün bu faaliyetler, “devlet” olma anlamına gelir, devlet olmayı
gerektirir.
Mesela
şimdi siz çıksanız “Türkiye’de Allah’ın indirdiği ile hükmedeceğim, Allahu
Teala’nın emri böyle” deseniz, başınıza gelmedik iş kalmaz.
Sebebi,
sizin kutsalınızın “devlet” olmamasıdır. Ya da devletin, sizin kutsalınızın
boyasıyla boyanmamış olmasıdır.
“Allah’ın
indirdiği ile hükmettiğiniz”, hükmünüzü yürüttüğünüz anda, artık devletsinizdir.
*
Fethullahçı
Takiyye Örgütü niye “paralel
devlet” olarak adlandırılıyordu?
Sebebi,
bazı konularda “Fethullah’ın söylediği ile” hükmedebiliyor oluşlarıydı.
Dolayısıyla,
devletin İslam devleti olması, Maide Suresi'ndeki ilgili ayetler çerçevesinde nassla sabit olan bir husustur.
“İslam devleti” tabirine (farkına varmadan selefî bir duyarlılıkla) itiraz eden “modernizm karşıtı” hassas gönüllülere
şunu sormakta yarar var:
“Bir
Türk dünyaya bedeldir” gibi akla ve mantığa aykırı (insanlık dışı ve ırkçı) saçma
laflar da söyleyebilmiş olan Selanikli Mustafa Atatürk’ün kafasından
uydurduklarıyla hükmedilmesi konusunda “akla ve bilime” hiç söz hakkı tanımayan,
“değiştirilemez, değiştirilmesi teklif dahi edilemez”cilik yapan beton
kafalı zihniyetin devleti olabiliyor da, “Allah’ın indirdiği ile hükmedenler”in devleti
niye olmuyor?
*
Bu
sözde dindar, özde laik (siyasal dinsiz) Türkiye tipi müslümanımsılar,
mesele devlet meselesi olunca, nassları bırakıp edebiyat yaparak indî safsata,
hurafe ve zırvalarını süslü kelimelerle devreye koyuyorlar.
En
büyük destekçileri de “yandaş” ilahiyatçı soytarılar..
O
ilahiyat soytarıları, bu sözde dindar özde laik şaşkınları uyarmaları gerekirken “içtihat, farklı görüş, yorum vs.” türünden laga
lugalar, demagoji ve mugalatalarla gözbağcılık yapıyor, bu "saptırıcı"lara lojistik
destek sağlıyorlar.
Alçaklıkta
onları geçiyorlar.
*
Türkiye laikliğinin (siyasal dinsizliğinin) milletvekili hurdası "rab"lerinden Mehmet Metiner, Yeni Şafak gazetesindeki köşesinde şöyle hükmetti:
Hilafetin “İslam devlet başkanlığı kurumu”, halifenin de
“İslam devlet başkanı” biçiminde tanımlanması, modern zamanlara özgü bir
tanımlamadır. Bence siyasetin şekillendirdiği bu modern Müslüman zihnin
ürettiği kavramsallaştırma özünde sorunlu ve tartışmalıdır.
Tıpkı “İslam devleti” tanımlamasında olduğu gibi.
Peygamberimizin
Medine’deki hayatını “devlet başkanlığı” gibi takdim eden modernist zihin, kaçınılmaz bir biçimde
İslamcılığın totaliter bir siyasal tasavvura ve
projeye dönüşmesine de öncülük etmiştir. ( Ayrıntılar için bkz. Mehmet
Metiner, Siyasi Erdemler Risalesi, Sahi Yayınevi)
En
büyük “siyasi erdem”i Emine Erdoğan Hanım’ın önünde rüku etme ve Recep Tayyip
Erdoğan’a da “binlik" tesbih ile tövbe istiğfar sunma olan bu “hurda rab”, Hz.
Ebubekir r. a. döneminde Bizans İmparatorluğu ile yapılan Yermuk Savaşı’nda
Müslümanlar’ın (Roma İmparatorluğu’ndan başka birşey olmayan) bu devletle “İslam
devleti” değil de ne olarak savaştığını düşünüyor?
Bizans’ın
(yenişemediği, bir yendiği, bir yenildiği) rakibi Sasanî (İran) Devleti’ni Hz.
Ömer r. a. döneminde ortadan kaldıran Müslümanlar, “İslam devleti” olarak değil
de ne olarak savaşıyorlardı?
AK
Parti’nin (ve de Yeni Şafak’ın) bu gözde "rabb"ine göre, Müslümanlardan oluşan topluluk o zamanlar devlet değildi, devlet olma vasfından uzaktı..
Peki
neydi?
Belki
“terör örgütü” diyecek de, dili varmıyor.
Nitekim
günümüzde de cümle Batılı kefere ve fecere taifesi Müslümanlar’a “devlet”
olmayı çok görüyorlar.
Müslümanlar
mesela Afganistan’a, kendi vatanlarına hakim oldular diyelim, adı terör örgütü
oluyor.
NATO
denilen hristiyan ülkeler topluluğu gidip orayı işgal edince, orası artık bir
devlet haline gelmiş oluyor.
*
Tabiî
bu denklemde Hz. Ebubekir ve Hz. Ömer gibi halifeler de “devlet başkanı”
değiller.
Sadece
halifeler..
Ve
halifelik, bugünün Batılı uluslararası ilişkiler jargonunda “terör örgütü”
liderliğine karşılık geliyor.
Devlet
başkanlığına değil..
İşte,
Metiner denilen "özde laik (siyasal dinsiz)" hurda "rabb" enkazının anlattığı bu..
*
DR.
SEYFİ SAY’IN İNTERNETTE PDF FORMATINDA YER ALAN KİTAPLARI:
28
Şubat Sonrasının Bilançosu: Laikleşen İslamcılar, Solculaşan Milliyetçiler
28
Şubat Sürgünü: Prof. Esad Coşan Hoca
Ajan
Dindarlığının Kodları: Anti-İslamcılık, Pseudo-Hilafetçilik
Ajanın
Din Mühendisliği: Laiklikle Vaftiz Edilmiş Müslümanlık
Akıl,
İman ve Kant’ın Felsefesi
Anıtkabir
Tapınmacılığının İki Düşmanı – İslam (İrtica) ve Kürt (Öteki)
Atatürkçü
Türk İslamı’nın İnanç Kodları: Harun Yahya (Adnan Oktar) Örneği
Cemaat Küresel İslam Devletidir
Cumhuriyet
İlahiyatçılığı:Tefakkuhsuz Fıkıh
Çok
Sessiz Bir Ölüm (Şeyhleri de Vururlar)
Diyanet,
Laiklik (Siyasal Dinsizlik) ve Atatürk
Ehl-i
Sünnet, Şia ve Selefîlik
Felsefe,
Bilim ve İman (Saf Akılsızlığın Tenkidi)
Halifelikte
Ehliyet ve Liyakat (Erbakan-Coşan İhtilafı)
Haramilerce
Yağmalanan Tasavvuf
İdeolojisiz
Siyaset: Partilikten Pırtılığa
İlahiyatçılar
Sirkinin Canbazları
İngiliz’in
Gözde Şeyhi İbn Arabî
İslam’ın
Şeriatı, Laikliğin (Siyasal Dinsizliğin) ‘Düzen’i
Kalemin
Kuşanıldığı Devran (Sağduyu Yazıları)
Kritik-Analitik
Oyunun Analiz ve Kritiği
Kurtuluş
Savaşı’nın Sansürsüz Tarihi
Laik Rejimlerde İslami Hareket -Yöntem Tartışması
Laik
(Siyasal Dinsiz) Düzenin Dindar Medyası
Ortadoğu’nun
Pusulasız ve Rotasız Gemisi
Sağduyu
mu, Solduyu mu? (Sağduyu Partisi’nin Zihniyet Karnesi)
Siyasal
İslam ve Siyasal Dinsizlik (Laiklik)
Sünnet’e
Karşı Metin Tenkidi Şarlatanlığı -Hilafet Hadîsleri Örneği-
Sünnetsiz
Tarihselci Modernistler, Ehliyetsiz Sünnetçiler
Şahsiyet
Ne Yana Düşer Usta, Dış Politika Ne Yana?
Tarihselcilik:
İctihad Değil İnkâr
Türkiye’de
Din İstismarının Devletleştirilmesi (Laik ‘Allah ile Aldatma’ Rejimi)
Türkiye’nin
Bedevîleri – İslamcılık Karşıtı İmansız Müslümanlar
Türkiye
Tarikatlarının Kimlik Krizi: İskenderpaşa Örneği
Türk
Siyasetinin Üç Hali: Katı (Kaba), Sıvı (Cıvık) ve Gaz (Görünmez)
Zamane
İlahiyatçılarındaki Savrulmalar: Fethullah Gülen Fıkhı Örneği
Zamanın İmamı Meselesi ve Şiîleşen Tarikatçılar
SECDEMİZ
YanıtlaSil13.
HAKK irâdesi varken,
Bunu meclis beğenmez..
"TANRIM sensin" der seçen;
Kula kulluk hiç bitmez!
Tâğûta güvenir kul,
Aslâ "AHDİM VAR" demez!
Riddetle erimiş halk;
"HAKK" deyiş, kalbe inmez!
Ahd ü mîsâk vermişiz,
Bozan hakka yürümez..
Şâhid olsun SECDEMİZ,
Her gün buna, seksen kez...
......
YanıtlaSil21/K.evvel/1928'de Şeyhülislâm Mustafa Sabri MERHÛM, YARIN gazetesinde şöyle yazdı:
"Ben, HILÂFETİN LÜZÛMUNDA ŞÜBHE ve TEREDDÜD gösteren insanların, hem âkil hem de MÜSLÜMAN OLMALARINA İHTİMÂL VEREMEM."
Bütün EHL-İ SÜNNET ulemâsı, târihdeki İSLÂM DEVLETLERİNİ,
YanıtlaSilMedine merkezli RASÛL-İ RUSÜL Aleyhisselâm Efendimiz Hazretleri DEVLETİNİN ŞÛBELERİ OLARAK KABÛL EDER ve eserlerinde böyle kaydederler.
Modernist, cumputrat, reformist, partici,seçim kumarbazı politika siyonist ve kanalistleri ise,şefokrat reylere de uçkur çözmek çün,
AZDILAR
YanıtlaSil4.
CÂMİ DUVARINA BEVLETMENİN İTLİĞİNE SOYUNDULAR!
Böyle giderse felâketlerini hazırlamış olacaklar!
Câmilere dadanıb seçim rüşveti dağıtmak,MÜ'MİN olmak değil; Zimamoğlu gibi İSLÂM'ı kullanıb paspas etmekdir!
Hılâfet, Müslümanın ve ASLINI İNKÂR ETMİYENİN DÎNÎ ŞARTIDIR.
AZDILAR
YanıtlaSil5.
Muhafazakar ve sol reylerin hepsine şehvetle saldırma adına, iki tarafın da homosu olmaya atlıyanlar,AZÎZÜN ZÜNTİKÂM OLAN KAHHÂR-I ZÜLCELÂLİN AZÂBINI HESÂB ETMİYEN CUMPUTRAT VE 7 KOCALI HÜRMÜZ OLMAYA TEŞNE İBLİSLERDİR.
Gazze işinde de tavşana kaç, tazıya tut diyenler!
AZDILAR
YanıtlaSil1.
Câhil cühelâ, POLİTİKOLİK mürtedd münkir,2 haftadır "HILÂFET" üzerinden ALLÂHSIZLIK çakmaya başladı.
Müslümanın dininden bu KUR'ÂN düşmanlarına ne?
HILÂFET,İslâmda ZARÛRÂT-I DÎNİYYEDENDİR ya'ni DÎNİN OLMAZSA OLMAZIDIR.Cihad, namaz, nikâh, teaddüd-i zevcât,verâset gibi.