UĞUR MUMCU'NUN DİLİNDEN
KARABEKİR-ATATÜRK KAVGASI – 67
Bir önceki bölümde, Selanikli Mustafa Atatürk’ün TBMM’nin açıldığı tarihten
bir gün sonra, 24 Nisan 1920 Cumartesi günü Meclis’e sunduğu önergeyi görmüştük.
İslamiyet, İslam’ın ilkeleri
(umdeleri), hilafet, Yüce Tanrı ve amin gibi ifadeler, yaptığı konuşmanın köşe taşlarını oluşturuyor.
Bir Siyasal İslamcı gibi konuşuyor
fakat Siyasal İslamcı değil, din istismarcısı.
Bir radikal dinci gibi
konuşuyor, fakat aslında dinle arası hoş değil, kendi kişisel hakimiyetinin
(cumhurbaşkanlığının) temellerini atmak ve “gizli gündem”ini hayata
geçirmek için takiyye yapıyor.
Adam için “Sonradan dönmüş, döneklik
yapmış” denilemez, “siyaset”i icabı olduğundan farklı görünüyor, numara yapıp
milleti aldatıyor, yalan söylüyor.
*
Evet, aynı gün (24 Nisan 1920
Cumartesi), Selanikli TBMM’ye başkan oluyor.
Yaptığı teşekkür konuşmasında şunları
söylüyor (Ord. Prof. Dr. H. V. Velidedeoğlu’nun sadeleştirmesiyle):
“Sayın efendiler;
ulusun yazgısına ilişkin işlere eylemli [fiilen] ve tüm olarak el koyup Halifeliği
ve Saltanatı içine düştüğü tutsaklıktan kurtarmaya ve ülkenin
bütünlüğü ve kurtuluşu uğrunda her türlü özveriye büyük bir azim ile katlanmaya
karar vermiş olan yüksek Meclisinizin başkanlığına seçerek hakkımda cömertçe
gösterilen güvene ve sıcak yakınlığa teşekkür ve minnetimi sunarım. …
“Yüce
Tanrı’nın yardımından ve desteğinden umutlu olarak çalışacağım. İnşaallah
cihan padişahı olan Efendimiz Hazretleri’nin [Sultan Vahideddin’in] sağlık
ve esenlikle ve her türlü yabancı boyunduruğundan kurtulmuş olarak yüce
tahtlarında sürekli kalmalarını, Tanrı’nın lütfundan yakarırım.”
(Ord. Prof. Dr. Hıfzı Veldet Velidedeoğlu, İlk
Meclis, İstanbul: Cumhuriyet Gazetesi armağanı, 1999, s. 28-29.)
Görüldüğü gibi Selanikli büyük
yalancı, tam bir deccal. (Deccal, Türkçe’ye geçmiş Arapça bir kelimedir
ve “çok yalancı” anlamına gelmektedir.)
*
Aslında Selanikli, Efendisi
Hazretleri Vahideddin’in tahtını başına geçirmeye, ocağına incir dikmeye karar vermiş durumda.
Nitekim bunu daha Erzurum Kongresi sırasında
bir gece hempaları Mazhar Müfit Kansu ile Süreyya Yiğit’e, kimseye
söylememeleri, aralarında kalması kaydıyla çıtlatmış.
Niyeti Hilafet’i ve Osmanlı Devleti’ni
(Sultanlığını) kurtarmak değil, yıkıp yerle bir etmek.
Fakat millete “devleti kurtarma” sözü
veriyor.
Söylediğine göre, inanmadığı,
niyetinin tam tersi olan bu hedef için Tanrı’nın yardımına güveniyormuş.
Adeta Tanrı’yla da, milletle de alay
ediyor.
*
Kima güvendiğine gelince.. İngilizler’e
güveniyor.. O sırada asıl efendi hazretlerisi İngiltere kralı.
Nitekim, Osmanlı Devleti’ni tarihe
gömüp Dolmabahçe Sarayı’na postu serince efendisi hazretleri İngiliz Kralı
Edward’ı burada âlâ-yı vâlâ ile ağırlayacak, karşısında süt dökmüş kedi gibi
duracaktır.
Selanikli’nin
başbakanı, Türkiye Cumhuriyeti’nin ikinci cumhurbaşkanı, İstiklal Harbi’nin
Batı Cephesi Komutanı General İsmet İnönü, anlı şanlı İsmet Paşa, milletimizin
alâmet-i farikası olan iflah olmaz saflığımızın farkında olduğu için, 1973
yılında, cumhuriyetin ilanının 50’nci yıldönümü vesilesiyle verdiği demecinde olayın
içyüzünü samimiyetle ve dürüstçe açıklamış:
(Milliyet Gazetesi‘nin
29 Ekim 1973 tarihli sayısından aktaran Fikret Başkaya, Paradigmanın İflası, İstanbul: Yordam Kitap, 2018,
s. 60.)
*
Selanikli, milleti nasıl ketenpereye
getireceğini (İstanbul’da gizlice defalarca başbaşa görüştüğü İngiliz Gizli
Servisi’nin İstanbul şefi Frew’nun da akıl vermesi sayesinde) çok iyi
biliyordu.
Meclis’in açılışının ertesi günü
böyle bir teşekkür konuşması yapıyor, hem Osmanlı Padişahı Efendisi Hazretleri’ne
bağlılığını vurguluyor, hem de din istismarının müstesna bir örneğini
sergiliyor.
Bir sonraki gün (25 Nisan Pazar) ise millete hitaben bir beyanname yayınlatıyor.
Velidedeoğlu’ndan
dinleyelim:
“… Halk
arasında, çeşitli yollardan çok olumsuz ve zararlı propaganda rüzgârları
estiriliyordu. Böyle propagandaları etkisiz kılmak için Türkiye Büyük Millet
Meclisi halka ilk bildirisini yayınladı. Antalya Milletvekili Hamdullah
Suphi Bey tarafından, o çağa göre oldukça sade bir Türkçe ile kaleme alınmış
olup konuşma kürsüsünden kendisince okunan bu bildiri, bugünkü Türkçe ile
şöyledir:
“… İngilizler
tarafından satın alınan ve ulusu birbirine düşürmek amacını güden kimi hainler
sizi aldatmak için türlü türlü yalanlar söylüyorlar. … milletdaş ve dindaşlarınızı
yine size yok ettirmek için Padişah ve Halife’ye isyan sözünü ortaya
atıyorlar. Millet Meclisi, Halife ve Padişahımızı düşman baskısından
kurtarmak … için çalışıyor. Biz vekillerimiz ulu Tanrı ve yüce
Peygamberi adına yemin ederiz ki Padişah’a ve Halife’ye isyan sözü bir
yalandan başka bir şey değildir…. İngiliz casuslarının sizi aldatmak
üzere uydurdukları yalana inanmayın! … din ve uluslarının şerefi için
kan döken kardeşlerinizi arkadan size vurdurmak isteyen alçakları dinlemeyin….
Ta ki din son yurdunu kaybetmesin! … Tanrı’nın laneti düşmana yardım
eden hainlerin üzerine olsun ve kutsal yardımı, Halife ve Padişahımızı,
ulusu ve vatanı kurtarmak için çalışanların üzerinden eksik olmasın.” (Velidedeoğlu,
s. 29-31.)
*
Selanikli’nin Hamdullah Suphi’ye, böyle bir bildiri metni yazıp Meclis’e sunması talimatını verdiği
anlaşılıyor.
İngiliz’in adamı (İsmet İnönü’nün itirafıyla sabit olduğu üzere) kendisi, fakat başkalarını İngiliz casusluğuyla suçluyor ve suçlatıyor.
Kara propaganda tekniğini çok iyi uyguluyor.
Bildiride din ve vatan için kan
dökmekten bahsediliyor fakat o güne kadar Selanikli’nin düşmana sıktığı tek bir
mermi yok.
İngiliz, Selanikli’ye yardım babından
(ismini General Milne’den alan) Milne Hattı ile Yunan’ı İzmir-Aydın
arasında durdurmuş durumda.. Selanikli’nin rahatça bir meclis toplayıp başkan
olması ve ipleri eline alması için onu Yunan cihetinden selamette tutuyor.
Kurtuluş Savaşı’nın Sansürsüz Tarihi adlı (internetten okuyup indirebileceğiniz) kitabımızda anlattığımız gibi, Selanikli TBMM’yi kurduktan sonra İngilizler devreye girip bir Ankara-Yunan barışı ile olayı “kan dökülmeksizin” kapatmaya çalıştılar, fakat Yunanistan'da yaşanan (Almanya yanlısı, İngiliz karşıtı Kral Konstantin’in tahta çıkması, Venizelos'un başbakanlığı kaybetmesi gibi) gelişmeler yüzünden malum savaşlar (İnönü, Sakarya, Dumlupınar) yaşandı.
Selanikli İngilizler'in siyasî manevraları sayesinde kolayca hedefine ulaşacağını umuyordu fakat cephede biraz ter dökmek zorunda kaldı.
Evdeki hesap çarşıya çoğu zaman uymaz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder