https://www.academia.edu/98188836/Laik_Siyasal_Dinsiz_D%C3%BCzenin_Dindar_Medyas%C4%B1
Dr. Seyfi SAY
İÇİNDEKİLER
BİRİNCİ
BÖLÜM:
RASİM
ÖZDENÖREN: PUT DA KIRMADI, POT DA KIRMADI, YUMURTA KIRDI, KEYFİNE BAKTI
TARİKATÇILIKTAN LAİKLİK HAVARİLİĞİNE 7
“ŞERİAT
İSTEMEZÜK, LAİK (SİYASAL DİNSİZ) MÜSLÜMANLIK İSTERÜK!” 15
RASİM’İN İSLAMSIZ İSLAMCILIK KATAKULLİSİ 28
İSLAMCI ZANNEDİLEN LAİKÇİ
ÖZDENÖREN’İN MANTI(KSIZLI)ĞI 38
ÖZDENÖREN’İN CEVABINA CEVAP 41
İKİNCİ
BÖLÜM:
DİLİ, PAK,
KALEMİ KAYPAK: ABDURRAHMAN DİLİPAK
ABDURRAHMAN’DAN TARİKATLAR İÇİN TABUT 48
FETÖ’DEN FARKLARI 52
ŞEYTAN SİZİ DİLİPAK’IN ALLAH
DEMESİYLE ALDATMASIN! 58
DİLİPAK TAKSİMİ: HRİSTİYAN’A HOŞGÖRÜ VE
HÜSNÜZAN, MÜSLÜMAN’A SUİZAN 63
HANGİ LAFINI DÜZELTELİM Kİ! 67
ABDURRAHMAN’IN DİLİ PAK, GÖNLÜ PASAK 70
ABDURRAHMAN SELEFÎLER’E FRANSIZ 77
BİRBİRİNE DÜŞMAN SANDIKLARIN 80
ABDURRAHMAN, ONUN ADI OLIVER DEĞİL, OLIVIER, SOYADI
NORTH DEĞİL, ROY 84
ABDURRAHMAN’IN DİN
MİLLİYETÇİLİĞİ ALERJİSİNİN SİNSİ LAİK BOYUTU 89
ABDURRAHMAN TİPİ CEHALETLE
BAŞETMEK ZOR 100
DİNİ ALLAH’A HAS KILMAK VE TEKFİRCİLİK 104
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM:
YANDAŞ MEDYA
TARLASININ ‘YAĞ’LI GÜNEBAKANLARI
“HANGİ ŞERİAT”MIŞ 110
AHMETLERİN DERVİŞ OLANI, OLMAYANI 115
HAFİYE AHMET
CASUS KOVALIYOR 126
YAHUDİ KAFALILIK
132
PUTA SAYGI
DUYAN, PUTPERESTLİĞİN GÜVENCESİ "GÜNCELLENMİŞ" TÜRKİYE MÜSLÜMANLIĞI 141
YÜZYILLIK YANLIŞLIK VE BAŞKA ARAÇLARLA DEVAM EDEN 28
ŞUBAT 150
İYİ, KÖTÜ VE ÇİRKİN 159
TEKFİRCİLİK (KÂFİR İLAN ETME),
TAHAMMÜLSÜZLÜK, DIŞLAMA.. 165
İHSAN ELİAÇIK TİPİ İSLAMSIZ
MÜSLÜMANLIK VE AKPARTİLİ YALÇIN AKDOĞAN’IN İTİRAFI 171
İHSAN ELİAÇIK GİBİLER, HEVALARINA UYAN
RİVAYETLERİ HEMEN KABUL EDERLER 176
ÇAKMA EBU ZER’İN
LAİKLEŞTİRİLMİŞ MÜSLÜMANLIĞI 182
İHSAN
ELİAÇIK, KUR’AN’A SUİKAST, ve siyasî suikastler 188
DÜCANE’NİN “VERESİYE” KAHRAMANLIĞI 199
TEKFİRCİLİKTE ZİRVE 202
ATALAR
(OSMANLICILIK) MEZHEBİ 205
GÂVUR EDEBİYATI (DİN
İSTİSMARININ, DİNÎ KAVRAM İSTİSMARI BOYUTU) 213
DÜRÜST OL, ADAM OL,
ÇARPITMADAN YAZ! 216
SOSYAL MEDYADAKİ NESEBİ
GAYRİ SAHİHLER 222
YENİ ŞAFAK’IN KILIÇLI
CÜNEYT TARÇIN’I HEM KORKUYOR HEM DE SAVAŞ İLAN EDİYORMUŞ 227
SEN SADECE YEMDEN SAMANDAN
BAHSET, BU KONULARA GİRME! 236
GÜNAHKÂRIN AVUKATI 245
NEDEN BU
KADAR NUMARACISINIZ? 250
AKPARTİLİ “MUHAFAZAKÂR”LAR
NASIL DELİRMİŞ? 258
PEKİ
ALPARSLAN’IN HANGİ GÜNAHINI SEVMİYORSUNUZ? 266
İRFAN, HİKMET, BATINÎ BİLGİ VS. 273
EHL-İ SÜNNET, YARIM HOCALAR VE TEKFİR 278
İSTANBUL SÖZLEŞMESİ’NİN “YANDAŞ” AVUKATI 297
SEN BUNU ERDOĞAN’A SÖYLE, ŞAMPİYON DALKAVUK! 304
AKP’DEKİ KRİPTO KEMALİSTLERE ÜÇ SORU 308
İSMAİL’İN TOPLUMSAL CİNSİYETİ 311
ŞEHRİYE MEZHEBİNİN TALİBAN'A KARŞI ÜRETTİĞİ EN TAZE, EN GÜNCEL ŞEHİRLİ
İSLAM 322
“DİNDAR
GÖRÜNÜMLÜ AJANLAR” 339
ATATÜRKÇÜLÜK
FETHULLAH’I YİTİRDİYSE NE GAM, CÜBBELİ GİBİLER VAR, “YANDAŞ”LAR VAR 343
YANDAŞTAN AL HABERİ: ERDOĞAN DİNDARLARI SİSTEME NASIL
ENTEGRE ETTİ? 351
AZİZ NESİN KADAR BİLE “MÜSLÜMAN” OLAMAMAK 357
ŞORTLU
KIZLARIN HATIRI İÇİN İSLAM’I TERK ETMEYE HAZIR BİR YANDAŞ YAZAR 360
MEHMED
ZAHİD KOTKU OLMAK 381
NEDEN BU KADAR NUMARACISINIZ?
Yeni Şafak‘ın ukalası İsmail Kılıçarslan, bir yazısında “Yangın var yangın!” diye bağırıyordu.
Yangın, alkol kullanımının gençler arasında artmasıymış.
Peki bunun suçlusu kimmiş?
İsmail ukalasına göre,
suçlular, ahlâk yerine fıkıhtan bahseden hocalarmış..
Özellikle “toplumsal yaşam hakkında söz almayan; insanların kendilerini
ifade etmesine tahammül etmeyen; günahtan değil günahkârdan nefret edilmesini
öneren bir anlayış”ın sahipleriymiş..
Bunlar, “toplumu ıslah etmekle ilgilenmek yerine sadece fıkıhla ilgilenen” kişilermiş; “ahlak vazetmek yerine ‘din elden gidiyor’ vaveylası ile prim
yapma” peşindelermiş.
Bu zır cahil edebiyatçı
bozuntusu, Türkçe bilmeden şairliğe
soyunmuş hadsiz, dinî kavramlara aşinalık kesbetmeden din hakkında saçmalama
hakkını kendinde bulabiliyor.
Cehaletinin verdiği cesaretle
“ahlak vazetmek”ten söz ediyor.
Kastın vaaz etmek ise, ahlâk, vaaz edilen birşey
değildir, ahlâk vaaz etme diye birşey yoktur.
Yok kastın “vaz’ etmek” ise, bunu yapmak senin ne haddine!
*
Bu ukala şunu da yazmış:
“Daha geçen gün bir arkadaşım ‘oğlumun televizyonda hiçbir hocayı
görmeye tahammülü yok. Hoca görür görmez kanal değiştiriyor’ dedi.”
Benim de tahammülüm yok, ama
bunu bahane ederek fıkıh düşmanlığı
yapanların kötü niyetli olduklarından da
şüphem bulunmuyor.
Ayrıca, o örnek çocuğun magazin dünyasının ünlülerini
görmeye tahammülü ve hoşgörüsü sanırım fevkalâdedir.
Sanki ahlâk ile şeriat; ateşle su gibi bir araya
gelmeyen, birisi olunca diğeri yok olan, birbirlerine zıt şeylermiş gibi
bunların arasını ayıran, sözde ahlâk hesabına Şeriat düşmanlığı yapan, fıkıh düşmanlığını ahlâk savunuculuğu maskesiyle
kamufle edip şirin göstermeye çalışan “derin” tasmalı
riyakârların bu yaptıklarını sadece soytarılık olarak değerlendirmenin saflık
olacağının farkındayım.
*
İsmail ukalasının rahatsız
olduğu söylemlere gelince.. Şunlarmış:
“Şu filanca
aşırı sapık… Bu filanca kâfir… İslam’ın şahitlik hukukuna göre… Nikâh akdi
aslında… Hadislerin ele alınış biçimleri… Sakalın ideal uzunluğu… Bunlar zaten
ehli bidat… Kampüsler zaten bilmem ne… İlahiyatların hepsini kapatmak lazım…
Deve sidiği… Yanmaz kefen…”
Behey ukala, Türkiye’de hiç
mi aşırı sapık ve kâfir yok?!.
İslam’ın şahitlik hukuku diye birşey yok mu?!
Mesela senin birtakım
günahları işlediğin ileri sürüldüğünde, “Güvenilir şahit var mı?” diye
sormayacak mıyız? Hemen kabul mü edeceğiz?
Hadîslerin nasıl ele alınması
gerektiği konusu önemsiz mi?!
Düzenin hoşuna giden “Vatan sevgisi imandandır” ve
“Zaman sana uymazsa sen zamana uy” türünden uydurmaların hadîs diye
nakledilmesine, buna karşılık düzenbazların hoşlanmadığı hadîslerin de Kemalist ilahiyatçılar tarafından bir çırpıda
uydurma ilan edilmesine herkes seyirci mi kalmalı?
Nikâh akdinin üç beş dakikada anlatılabilecek şartlarını insanların bilmesi yanlış
mıdır?
Mesela, erkeklerin ilk
eşlerinden ya da akraba ü taaallukatından gizleyerek Ankara’nın Çukurambar‘ı gibi sosyetik semtlerde ikinci sözde eşle sözde nikâh kıymasının
caiz olmadığının bilinmesi gerekmez mi?
Senin, yazında, bütün bu
önemli konuların üstüne deve sidiği dökmen
ve yanmaz kefen ile onları gömmeye çalışman ile,
birisinin ekrana deve sidiği getirmesi arasında bir fark var mıdır?
O ekranda gösteriyor, sen,
gazete köşesinde.. Farkı ne?!
*
Bu çapsız, ne yapılması
gerektiğini de kendince öğretiyor:
Yahu özelde
gençler, genelde bütün toplum kendi dillerince feryat ediyorlar. “Yaralıyız”
diyorlar. Hocamız da “dur evladım, önce sana hadislerin nasıl ele alınacağını
öğreteyim, o olmadan hiçbir şey yapamazsın” diyor. Yahu önce bir alkolizmden
kurtar, önce bir değerli olduğunu hissettir, önce bir derdini dinle, önce bir
yalan söylememeyi, kul hakkına girmemeyi, gıybet etmemeyi, nezaketi, letafeti
öğret. Şu kabalıktan, şu hoşgörüsüzlükten evvela kendini, ardından bütün
toplumu kurtar önce. Sonra zaten o toplum hadisleri nasıl ele alacağını o
ahlaki düzgünlük içerisinde kendisi bulacaktır emin ol.
Behey palavracı, ekrana çıkmış adam, oradan, sokaktaki genci alkolden
nasıl kurtaracak? Ekrandan seyircilere doğru dönüp tılsımlı sözler mi
söyleyecek? Tabiî ki orada yapılacak şey birtakım konularda bilgi vermeye
çalışmaktan ibarettir.
Fıkıh hocası ilahiyatta ve ekranda fıkıh değil de
alkolle mücadeleyi mi öğretecek?
Bari ilahiyatların fıkıh
kürsülerini falan da “alkolle mücadele kürsüsü“ne
dönüştürsünler, iş kökünden hallolsun..
Madem bu iş bu kadar önemli,
bütün suç fıkıhtan bahseden hocalarda mı? Hocalar, televizyon filmlerinde olduğu gibi ekranlarda ellerinde kadehlerle
arz-ı endam ederek millete kötü örnek mi oluyorlar?
Hoca olmayanların alkolle
mücadele sorumluluğu hiç yok mu? Herşeyden sadece hocalar
mı sorumlu?
*
Mesela, o televizyonlar,
mücadele etmeseler bile, “alkollü içki bulanan sahneleri
göstermeme” türünden “dolaylı biçimde teşvik etmeme” tavrı
sergileseler olmaz mı?
Devlet, içki fabrikalarını kapatma, içkinin teşvik edilmesini yasaklama, içki
satanları cezalandırma gibi tedbirler alamaz mı?
Alırsa, işin içine ahlâk yerine fıkıh ve Şeriat girdiği için kötü mü
oluyor?
Laik devlet ve “Aziz Atatürkçü” laik iktidar alkolizm bataklığı oluştursun, onun vergi rantından yararlansın, “aptal” hocaları da,
o bataklıkta türeyen sivrisineklerle uğraşmak yerine “bataklıksız düzen”
fıkhından söz ettikleri için dövelim..
İblis’in, “Bu kadarını ben
bile düşünemezdim” diyerek hayretten parmaklarını ısırdığını görür gibiyim.
*
Sonra, “Dur evladım, önce sana hadislerin nasıl ele
alınacağını öğreteyim, o olmadan hiçbir şey yapamazsın” diyen
bir Allah’ın kulu var mı? Böyle işkembeden atmaya utanmıyor musun?
Dilinden düşürmediğin ahlâk
buysa, ahlâksızlık nedir? Nasıl birşeydir?
Behey utanmaz, hem yalan
söyleyip, hem de “önce bir yalan söylememeyi, kul
hakkına girmemeyi, gıybet etmemeyi, nezaketi, letafeti öğret” demeye
utanmamayı nereden nasıl öğrendin, bunun için özel eğitim mi aldın?
Ve sen, bu tür yazılarınla,
senden farklı düşünen insanların gıybetini yapmış
olmuyor musun?
Sen dedikodu yapınca, abartılı
ifadelerle başkalarının sözlerini çarpıtınca, deve sidiğini ağzından
düşürmeyince, gıybet değil de hizmet mi etmiş oluyorsun?!
Nezaketin batsın!
*
Sonra, o hocalar kul hakkına girmemeyi öğretmiyorlarsa, onlara neyi
nasıl öğretecekleri konusunda yol gösteren sen, aynı şeyi kendi köşende niçin
yapmıyorsun?
Mesela, 17-25 Aralık ile kul hakkı arasındaki ilişki
konusunda neden şimdiye kadar hiçbir şey yazmadın?
Neden kul hakkı denilince
sadece gariban insanlar aklınıza geliyor da, ihale yasasını 16
senede 180 küsur defa değiştirmiş olan iktidarı hiç
hatırlamıyorsunuz?
Riskli, değil mi?. Risk almaman gerekiyor. Yandaş medyada sırtını
iktidara dayayıp hocalara ahlâk öğütleri vermek, irşad talimatnamesi yayınlamak
daha “garantili”..
İşte o ekran hocaları da
seninle aynı durumda.. Yanmaz kefen satanla
sen, aynı familyadansın..
Aranızda bir fark yok.. O,
ekrandan laubalilik yapıyor, sen de gazete köşesinden riyakârlık,
ucuz “insanseverlik”, sahte ahlâkçılık..
*
İmdi, senin bu yaptığın
da kul hakkına girmiyor mu?
Hoca diye eleştirdiğiniz
insanların hakkı, yağma Hasan’ın böreği mi?
Ayrıca, “Allah hakkı” diye birşey yok mu?
Allah’ın kulları üzerindeki
hakkını neden hiç hatırlamıyorsunuz?
Neden Allahu Teala’ya şirk koşulması sizin hiç umurunuzda değil?
Neden senin gibi düzenbazlar,
daha önce yazdığın bazı yazıların ortaya koyduğu gibi, oldukça kurnaz bir
biçimde insanlara Mustafa Kemal sevgisi aşılamaya
çalışıyor?
Ve, birileri “Allah hakkı”
için konuştuğu zaman siz neden hemen suret-i haktan gelme şeytanlığıyla
“Şimdi bunları boş verelim, kul hakkına bakalım” anlamına gelecek söylemlerle
onların tavırlarını itibarsızlaştırmaya çalışıyorsunuz?
*
Resulullah s.a.s., Mekke‘de, “Önce insanları alkolizmden bir kurtaralım” demedi.
O konulara hiç girmedi.
Önce insanları şirkten kurtarmaya çalıştı.
Ebu Cehil gibi adamların “putlara/heykellere saygı” ile eşdeğer gördükleri toplumsal uzlaşma, barış, birlik ve
beraberlik aldatmacasına karşı çıktı.
Ebu Cehil ve adamları
Resulullah s.a.s.’e, senin üstadın ve pîrin Hasan Öztürk fırıldağı gibi,
şunu söylediler: “Putlara, puta tapma inancına saygı göstereceksin,
biz senin Allah’a inanmana saygı gösteriyoruz, sen de bizim puta tapma
inancımıza saygı duyacaksın, yoksa çatışma çıkacak, çakışma
çıkmamasının tek yolu bu putlarla barışman. Bütün inançlara saygı
gösterilmelidir.”
Resulullah s.a.s. “Önce
alkolizmle mücadele edelim” deseydi sorun yoktu. Fakat bu konuya hiç girmedi.
Her inancın saygıya layık
olmadığını anlattı. Ayrıca, bu “her inanca saygı” edebiyatından İslam
Şeriati’nin, İslam’ın şirkle mücadele tavrının
yararlanamamasının şeytanca bir çifte standart olduğunu
ortaya koydu..
Ama, başta kimsenin alkolüne
laf söylemedi.
Medine’de bile..
Ne zamanki toplumdan şirk kazındı, işte o zaman alkol, bir fıkıh kaidesi, bir Şeriat hükmü
olarak, yasaklandı.
*
Behey hokkabaz, önce
insanları alkolden kurtarıp sonra dindar hale
getirmen mümkün değildir.
Önce insanlara fıkhın ve Şeriat’in önemini anlatacaksın. İnsanlar
bunun önemini anlayacak. Sonra da, “Bak, Şeriat alkolü yasaklamış, içme!”
diyeceksin.
Sonra, sen neden bu laik-Kemalist devletinden, Tayyip efendinden alkolle ciddi bir biçimde mücadele
etmelerini istemiyorsun?
Onlar laiklik adına alkol
serbestisini savunsunlar, hocalar da fıkıh ve Şeriat kavramlarını ağızlarına
almadan salt alkolle savaş seferberliği başlatsınlar, öyle mi?
*
Fıkıh değil, neyin iman neyin
küfür olduğu değil, kul hakkı öğretilmeliymiş..
Peki, müslümanlara gâvur
kanunlarının dayatılması kul hakkına girmiyor
mu?
Mesela bir müslümana
milletvekili vs. olunca Atatürk ilke ve inkılaplarına
bağlılık yemini ettirilmesi kul hakkının
çiğnenmesi değil mi?
Neden bu rejim Allah hakkı diye birşey bilmiyor da, putperestçe bir Atatürk hakkını insanlara dayatıyor, ve
siz neden bunu hiç dert etmiyorsunuz?
Senin gibi düzenbazlar
neden kul hakkı denilince sadece midelerini hatırlıyorlar? Şeref, haysiyet ve
şahsiyet diye birşey neden sizin hiç umurunuzda değil?
Neden bu kadar alçaksınız?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder