ELMALILI TEFSİRİ VE ATATÜRKÇÜLÜK/KEMALİZM PUTPERESTLİĞİ/ŞİRKİ

 











Bu ülkenin merhum Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır Hoca gibi, “zor zamanda konuşma” edebiyatı yapmadan “zor zamanda konuşan”, ilahiyat stand-up’çılığına soyunmayan, takke-cübbeyi ekran ve kürsü soytarılığının aksesuarı haline getirmeyen, “devlet” ve “iktidar” yağcılığı yapmayan ciddi ve vakur, hakkı eğip bükmeden, dürüstçe ve saklayıp gizlemeden söyleyecek alimlere ihtiyacı var.

Merhum Elmalılı Hoca, Selanikli Mustafa Atatürk’ün “İhtimal bazı kafalar kesilecektir”li saltanat döneminde kaleme aldığı Hak Dini Kur’an Dili tefsirinde şöyle diyordu:

Ve izâ messennase durrun, bununla beraber insanlara bir sıkıntı dokunduğu zaman, deav rabbehüm münîbîne ileyh, bütün o güvendiklerinden ve herşeyden geçip, yalnız yaratan Rablerine gönül vererek hep O’na yalvarırlar.” Nitekim Çanakkale, Sakarya, Afyon savaşları sırasında biz Türkler hep böyle olmuştuk. Demek ki fıtrat dini (yaratılışa uygun din) sadece Allah dinidir. Her zaman, baki sağlam din yalnız odur. Sümme izâ ezâgahüm minhü rahmeten, böyle iken sonra O, onlara tarafından bir rahmet tattırıverince; o sıkıntıyı açıp bir nimet ihsan ediverince de, izâ ferîgun minhüm bi-rabbihim yüşrikûne, ne bakarsın içlerinden bir kısmı, o Rablerine ortak koşuyorlardır

Şükredecek yerde tutarlar da bu, şundan oldu, bundan oldu, benden oldu, senden oldu diyerek Allah’ın lütfunu başkalarına isnad etmeye kalkarlar.” 

(Elmalılı M. Hamdi Yazır, Hak Dini Kur’an Dili, C. 6, sad. İsmail Karaçam ve diğerleri, İstanbul: Azim D., s. 258.)

Kime isnad etmeye kalktıkları malum.

Dahası da var:

“Şunu da unutmayalım ki, Çanakkale, Sakarya, İnönü zaferleri, İzmir’in düşman işgalinden kurtarılması, Avrupalıların İstanbul’dan çıkarılmaları hamdolsun Yüce Allah’ın zamanımızda gösterip tanıttığı İslamî ayetlerdendir. Bu savaşlarda Türkiye müslümanları öyle bir sıkıntı ve ihlas ile Allah Teâlâ’ya sığınarak çalışmışlardır ki, ‘Onlar mı hayırlı, yoksa kendine yalvardığı zaman bunalmışa karşılık veren ve başındaki sıkıntıyı gideren… mi?’ (Neml, 27/62) ayeti aynen ortaya çıkmıştı.

Fakat bütün bunların meydana gelişinden sonra ‘Bil ki sen ölülere işittiremezsin, arkasını dönüp kaçmakta olan sağırlara da daveti duyuramazsın’ (Neml, 27/80) buyurulduğu üzere duymak istemeyen kalpsizler, sağırlar, körler, İslam’ın artık bütün vaadleri olmuş bitmiş, gelecek için görevi kalmamış olduğunu iddia ederek müslümanlığı körletmek, Allah’ı unutup şirk yollarına gitmek istiyorlar. 

(A.g.e., C. 6, s. 169.)


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

DÜZELTME VE ÖZÜR

  "Sen Utanmazlığın ve Karaktersizliğin Resmini Yapabilir misin Abidin?" başlıklı yazımız şu satırlarla başlıyordu:  MİT’i (Milli ...