DİNLERARASI DİYALOGTAN
İSLAM-DARWİNİZM
DİYALOĞUNA
Dr. Seyfi SAY
İÇİNDEKİLER
BİRİNCİ
BÖLÜM: DARWIN’E VE EVRİM TEORİSİNE DAİR
İLAHİYAT
STAND-UP’ÇISI GÖRÜNÜRLÜK TUTKUNLARININ DARWIN VE EVRİM MERAKI 5
GELECEĞİN
DEĞİL GEÇMİŞİN "BİLİM-KURGU"SU (TARİHSEL BİLİM-KURGU): EVRİM TEORİSİ 11
EVRİMCİ
NEBBAŞLAR, VE "HAZRETİ FOSİL"Cİ YERLİ-MİLLİ DARWIN'LİK HEVESLİLERİNİN
UYDURDUKLARI "AYET"LER 23
EVRİMCİ “MÜSLÜMAN”LARLA NASIL TANIŞTIM, NASIL TARTIŞTIM
37
EVRİM TEORİSİNE FARKLI BİR BAKIŞ 65
BİLİMSELLİK VE EVRİM TEORİSİ 78
PAUL ARON: “BİLEN KİMSE YOK.”
DEVELİLİ DARWIN MUSTAFA: “BEN BİLİYORUM, EVLENDİLER” 86
İBN HALDUN’A EVRİMCİLİK İFTİRASI 91
EVRİMCİ
ŞARLATANLIĞIN İBN HALDUN, FARABÎ VE İBN SİNA İSTİSMARI 97
İKİNCİ BÖLÜM: İSLAM İTİKADI VE EVRİM
TEORİSİ
EVRİMCİ FASIKLARIN İDDİALARI İTİKADÎ MESELELERDE DELİL
OLARAK ALINAMAZ 102
ET-TÂNEVÎ’NİN
(TEHÂNEVÎ) EVRİMCİLİK KÜFRÜ HAKKINDAKİ SÖZLERİ 107
‘HAK DİNİ KUR’AN DİLİ’ TEFSİRİ HZ. ADEM ALEYHİSSELAM
HAKKINDA NE DİYOR? 111
HZ. ADEM’İN DOĞRUDAN TOPRAKTAN YARATILDIĞINI KABUL
ETMEMENİN İTİKADÎ HÜKMÜ 116
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM: DEVELİLİ CAHİL DARWIN’İ İRŞAD
İSLAM’IN HEM LUTHER’İ HEM DARWIN’İ OLMAK İSTEMEK 118
DİNLER ARASI DİYALOĞUN MODASI GEÇTİ, YENİ TREND İSLAM-DARWİNİZM
DİYALOĞU 129
DEVELİLİ DARWIN’E USUL/YÖNTEM DERSİ 135
HARİCÎ KAFASIYLA DÜŞÜNEN BİR ‘AKIL’SIZ
İLAHİYATÇI: MUSTAFA İSLAMOĞLU 140
ADEM ENFLASYONU VE DEVELİLİ DARWIN’İN (FARAZÎ)
ATALARININ “CİNSEL HAYATİYET”İ 143
HZ. ADEM’İN
SEÇİLMESİ (ISTIFA) MESELESİ 150
TOPRAKTAN MI, NUTFEDEN Mİ? 154
DEVELİLİ DARWIN MUSTAFA, HZ. ADEM’E
NEDEN “ENSESTLİ” ATALAR ARIYOR? 162
VE DOMUZLARLA AYNI ATADAN TÜREMİŞ,
ONLARIN KUZENİ, UZAK AKRABASI OLDUĞUNA İNANAN BİR “MEMELİ”: MUSTAFA İSLAMOĞLU 175
YERYÜZÜNDE KAN DÖKME MESELESİ 179
TEKAMÜL MÜ, TEREDDÎ VE TEDENNÎ Mİ?.. EVRİM Mİ,
YOZLAŞMA MI? 183
EVRİM TEORİSİ “DEVELİLİ LUTHER”
MUSTAFA TARAFINDAN NASIL VAFTİZ EDİLDİ? 191
MUSTAFA İSLAMOĞLU GİBİ AHLÂKEN
YAHUDİLEŞMİŞLER KUR’AN’DAKİ AYETLERİN ANLAMINI, BATILI BAZI SÖZDE BİLİM
ADAMLARI İSE KEVNÎ AYETLERİN ANLAMINI BOZUYORLAR 194
HZ. YUSUF VE KADINLAR (HZ. YUSUF
İNSAN MI, BEŞER Mİ, MELEK Mİ?) 200
HZ. İSA’NIN BABASIZLIĞI, HZ. ADEM’İN VE HZ. HAVVA’NIN
HEM ANASIZLIĞI HEM BABASIZLIĞI, VE EVRİM 207
*
ET-TÂNEVÎ’NİN (TEHÂNEVÎ) EVRİMCİLİK KÜFRÜ
HAKKINDAKİ SÖZLERİ
Hz.Adem aleyhiselam’ın doğrudan topraktan yaratılmış
olduğu nasslarla sabittir.
Söz konusu nasslardan ne anlaşılması gerektiği
konusunda da icma teşekkül etmiştir.
Mustafa İslamoğlu gibiler çıkıp “Bin 400 senedir
anlaşılmamış olan birşeyi biz anladık, biz keşfettik” diyerek Darwin
adlı yahudinin uyduruk teorisini Müslümanlar’a yutturmaya çalıştıkları
zaman, ins şeytanlarının hurafelerine iman etmekte olduklarını ortaya sermiş
olurlar.
Bu şekilde bazı ayetleri inkâr ederek ya da manasını
tahrif ederek “istikamet üzere” kalmak mümkün olsaydı, Yahudi ve
Hristiyanlar’ın da cümleten hak yolda olduklarını söylemek mümkün olurdu.
Çünkü onların sorunu da kimi ayetleri (özellikle de Peygamber Efendimiz
sallallahu aleyhi ve sellem’i müjdeleyenleri) kafalarına göre yorumluyor
olmalarından ibaret.. Vahyi (ellerindeki kitapları) kökten ve toptan
reddetmiyorlar.
Evet, Hz. Adem’in doğrudan topraktan yaratılmış
olduğunu inkâr eden kişileri ulema tekfir ediyor, onların küfre düştüklerini
söylüyorlar. Mesela, merhum Said Ramazan el-Bûtî’ye göre, yaptıkları
akıl dışı teville nassı inkâr etme durumuna düşmüş oldukları için kâfirdirler.
Bir taraftan da müslüman olduklarını iddia ediyorlarsa,
o zaman da, merhum Eşref Ali et-Tânevî gibi alimlere göre, münafıktırlar.
*
Tanevî (1863-1943), el-İntibâhâtü'l-Müfîde ani'l-İştibâhâti'l-Cedîde
adıyla Arapça tercümesi yayınlanmış bir konferansında bu konuya değiniyor. Tercümesi Guraba
Mecmuası’nın 15’nci sayısında yayınlanmış bulunuyor.
Sözleri şöyle:
Tabiatla
Alâkalı Bazı Hâdiseler Hakkındadır.
Hiç şübhe yoktur ki pâk İslâm
Şerîat’i kasden ve bizzât (asıl ve birinci hedef olarak) tabiat hâdiselerinden
bahsetmez. …. Şu kadar var ki Şerîat’ın, esâs(maksad)a tâbi olarak ve asıl hedeflenmiş olanı tamamlamak için [Allahu Teala’nın varlığının ve
birliğinin, tevhîdin, kuvvet ve kudretinin anlaşılması için] tabiat
hâdiselerinin bazısını zikrettiği de olur. Bunların aslını öğrenmek bize vâcib de olmaz. Çünki Şerîat’in maksadlarından
herhangi bir maksadın bunlarla alâkası yoktur.
Şu kadar vardır ki onlar, doğru
sözlünün (Nebî sallellâhu aleyhi ve sellem’in) kelâmında [hadîslerinde] gelince
onlara nasıl geldiyseler o şekilde i’tikâd etmek vâcib,
aksine bir i’tikâd yâhud iddiâ da doğru sözlü olanın (Nebî sallellâhu aleyhi ve
sellem’in) sözünü yalanlamak olur ve bu câiz olmaz. Aksine
bu hakka uymayan inançları ve iddiâları yalanlamak bize vâcib olur.
Misâl olarak sana bunlardan bazısını
zikredelim:
Onlardan birisi beşerin ilki
(olan Adem aleyhisselâm)ın topraktan yaratılmış olmasıdır. Nasslar bunu açıkça ifâde etmiştir. Şu
hâlde hayvanın derece derece, kademe kademe yükselmeleri ve
nihâyet insan hâline gelmelerine hükmetmek -ki nitekim bu Darwin’in vehimlerinden birisidir- [İslam’a
göre] kesinlikle bâtıldır. Çünki nass ([başka bir anlam
verilerek tevil edilmesi mümkün olmayan] âyet ve hadîsler) bunun
zıddını getirmiştir. Ortada ne Darwin’in yanında -ki o bu söylediklerini zann ve tahminle söylediğini açıkça ifâde etmektedir–
ne de ona tâbi olanların katında buna ters düşen hiçbir aklî delîl yoktur.
Nitekim onu taklîd ederek bu teoriyi kabûl
etmelerine dâir olan takrîrlerinden bu açıkça ortaya çıkmaktadır.
Sahîh bir düşünmeyle derinden
düşündüğümüz zaman önümüzde açığa çıkacaktır ki, onların Darwin’i taklîd etmeleri temelde ve tali husûsta sakattır.
Temeldeki eksikliğe gelince…
Çünki o [Darwin], bu komik teoriye Allah sübhânehû ve teâlâ’nın varlığına
îmân etmeyen dinsiz bir tabiatçı olması sebebiyle [önyargısıyla] hükmetmiştir
[gerçeği bulma dürtüsüyle değil]. … Çünki varlıkların meydana gelmesi için
tabiat illetini [yani etkenini, Yaratıcı yerine öne] çıkarmak
ona lazımdı….
Tali husûsa gelince….
O [Darwin] ancak şöyle demektedir: Hayvanlardan birçok
ferdler yükseldiler ve değişik şekillere girdiler. Nihâyet onlarda
insan olma salâhiyeti ortaya çıktı. Böylece bu çok ferdler bir vakitte insan
oluverdiler.
Lâkin Müslümanlar buna asla
hükmedemezler. Çünki nasslarda, beşerin ilk kişisinin birçok
değil, bir tane olduğu gelmiştir. O hâlde ona tali husûsta
da muvâfık olmamaktadırlar [Yani İslam’ı evrim teorisine uydurmak isteyenler
Darwin’in batıl iddiasını revize ediyor, birçok olanı bir tek haline
getiriyorlar]. Şaşılacak bir noktadır ki, gözü ve basîreti olmayan çirkin
cesaretlilerden biri şöyle diyebilmektedir: İlk insan hâline gelen
maymuna -Allah teâlâ korusun- Âdem ismi verilmektedir.
(http://www.gurabamecmuasi.com/Dergi/phocadownload/15.Sayi/el_intibahatul_mufide.pdf)
Türkiye’de de bu zırvayı Mustafa İslamoğlu savunmuş, cismi bakımından insana
benzeyen fakat ruhu bakımından hayvan olan o birçok fertten birinin seçilerek
Hz. Adem yapıldığını iddia etmiştir.
Ve bu zırvayı ilk seslendirenin kendisi olduğunu
da söylüyor.
Şayet bu konuda (Kur’an, İncil veya Tevrat’ta)
bir ayet bulunsaydı, yine Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem’in
bir hadîsi mevcut olsaydı, veya (İsrailiyyat kabilinden de olsa) eski
ümmetlerden rivayet edilen bir haberden söz edilebilseydi, bunu “ilk
keşfeden”in kendisi olduğunu söyleyemeyecekti.
Bunun anlamı şu: Adamın vahiy kaynaklı herhangi bir
delili yok.
Geriye sadece evrimcilerin iddiaları ve bunun hayal
gücü kalıyor.
*
Ancak, Tânevî’nin sözleri, Mustafa İslamoğlu’ndan 100
sene önce aynı naneyi yemiş olan adamların başka yerlerde çıkmış olduğunu
gösteriyor.
Yani zırvanın patenti kendisine ait değil, ondan önce
davranıp saçmalamış mucitler mevcut.
Evet, merhum Tânevî yukarıya aldığımız sözlerini şöyle
sürdürüyor:
“Sen bu uyduruk sözdeki sapmışlığı,
çirkinliği ve edebsizliği bir yana bırak.. O … Darwin’e de muvâfakat
edememiştir. Böylece, ‘îmânla küfür arasında gidip
gelenler olarak ne şunlara (mü’minlere), ne de bunlara (kâfirlere
gidebildiler)’ âyetine tıpatıp uyan [yani münafık; dıştan mümin, içinden kâfir] kimseler
olmuşlardır. …”
Velhasıl, Mustafa İslamoğlu gibiler münafıkça bir
tavır sergiliyorlar..
Bu, gecikmiş ve mahcup Kemalistliklerinde de kendini
gösteriyor..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder