YAŞAR GÖREN'İN SON PAYLAŞIMLARI: BLACK JUMBO KOD ADLI İNGİLİZ AJANI AHLÂKSIZ ZAMPARA HAYDUT ATATÜRK, DEVLETE VE MİLLETE NASIL İHANET ETTİ, MİSAK-I MİLLİ'YE DAHİL VATAN TOPRAKLARINI KENDİ SALTANATININ "TANINMASI" İÇİN GÂVURA NASIL SATTI?

 


KAYNAK: Yaşar Gören'in Facebook hesabı

https://www.facebook.com/yasar.goren.12?locale=tr_TR

Mustafa Kemal, yasadışı bir adamdı... Haydut'tur...
*
Meclis çoğunluğu karşı çıkınca, Mustafa Kemal ve arkadaşları hilafetin kaldırılmasından şimdilik vazgeçtiler... Ama yine de İngilizlerin gözü aydın... Gayda eşliğinde oynayabilirler... MUSTAFA KEMAL, OSMANLI İMPARATORLUĞUNU YIKTI... DAHA DOĞRUSU YIKMIŞ GİBİ YAPTI. ÇÜNKÜ BU MECLİS HAYDUT MECLİS. SONRA, DEVLETİ YIKMAK İÇİN EN AZ 300 OY GEREKİYOR. OYSA 308 NO'LU KARARA 131 VEYA 136 MİLLETVEKİLİ KABUL DEDİ... KARAR YOK HÜKMÜNDE.
... Hilafetin yerinde kalması şartıyla Mustafa Kemal ile anlaşan Hüseyin Avni....
Osmanlıyı yıkan kanunu hazırlayan Dr. Rıza Nur....
1 Kasım 1922. 103 yıl önce bugün.
Bir kişi hariç tamamı ittihatçı olan Haydut Meclis, Osmanlı İmparatorluğu'nun yıkılmasını bir günlük aradan sonra yeniden görüşmeye başladı.
Erzurum Mebusu Hüseyin Avni Bey'in, "Hilafet meselesi açıklığa kavuşmadan Osmanlı'nın yıkılmasına evet demeyiz" diyerek 2'nci Grup'u Meclis'ten çekmesi meseleyi bu noktaya getirdi.
Hilafeti kaldıramayacaklarını anlayan Kemalistler, tasarıyı yeniden düzenlediler. Dr. Rıza Nur, Hüseyin Avni Bey'e danışarak hilafetle ilgili 6'ncı maddeyi şu şekilde değiştirdi:
"Hilâfet, Osmanlı Hanedanı'na aid olup halifeliğe Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından bu hanedanın ilim ve ahlâk bakımından en reşid ve en sâlih olanı seçilir. Türkiye Devleti, Hilâfet Makamı'nın dayanağıdır" ...
Açıklayıcı not: Osmanlı İmparatorluğu'nu yıkan 308 numaralı kanun / kararnameye göre, Osmanlı İmparatorluğu münkariz olmuşmuş. Yani Kemalistler yıkmamış, kendi kendine yıkılmış, tarihe karışmışmış. Sahtekarlar...
*
İngiltere, Mustafa Kemal'e minnettardır.
Mustafa Kemal Osmanlı İmparatorluğu'nu yıkınca, İngilizler aldıkları pası derhal gole çevirdi. İstanbul Hükümeti Lozan'ın davetli listesinden çıkarıldı...
LOZAN'DA OSMANLI'YI SADECE ANKARA TEMSİL EDECEK. OSMANLI TOPRAKLARI, HAYDUT ANKARA HÜKÜMETİ, İNGİLTERE, FRANSA, İTALYA VE YUNANİSTAN ARASINDA 5'E BÖLÜNECEK...
1 Kasım 1922. 103 yıl önce. Ankara'daki Haydut Meclis'in Osmanlı İmparatorluğu'nu 308 numaralı kanun kararname ile yıkması Londra'da sevinç yarattı.
28 Ekim'de İstanbul ve Ankara hükümetlerini beraberce Lozan Barış Konferansı'na davet eden Lord Curzon, davetli listesini alel acele yeniledi.
İstanbul Hükümetini listeden sildi.
19 gün sonra başlayacak olan Lozan Konferansında, Osmanlı İmparatorluğu Ankara tarafından temsil edilecek...
Osmanlı toprakları 5'e bölünecek... Aslan payı İngiltere (Irak, Musul, Kerkük) ve Fransa'nın (Suriye).
Libya ve 12 Adalar İtalya'ya,
Ege adaları ise Batı Trakya ile beraber. Yunanistan'a verilecek...
Mustafa Kemal barut gibi.. Yumruk salladı, sıraları tekmeledi, bağırdı, çağırdı...
MUSTAFA KEMAL, MECLİSİ ÖLÜMLE TEHDİT ETTİ:
YA OSMANLI İMPARATORLUĞU'NUN YIKILMASINA "EVET" DERSİNİZ YA DA... "İHTİMAL BAZI KELLELER KESİLECEKTİR..."
1 Kasım 1922. 103 yıl önce.
Ankara'daki Haydut Meclis, saltanatın kaldırılması adı altında, Osmanlı İmparatorluğu'nun yıkılmasını tartışmaya başladı.
Dr. Rıza Nur ve Başkomutan Mustafa Kemal tarafından hazırlanan kanun takriri / önerge, Meclis’teki müzakerelerden sonra, encümene havale edildi. Bazı milletvekilleri, hilafetin saltanattan ayrılamayacağı ve ikisinin de kaldırılamayacağı fikrini müdafaa etmeye başladılar. Ki, 1876 tarihli Teşkilat-ı Esasiye Kanunu'na /Anayasa'ya göre durum gerçekten de buydu.
Öfkelenen Mustafa Kemal, Encümen Reisi’nden söz aldı ve önündeki sıranın üstüne çıkarak, tehdit edici bir ses tonuyla, bağıra çağıra konuşmaya başladı.
Konuşurken bir yandan da sırayı tekmeliyordu:
"Hakimiyet ve saltanat hiç kimse tarafından hiç kimseye, ilim icabıdır diye, müzakere ile, münakaşa ile verilmez. Hakimiyet, saltanat kuvvetle, kudretle zorla alınır. ...
Bu bir emrivakidir. Mevzuubahis olan; millete saltanatını, hakimiyetini bırakacak mıyız meselesi değildir.
Mesele, zaten emrivaki olmuş bir hakikati ifadeden ibarettir. Bu, behemehal olacaktır.
Burada içtima edenler, Meclis ve herkes meseleyi tabii görürse, fikrimce muvafık olur. Aksi taktirde, hakikat usulü dairesinde ifade olunacaktır. Fakat ihtimal, bazı kelleler kesilecektir"
Bu sert sözler karşısında Encümen Reisi (Komisyon Başkanı) Ankara Mebusu Hoca Mustafa Efendi, durumun nezaketini anladı.
Korkmuştu. Panik içinde “Efendim biz, meseleyi başka bir nokta-i nazardan mütalaa ediyorduk. Tenevvür ettik (aydınlandık)” diye çark etti ve tartışmaları sonlandırdı. ...
Kaynak:
. Gazi'nin Hayatı, Maarif Kitaphanesi sayfa 26
. Mustafa Kemal, Nutuk, sayfa 408
*
*
Padişah, Mustafa Kemal’in Osmanlı İmparatorluğu’nu yıkma niyetini biliyordu ama ordusu yoktu.
Mustafa Kemal ise Yunan işgalini bahane ederek 300 bin kişilik ordular grubu toplamıştı.
VAHİDEDDİN, OSMANLI DEVLETİ'NİN YIKILMASINA KARŞI ÇIKTI: “ANKARA’DA GERÇEK BİR MECLİS YOK… O VEKİLLERİ MİLLET SEÇMEDİ. BUNLAR, ANKARA ÇETESİ. İSYANCILAR TOPLULUĞU…"
1 Kasım 1922. 103 yıl önce…
Ankara’daki Haydut Meclis yetkisi olmadığı halde Osmanlı İmparatorluğu’nu yıktığını açıkladı.
Vahideddin bu açıklamaya karşı çıktı.
Padişah ne düşünüyor?
CHP eski milletvekili Sabahattin SelekAnadolu İhtilali” adlı kitabının bir yerinde şöyle der:
“Anadolu İhtilâli bir halk hareketi değildir. (…)
Anadolu ihtilâli, aslî unsuru ittihatçılar (asker ve sivil) olan bir karma kadronun, daha doğrusu bir aydın ekibin yarattığı ve yürüttüğü bir harekettir. (…)”
Olayın enteresan yanı, Padişah, Ankara’da olan biten herşeyi tıpkı Sabahattin Selek gibi doğru olarak anlamaktadır.
Gerçekçidir.
Mustafa Kemal ve arkadaşlarını Ankara Çetesi diye tanımlamaktadır. Onlar, Meclis falan değil Askeri İhtilal Teşkilatı’dır.
Nitekim Vahidettin 6 Nisan 1922'de İngiltere Yüksek Komiseri'ne, Mustafa Kemal Paşa ve arkadaşlarının faaliyetleri hakkındaki görüşlerini bildiren bir yazı gönderir:
"Ankara'daki askerî ihtilâl örgütü, eski İttihat ve Terakki'nin yeniden ortaya çıkışından başka birşey değildir.
Kendisini milliyetçilik maskesi altında gizlemektedir.
Böylece Yunan istilâsının yarattığı duyguları sömürerek, halkı kandırmayı başarmıştır.
Gerçekte halkın yüzde 90'ı Ankara Çetesi’ne içinden karşıdır.
Fakat halk, hiçbir şeyden çekinmeyen ve her şeyi elinde toplayan adamların baskı metotları altında tutulmaktadır.
Bu adamların tutkusu, egemenliklerini İstanbul'a taşımaktır" demektedir.1
Yine Vahidettin, 7 Ağustos 1922'de de, İngiliz Yüksek Komiseri'ne, "Millîci liderler bir hükümet değildir, bir isyancılar ve ihtilâlciler topluluğudur.
Onlar, ittihat ve Terakki'nin canlandırıcılarıdır.
Masum halkın vatanseverliğini ve iyi niyetini sömürdüler. İnanç ve politikaları bakımından onlar Bolşevikten başka birşey değildirler" diye yazmıştır.2
Ancak, Padişah’ın bütün yakınmaları hiçbir işe yaramayacaktır.
Çünkü, Mustafa Kemal’in arkasında İngiltere vardır. Ve İngilizler, Mustafa Kemal’i bir koç başı gibi kullanarak Osmanlı’yı yerle bir etmeye kararlıdır.
Petrol bölgelerini şehvetle istemektedirler.
Kaynaklar:
1 Dr. Emine Kırcı, dergiler.ankara.edu.tr
2 Gotthard Jaeschke, Kurtuluş Savaşı İle İlgili İngiliz belgeleri sayfa 274 ve Ali Fuat Cebesoy, Millî Mücadele Hatıraları, sayfa 138-139
*
*
Devletinden nefret eden bir adamın sahneye koyduğu bir yıkım operasyonu.
Bu oylama geçersizdir. OSMANLI İMPARATORLUĞU MUSTAFA KEMAL'İN AĞIR BASKISI ALTINDA SİLAH ZORUYLA YIKILDI.
MİLLETVEKİLİ MEVCUDU 400'ÜN ÜZERİNDEYDİ AMA SALONDA SADECE 136 MİLLETVEKİLİ VARDI.
MUTLAK BUTLAN.
BU OYLAMA YOK HÜKMÜNDEDİR.
OSMANLI HALA YAŞIYOR.
1 Kasım 1922. 103 yıl önce. Ankara'daki Meclis'te dünyanın en tuhaf oturumu yapılıyor.
Osmanlı İmparatorluğu kaç oyla yıkıldı?
Bilen yok. Komisyon toplantısında Mustafa Kemal ne demişti? “İhtimal bazı kelleler kesilecektir…”
Bu şaka değildi.
Mustafa Kemal kararlıydı.
Arkadaşları da kararlıydı.
Mustafa Kemal’in istediği karar çıkartılamasaydı Meclis salonu mezbahaya dönebilirdi.
Gerilim çok yüksekti.
Osmanlı Devleti’nin yıkılması gibi dünya tarihinin en önemli olaylarından biri sert ve tehditkar bir ortamda zorla alındı.
Oturum, alınan bütün tedbirlere rağmen eksik sayıyla başladı.
Aslında Meclis’te toplantı nisabı yoktu.
Oturumun açılması için en az 200 milletvekili gerekiyordu. Ama 400’e yakın milletvekilinden yalnızca 136’sı salonda idi.
Toplantının yapılmaması gerekiyordu. Ama Mustafa Kemal’in zorlamasıyla başlatıldı.
Mustafa Kemal kürsüye çıktı ve Osmanlı İmparatorluğu’nun ömrünü tamamladığını iddi etti.
Saltanatın kaldırılmasının alkışlarla kabul edilmesini istedi.
Birçok milletvekili oylamanın ad okunarak yapılmasını istedi.
Mustafa Kemal reddetti.
Ad okunarak yapılacak oylamanın sonuçlarından emin değildi.
Konuşmalar laf atmalar oluyor, dakikalar geçiyordu. Mustafa Kemal’in taraftarları sinirlenmeye başlıyordu. İçlerinden çoğu Sakarya ve Büyük Taarruz’da yanında savaşmış genç subaylardı.
Eğer Mustafa Kemal emir verirse Meclis salonundaki asker kökenli olmayan milletvekillerine Osmanlı yanlılarına ateş etmekte tereddüt göstermeyeceklerdi.
Mustafa Kemal “Eminimki Meclis bunu oy birliği ile kabul edecektir” dedi her bir kelimenin üzerine basarak.
“El kaldırılarak oylama kafidir…”
Bu sırada taraftarlarının elleri silahlarının üzerindeydi…
Meclis Başkanı Rauf Bey (Orbay) resmen korkmuştu.
Gözleri Mustafa Kemal’in üzerinde öneriyi oya sundu.
Kırk kadar el kalktı. “Oy birliği ile kabul edilmiştir” dedi kısaca.
El kaldırılarak yapılan oylamada, 308 numaralı kanunun el kaldırılarak oylanması reddedilmişti ama O “Kabul edilmiştir” diye açıkladı.
Homurdanmalar devam ederken kanun için oylama yapıldı. 132 kabul- 131 diyenler de var. İki ret, üç ret diyenler de var.
Yeniden sayım istenmesine rağmen, oylar sayılmadan sonuç ilan edildi.
Rauf Orbay, Saltanatın “müttefikan” yani oy birliği ile kaldırıldığını ilan etti. Oysa salonda oturumun başlatılması için yeterli sayıda milletvekili yoktu.
Saltanatın kaldırılması için 300 milletvekilinin oyu gerekiyordu.
Haliyle bu oylama geçersizdir.
Saltanat kaldırılamamıştır.
Osmanlı devleti bugün bile devam ediyor…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

OSMANLI'NIN YETİŞTİRDİĞİ MEHMED AKİF ERSOY'DAN LAİK (SİYASAL DİNSİZ, SİYASAL KÂFİR) DÜZENİN VE ONUN YEŞİL KEMALİST DİNDARLARININ ÜRETTİĞİ MEHMED AKİF ERSOY'A...

  LAİKLERİN ÇÖZÜMSÜZ DİLEMMASI:  İSLAMCILAR (İSLAMİSTLER) DÖNSÜN İSLAMCILIK KARŞITI (ANTİ-İSLAMİST) VE "LAİK DÜZEN" YANLISI "...