Victor Hugo
(Türkçesi: Seyfi Say)
Gereğinden uzun yaşadım, çünkü
içinde acılarımın,
Bana yardım edecek bir kol bulamadan yürüyorum,
Çünkü çevremdeki çocuklara zorlukla gülümsüyorum,
Çünkü görmüyorum çiçeklerde artık coşkusunu hayatın;
Çünkü baharda Tanrı’nın doğayı
süslediği devran,
Bu muhteşem aşka duygusuzca şahitlik ediyorum;
Çünkü kaçınılan saate ulaştım artık gün ışığından,
Ve herşeydeki depderin acıyı hissettiği insanın;
Çünkü umudunun mağlup olduğunu
gördü ruhum;
Çünkü mevsiminde bu güllerin ve güzel kokuların,
Benim kızım! Dinlendiğin karanlığı paylaşmak istiyorum,
Çünkü öldü kalbim, yaşamda haddinden fazla kaldım.
Yeryüzü görevimden kaçmayı hiç mi
hiç düşünmedim.
Saban izlerim işte orda, ve işte burda hasadım.
Hep gülümseyegeldim hayatta, gitgide inceldim,
Başımı dik tuttum hep, yalnız hikmete boyun eğdim.
Âlâsını yaptım yapabildiğimce,
hizmetle, bakıp, yıprandım,
Ve nicelerini dertlerimle alay ederlerken gördüm.
Bu nedensiz nefrete şaşırıp hayretlere gömüldüm,
Oysa nice acılar çekmiş, nice uğraşta ter dökmüştüm.
Hiç kanat sesi kuşların
duyulmayan bu dünya hapsinde,
Sızlanmadan, kan ağlayıp, ellerimin üstüne düşmüş halde,
Sessiz ve yorgun, kürek mahkumu mücrimlerin alayları içinde,
Taşıdım hep kendi halkamı, sonsuzca uzanan o zincirde.
Şimdi benim yorgun göz kapaklarım
sadece yarı açık;
Seslendikleri zaman hiç dönüp bakmıyorum bana artık;
Sersem ve bitkinim, bende hali var evet şu adamın
Gün doğmadan kalkmış ayağa, hiç uykuya dalmaksızın.
Hiç kalkışmıyorum artık kasvetli
durgunluğumla,
Cevap vermeye bile kıskançların beni inciten ağızlarına.
Ey benim Rabbim, gecenin kapılarını şimdi artık aç bana,
Gidebileyim böylece uzaklara, bilinmedik diyarlara!
Veni, Vidi, Vixi
Je marche, sans trouver de bras qui me secourent,
Puisque je ris à peine aux enfants qui m'entourent,
Puisque je ne suis plus réjoui par les fleurs ;
Puisqu'au printemps, quand Dieu met la nature en fête,
J'assiste, esprit sans joie, à ce splendide amour ;
Puisque je suis à l'heure où l'homme fuit le jour,
Hélas ! et sent de tout la tristesse secrète ;
Puisque l'espoir serein dans mon âme est vaincu ;
Puisqu'en cette saison des parfums et des roses,
Ô ma fille ! j'aspire à l'ombre où tu reposes,
Puisque mon coeur est mort, j'ai bien assez vécu.
Je n'ai pas refusé ma tâche sur la terre.
Mon sillon ? Le voilà. Ma gerbe ? La voici.
J'ai vécu souriant, toujours plus adouci,
Debout, mais incliné du côté du mystère.
J'ai fait ce que j'ai pu ; j'ai servi, j'ai veillé,
Et j'ai vu bien souvent qu'on riait de ma peine.
Je me suis étonné d'être un objet de haine,
Ayant beaucoup souffert et beaucoup travaillé.
Dans ce bagne terrestre où ne s'ouvre aucune aile,
Sans me plaindre, saignant, et tombant sur les mains,
Morne, épuisé, raillé par les forçats humains,
J'ai porté mon chaînon de la chaîne éternelle.
Maintenant, mon regard ne s'ouvre qu'à demi ;
Je ne me tourne plus même quand on me nomme ;
Je suis plein de stupeur et d'ennui, comme un homme
Qui se lève avant l'aube et qui n'a pas dormi.
Je ne daigne plus même, en ma sombre paresse,
Répondre à l'envieux dont la bouche me nuit.
Ô Seigneur, ! ouvrez-moi les portes de la nuit,
Afin que je m'en aille et que je disparaisse !
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder