“Özkök sırtında yumurta küfesi olmayanların ismini verip kızdı: Pes artık”..
Odatv’deki yazının başlığı böyleydi..
Dokuz gün önce (3 Kasım 2023) yayınlandı.
Özkök’ten kasıt, Hürriyet’in
eski genel yayın yönetmeni Ertuğrul..
Sözde iktidarı savunuyorum derken, (sahibinin yüzüne konan sineği ezmek
için koca kayayı sineğin üzerine indirip altındaki kafatasını da parçalayan ayı
gibi) yazısında, iktidarın Gazze söylemi ve politikasındaki tutarsızlığı ifşa
ediyordu.
Okuyalım:
Kulaklarım
duyduklarım hafsalama sığmıyor.
Bakın şu sözlerin hepsini
önceki gün, yani aynı gün duydu kulaklarımız…
SIRTINDA YUMURTA
KÜFESİ OLMAYAN KOMŞU BİZE “BOYKOT UYGULA ” DİYOR
İran Dışişleri Bakanı konuşuyor…
Yanında Türkiye Dışişleri Bakanı Hakan Fidan
da var…
İranlı bakan, “Bölge ülkeleri her şeyden önce İsrail’e kapsamlı boykot uygulamalı, İsrail’e yakıt göndermemeli,
siyonist rejimle ilişkiler kesilmelidir…”
Emriniz olur…
İyi de arkadaş, bu bakan arkadaş, dünyadan
izole olmuş, ekonomisi batmış, kadınları bitap bir ülkenin dışişleri bakanı…
Kaybedecek hiç bir şeyi kalmamış zaten…
Sırtında ne küfesi var… Ne de o küfede tek
bir yumurtası…
Şimdi kalkmış, bize kendi evimizde “Hadi siz
de kopun dünyadan” diye bağırıyor…
İYİ DE KİME
SOKUŞTURUYOR BU LAFLARI DÜŞÜNDÜNÜZ MÜ
Güya herkese konuşuyor ama asıl derdi başka…
Bu sözleri ile birilerini İslam alemine
şikayet ediyor.
O konuşmayı yaptığı gün çok iyi biliyor ki,
21 Ekim günü Ceyhan’dan İsrail’in Eliat limanına 1 milyon varil ham petrolü
götüren o tanker Azerbaycan petrolünü taşıyordu.
Kardeş ülkemiz Azerbaycan bu sözlerin
hedefi…
Tabi ki Ceyhan’dan giden petrole borularını
açan Türkiye de…
Sırtında yumurta küfesi olmayanlar için ne
kolay lokma değil mi…
Çok iyi biliyor ki, Türkiye ve Azerbaycan
uluslararası camiaya ve ekonomiye entegre ülkeler…
O arkadaşın memleketi ise, bizim Ahmet
Bey’in dahiyane lafı ile “Değerli yalnızlıklar” içinde tek başına kalmış bir
çorak ülke…
“Hadi siz de gelin bizim mahalleye” diyor
adeta…
Mersi… Biz almayalım…
*
Özkök’ün verdiği bilgi önemli..
Söz konusu konuşmanın
yapıldığı gün, yani 21 Ekim günü Ceyhan’dan hareket eden bir tanker, İsrail’in Eliat limanına 1 milyon varil ham petrolü götürüyormuş.
Ceyhan, İsrail sınırları
içinde yer almıyor. Adana’nın ilçesi.
Bin değil, 10 bin değil,
100 bin değil, 1 milyon varil petrol..
İsrail, bu petrolle Gazze’yi
vuruyor.
*
İmdi, Türkiye’nin tutup
Gazze için İsrail’e savaş açmamasını anlayabiliyoruz.
Arkasında ABD ve Avrupa
var..
İsrail’e saldırdın diyelim,
bunlarla da kapışman ihtimali var.
Türkiye Cumhuriyeti, bu
riski alacak bir devlet değil.
Dolayısıyla, Erdoğan’ın bir
yandan “İsrail sabrımızı taşırma” filan türünden çıkışlar yaparken diğer yandan
“kalıcı barış”tan söz ederek İsrail’e barış güvencesi vermesini anlayışla karşılayabiliyoruz. (Hani “Adın ne, Mülayim, sert olsan ne yazar”
hesabı, sabrın taşsa ne olacak?.. ABD, AB ve İsrail, fiilen bir müdahale
olmadıkça Erdoğan’ın bu tür tepkilerini umursamaz.. “Siyasetin doğasında bu
var. Karizmayı çizdirmemek için kendi seçmenine, halkına ve muhaliflerine karşı siyaset gereği bunları söylemek zorunda” diye düşünürler.)
Evet, Erdoğan’ın İsrail’e
karşı “savaşçı” ya da “şahin” bir
politika izlenmesini istememesini anlayışla karşılayabiliyoruz.
Çünkü İsrail’in arkasında
ABD ve AB var..
Onlarla da kapışma riski mevcut.
Fakat aynı şey ticaret için
söz konusu değil..
İsrail’e petrol göndermedin
diyelim.. Dünyada tek petrol alıcısı ülke İsrail mi?..
Azerbaycan, sadece İsrail’e
mi petrol ihraç ediyor?!
Türkiye Yüzyılı rüyası
gören Türkiye’nin ekonomisi İsrail’le ticarete mi bağımlı?
Yani 9 milyon nüfuslu
İsrail’le ekonomik ilişkilerini tümden kessen ne olur, batar mısın?..
Dünyada 8 milyar (milyon
değil) insan yaşıyor…
Dünya, beşten de, İsrail’den de büyük.. İsrail, nüfus bakımından dünyanın binde biri.
*
İran’ın tutumuna gelince..
İran senin için ölçü olamaz.
İran’ın sırtında yumurta
küfesi yokmuş da, Türkiye’nin varmış..
Senin dış politikan kendi
belirlediğin ilkelere değil de başkalarının sırtında küfe olup olmamasına endeksliyse, sana
devlet değil, ancak “şirket” denilebilir.
“Venedik taciri” kafasıyla hareket eden bir devlet, “yüzyıl”
edebiyatı yapabilir, fakat “yüzyıl” sahibi olamaz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder