Charles
R. Dawin’e iman edip evrim teorisini savunanlardan onun kitabını
okuyanlar kaç kişidir?
Satın alanlar muhtemelen
çoktur da, okuyan kaç kişidir?
Türkiye’de onun kitabını tercüme edenler dışında
baştan sona okuyan var mıdır, bilmiyorum.
Belki vardır da, çok çok azdır.
Şahsen bugüne kadar Darwin’i okumuş bir kişiyle
bile karşılaşmadım, tanışmadım.
*
Darwin’in kitabının Öner Ünalan tarafından yapılmış
çevirisi şöyle tanıtılıyor:
“Charles R.
Dawin’in The Origin of Species (Everyman’s Library, 1967) adlı
yapıtını Öner Ünalan, İngilizce aslından, Almanca çevirisi Die Entstehung
der Arten (Philipp Reclam Jun. Stuttgart, 1967) ile karşılaştırarak
dilimize çevirmiştir.”
Çeviriye Aydın Çubukçu 2009 yılında tanıtım ya da takdim kabilinden bir önsöz yazmış.
Bu önsözde
şöyle bir paragraf da yer alıyor:
“Darwin
hakkındaki en önemli önyargı, karşı propagandanın en temel yalanı,
Darwin’in insan türünün kökenini maymunlara dayandırdığına dair iddialardır. Oysa Darwin insan ve maymunların aynı türden gelmekte
olduğunu, ama insanın maymunların evrimi sonucu ortaya çıkmadığını söylemektedir. Her iki tür, uzak ve ortak atadan ayrılarak
evrilmişlerdir. Günümüzde genetikbiliminde elde
edilen ilerlemeler, bu görüşü çürütmek bir yana, her adımında doğrulamakta ve geliştirmektedir.”
Demek ki
Darwin, insanın maymundan türemediğini söylüyormuş.
Darwin’in “insanın
maymundan türediğini savunması” iddiası bir önyargıymış.
İyi de
Türkiye’de bu önyargıya sahip olanlar, evrime inanan ve savunanlar..
Darwin’i
bilmeden Darwincilik yapanlar.
*
Çubukçu, “karşı
propagandanın en temel yalanı”ndan da söz ediyor.
Böylece, Darwin
karşıtlarının, gerçekte onun savunmadığı birşeyi ona izafe ederek iftira
atmış olduklarını söylemiş oluyor.
Meseleyi bu
şekilde ele alırsak şu sonuca varırız: Bu “karşı propaganda” cephesinin
(yani Darwin karşıtlarının) derdi “insanın maymundan türemediğini”
savunmak değil, asıl gayeleri Darwin’i tibarsızlaştırmaktan ibaret.
Dertleri
insanın maymundan türemediği fikrini savunmak olsa, “Darwin de böyle
söylüyor” deyip geçmeleri gerekir. Bu noktada evrimcileri mağlup etmek
için bu kadarını söylemeleri yeterlidir.
Çünkü, bu
durumda evrimciler, kendi evrimci inançlarına göre insana bir köken
bulmak için maymundan başka bir “ara tür” bulmak zorundadırlar.
Bulmak için
uğraşıp dursunlar.
Onlarla
tartışmak için acele etmeye gerek yok.. O ara türü bulsunlar, öyle gelsinler, o
zaman tartışalım.
*
Ancak,
Çubukçu meseleyi yanlış yorumluyor.
Darwin’i
itibarsızlaştırmak için ona, onun söylemediği, onun aksini savunduğu bir iddiayı
(insanın maymundan türediği iddiasını) izafe etmenin, böyle bir iftirada
bulunmanın kime ne yararı var ki?!
Gerçekte
böyle bir bilinçli ve kasıtlı “karşı propaganda” da, “yalan” da, “önyargı” da
yok..
Tam aksine, maymun
torunu olma heveslisi kesimlerin Darwin’i istismar etmeleri durumundan söz
etmek gerekir.
Şayet Çubukçu
olaya “bilimsel” bir tarafsızlıkla ve “önyargı”sızlıkla bakabilseydi, bunu
anlardı. Ne yazık ki evrimcilik karşıtlarına karşı bir önyargı sergilemiş
durumda.
*
Kutsal
kitaplara inananlardan önce, bugüne kadar Darwincilik adına insanın maymundan türemiş
olduğunu söyleyenlerin Darwin’le hesaplaşmaya ihtiyaçları var.
Onlara göre
Darwin’in görüşleri doğruysa, teorileri yanlışlıktan uzaksa, insanın maymundan
türememiş olduğunu kabul etmeleri gerekiyor. Çünkü Darwin bunu söylüyor.
Yok eğer aksini
iddia ediyor da “İnsan maymundan türemiştir, Darwin yanılmıştır”
diyorlarsa, Darwin’in teorisinin diğer aksamının da yanlış olabileceğini
anlamaları gerekir.
İmdi, evrim teorisini
Darwin’in savunduğu şekliyle ispatlamak ya da çürütmek, maymuncuların savunduğu
şekliyle ispatlamak ya da çürütmekten daha zordur.
Çubukçu’nun ifadelerinin
gösterdiği gibi, Darwin’e göre, ne insan maymundan türemiştir ne de maymun
insandan. “Her iki tür, uzak ve ortak atadan ayrılarak
evrilmişlerdir.”
Bu, mesela “Ne Çinliler
Türkler’den türemiştir, ne de Türkler Çinliler’den.. Çok eski zamanlarda
yaşamış bir babanın bir oğlundan Türkler, diğerinden de Çinliler türemiştir”
demek gibi birşeydir.
Böylesi bir ifade, evrim
teorisine “türeyiş” bakımından benzemektedir.. Türkler’in ve Çinliler’in ilk
atasının (ilk Türk'ün, ilk Çinli'nin) doğrudan topraktan yaratılmış olduğunu söylemiyorsunuz, onların kendilerinden
önceki bir canlıdan (ortak atadan) türemiş olduğunu kabul ediyorsunuz.
*
İşte, kutsal kitaplara
inananların Darwinistlerle tartışmaları gereken nokta bu: Madem var diyorsunuz, insanın ve maymunun “uzak
ve ortak ata”sı nedir, nasıl birşeydir, kimdir?
O uzak ve ortak atadan
türeyen bazıları niye ve nasıl insan olma yolunu seçmişler, bazıları da
maymunluk yoluna niye ve nasıl sapmışlardır?
Kesin olan şudur: Bu tür
sorulara fosil, kemik ve iskelet koleksiyonu yapmakla cevap
bulamazsınız. Sadece hayal gücünüzü kullanarak senaryo yazma
durumundasınız.
Darwin’in yaptığı da aslında
budur.
Demek ki, ortada sadece, “zan
ve tahmin”den, yakıştırmalardan öteye gitmeyen spekülasyonlar
bulunuyor..
Bunun adına illüzyonist
kurnazlığıyla “bilim” diyorlar.
Kitapları fosil
resimleriyle ve farklı canlıların değişik ilginç özellikleriyle ilgili
bulgularla doldurmak, söz konusu hayal ürünü yakıştırmaların doğruluğunu
gösteren deliller ortaya koymuş olmak anlamına gelmez.
*
Çubukçu şunu da diyor:
“Günümüzde
genetikbiliminde elde edilen ilerlemeler, bu görüşü [insan ve maymun türlerinin
uzak ve ortak atadan ayrılarak evrilmeleri görüşünü] çürütmek bir yana, her adımında
doğrulamakta ve geliştirmektedir.”
İmdi, bilim felsefesine
ve tümevarım yöntemiyle ilgili tartışmalara (ve özellikle Hume
ile Popper gibi isimlerin yazdıklarına) vakıf olanlar, “doğrulama”nın,
bir teorinin “kesin” doğruluğunu göstermek için yeterli olmayacağının
farkındadırlar.
Bilim felsefesinden,
mantıktan ve yöntem nosyonundan habersiz olanlara ise ne anlatsanız boş..
Teorinin geliştirilmesine
gelince..
Geliştirilmeye muhtaç olmak, yetersizlik
alâmetidir.. Kesin doğrular genellikle basittirler ve geliştirilmeye ihtiyaç
duymazlar, anlaşılmaya ihtiyaç duyarlar.
*
Bu gerçeği ilk anlaması
gerekenler, İslam’ın hem Luther’i hem de Darwin’i gibi ortaya
çıkan Mustafî İslamolog gibi ilahiyat stand-up’çısı sırıtkan reformistlik
heveslileri.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder