https://www.academia.edu/97027373/%C4%B0ngilizin_G%C3%B6zde_%C5%9Eeyhi_%C4%B0bn_Arab%C3%AE
Dr. Seyfi SAY
İÇİNDEKİLER
DİNLER ARASI DİYALOG VE
“IBN ‘ARABI SOCIETY” 4
İBN ARABÎLİK POTANSİYELİNİ HARCAMIŞ
BİR ABBASÎ 8
İBN ARABÎ’NİN
HEZEYAN TARİKATI 12
İBN ARABÎ’DEN
SEÇME ZIRVALAR 22
GAF
EBESİ: İBN ARABÎ 27
MEHMED
ŞEVKET EYGİ, EHL-İ SÜNNET İTİKADI VE İBN ARABÎ 30
KENDİSİNİ BİLE
TANIYAMAMIŞ BİR GAFİL NASIL ARİF-İ Bİ’LLAH OLABİLİR?! 36
İBN ARABÎ’NİN HZ. EBUBEKİR’E KARŞI EDEPSİZLİĞİ 41
KENDİNİ
HAVASSÜ’L-HAVASTAN, SEÇKİNLERİN SEÇKİNİ KİTLEDEN SAYMA UCUB VE KİBRİNİN ADI
TASAVVUF OLMUŞ 44
İBN ARABÎ’NİN
ZIRVALARINDA HİKMET ARAMAK 52
İBN ARABÎ’NİN (KENDİSİNDEN MENKUL) PALAVRA KERAMETİMSİSİ: İBN RÜŞD’LE
MÜLAKAT 61
TASAVVUF
TARİHİNİN EN BÜYÜK ŞARLATANI: İBN ARABÎ 70
BİR
İNGİLİZ-YAHUDİ PROJESİ OLAN İBN ARABÎCİLİK, EHL-İ SÜNNET DIŞI BİR SAPIKLIKTIR 76
İBN ARABÎ VE
FETHULLAH GÜLEN 77
İBN ARABÎ’NİN MELEKLERLE
İLGİLİ ZIRVASI 82
İBN ARABÎ’Yİ RAB EDİNMEK 88
MEZHEPSİZ MASON KETHÜDAZADE’NİN İBN ARABÎ SEVDASI 93
CÜBBELİ KEMALİSTİN (ATATÜRKÇÜNÜN) İBN ARABÎCİLİĞİ 103
İBN ARABÎ’NİN METAFİZİK ZIRVALARI
111
ŞEYTAN’IN AVUKATI 121
“FETÖ HOŞGÖRÜSÜ
KALMADI, İBN ARABÎ İRFANI VERELİM!” 126
İBN ARABÎCİ
GEVEZELİK GELENEĞİ 128
DİNLER ARASI DİYALOG VE “IBN ‘ARABI SOCIETY”
Türkiye’de bir dönem “İbrahimî dinler” kavramı
gözdeydi. Yahudilik ile Hristiyanlık bu kavram çerçevesinde matah birşeymiş
gibi gösterilmeye çalışılıyordu.
Gerçekte Yahudiler ve Hristiyanlar için “ehl-i kitab” denilmesi, onlara, “İbrahimî din”
tabirinden daha büyük bir değer kazandırır. Onların kitap (vahiy) ehli olması,
İbrahimî din mensubu olarak görülmelerinden daha önemsiz birşey değildir.
Ancak onlar, kitaplarını tahrif etmişlerdir. Bu aynı
zamanda, “İbrahimî din”den (İbrahim’in a.s. dininden, hanîf) olma niteliklerini yitirmeleri anlamına da
gelmektedir.
Batılılar’ın “ehl-i kitab” kavramını unutturarak
yerine “İbrahimî din” tabirini oturtmak istemeleri de sebepsiz değil.
Şayet kitap kavramına vurguda bulunulmuş olsa, dolaylı
olarak bizim de “kitab” ehli vasfını taşıdığımızı, Kur’an‘ın Allah’ın kelâmı olduğunu onaylamış
olacaklar. Bu yüzden, o taraklarda hiç bezleri yok. Onun yerine, bu “kavramlar
savaşı”nda cepheye “İbrahimî din” tabirini sürüyorlar. Zımnen bizim, Tevrat ve İncil üzerinden
kendilerini taklit ederek Hz. İbrahim’e bağlandığımızı söylemiş oluyorlar.
Bu abrakadabra ortamında onlar, gerçekte hanîf
değilken, İbrahim’in (a.s.) dini ile bir ilgileri bulunmuyorken, el çabukluğu
ve göz boyamacılık marifetiyle “İbrahimî din” mensubu
oluyorlar, fakat biz onlar nezdinde ehl-i kitab olamıyoruz.
Onlar açısından fazlasıyla kârlı ve oldukça verimli
bir işbirliği ve diyalog.
*
Batılılar’ın İslâm ülkelerine yönelik faaliyetlerinde
sadece “diyalog” türü çalışmalarla yetindiklerini düşünmemek gerekir.
Onların oryantalizm geleneğine dayalı büyük bir birikimi mevcut
ve Müslümanlar’ın zayıf noktalarını çok iyi biliyorlar.
Bu yüzden, Müslümanlar’ın saptırılmaya müsait
oldukları zeminleri sabırla ve suhuletle genişletmeye uğraşıyorlar.
Bu zayıf noktalardan birini ne yazık ki bozuk tasavvufî akımlar oluşturuyor.
Nasıl sapık itikadî ekoller ve batıl fıkhî mezhepler
varsa, sapık tasavvufî telakkiler de mevcut.
Ancak, tasavvufa meraklı olanlar genellikle, sahih-sapık tasavvuf ayrımı yapma duyarlılığından yoksun bulunmaktadırlar.
İkinci olarak, tasavvufu aşırı bir şekilde,
doğru-yanlış demeden savunanlar, genelde itikaden mezhepsiz hale
gelmekte fakat bunu fark edememektedirler.
Buna örnek olarak İbn Arabî’nin itikadî görüşlerini
gösterebiliriz. Bu görüşler hem Eş’arî hem
de Matüridî mezhebi çerçevesinde savunulamaz durumda
oldukları halde, onların buna aldırış etmedikleri görülmektedir.
Bir yandan da kendilerini mesela Matüridî zannetmeye
devam etmektedirler.
*
Batılılar’ın İbn Arabîciliği yaygınlaştırmak için
tesis ettikleri kurumlardan biri, İngiltere’de Oxford’da
1977 yılında kurulmuş olan The Muhyiddin Ibn ‘Arabi
Society. Özellikle İbn Arabî hakkında çalışan akademisyenleri
kurumlarına şeref üyesi yaparak teşvik
etmektedirler. Bu kurumun 40’dan fazla ülkede üyesi var. Onur üyeleri arasında
Suad Hakim, İbrahim Kalin (Kalın), Mahmud Kiliç (Mahmut
Erol Kılıç) ve Seyyid Hüseyin Nasr gibi isimler de yer alıyor.
ABD’de, San Francisco Bay
Area’de de bir şubeleri mevcut.
ABD’deki şubesi vergiden muaftır ve kâr amaçlı
çalışmaz.
Yani para kazanmak dışında birtakım sosyal ve kültürel “uluslararası” amaçları mevcut.
Kurum, Oxford’da bir de kütüphane oluşturmuş durumda.
Burada yazmalar, mikrofilmler ve 15 dilde yayınlanmış kitaplar yer alıyor. Yılda
iki defa yayınlanan bir dergileri (Journal of the Muhyiddin ibn ‘Arabi Society)
bulunmaktadır. 1984 yılından beri İngiltere’de her yıl bir sempozyum
düzenlemekteler. Aynı şekilde ABD’de de 1987’den beri her yıl sempozyum
düzenliyorlar. Dünyanın çeşitli ülkelerinden akademisyenleri bu alanda
çalışmaya teşvik ediyor, onları sempozyum çerçevesinde bu alana
yönlendiriyorlar. (Bkz. http://www.ibnarabisociety.org/)
*
Bütün bunları babalarının hayrına mı yapıyorlar?..
Bu kadar masrafın altına yok yere mi giriyorlar?..
Neden bir yandan Selman Rüşdi gibilerle, diğer
yandan karikatür çirkinlikleriyle Peygamber Efendimiz
s.a.s.’i iğrenç bir şekilde aşağılamaya çalışırken öbür yandan İbn Arabî için
bunca fedakârlıkta bulunuyorlar?..
Amaçları, Müslümanlar’ın değerini takdir etmekten aciz
kaldıkları (!) “velîlerin sonuncusu”nun (!) kadr ü kıymetinin anlaşılmasını mı
sağlamak?
Evet, İslâm alimleri, Ebussuud Efendi’den İbn
Âbidin’e, İbn Haldun’dan Said-i Nursî’ye kadar hep bu şahsın kitaplarının
okunmasının caiz olmadığını söylemişler, fakat, Batılılar tam tersini yapmak
gerektiğini düşünüyor ve bunu çok mükemmel bir şekilde gerçekleştiriyorlar.
Neden?..
Rasulullah s.a.s. için çirkin karikatürler.. İbn
Arabî’ye ise bir izzet, bir ikram!..
Neden?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder