KÂZIM KARABEKİR'İN DAMADI PROF. ÖZERGİN ANLATIYOR - 3
Teklif dergisinin Ağustos 1988 tarihli altıncı sayısında Prof. Dr. Faruk Özergin ile yapılmış röportajı aktarıyorduk.
İlk soru, Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası/Partisi ile ilgili..
Özergin'in sözlerini aktarmaya devam edelim:
Ve o tarihte de [1924] Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası [İlerlemesever Cumhuriyet Partisi] kuruldu. Bunun [tüzüğünün] bir maddesinde de "Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası dine hürmetkârdır" der ve o tarihte de Türkiye Anayasası'nda "Türk Devleti'nin dini İslam'dır" yazılıdır. Yani devletin dini İslam'dır. Anayasa'da yazılıdır ve [Karabekir ile arkadaşlarının kurduğu partinin adı] Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası, ötekilerinin ismi Halk Fırkası [Partisi] idi. Bunun üzerine onlar da Cumhuriyet Halk Fırkası adını aldılar.
Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası kurucularından Cafer Tayyar Paşa'nın bizzat bana anlattığı gibi, "Biz iktidar hırsı düşünen insanlar değildik. Biz bir denge unsuru olmak istiyorduk. ... dine hürmetkârdık. ..." Fakat bu parti birden bire büyük rağbet gördü. Bunu hiç söylemiyorlar, tarih kitapları da yazmıyor, bazen ağızlarından kaçırıyorlar. Ve seçimleri kazanma ihtimali büyük çapta belirdi. Bunun üzerine Doğu'da bütün İstiklal Harbi sırasında hiçbir isyan çıkmamışken, nasıl olduysa oldu, Doğu'da isyana yönelik kıpırtılar başladı. Bunu Dahiliye Vekaleti [İçişleri Bakanlığı] bildiği halde, gerektiğinde tedbirler alınmamak suretiyle isyana (Şeyh Sait İsyanı) dönüştü. Bunun üzerine Halk Partisi de Takrir-i Sükun Kanunu'nu {Hareketsizliği Yerleştirme Yasası] çıkardı. Gayet sert bir kanun. Ve o kanun çıktığı gün, Meclis'i de tatile soktu. O tarihte başvekil olan Fethi Bey [Fethi Okyar, ki İzmir Suikasti davasında 10 yıl hapse muhkum edilecektir], Halk Partisi'nin yaptığı ceberutluğun aleyhinde idi ve istifa etti. İsmet Paşa başvekilliğe gelir gelmez, ilk iş Takrir-i Sükun Kanunu'nu çıkardı ve Meclis'teki bütün gayretlere rağmen, Meclis'i o gün tatil etti. ... Takrir-i Sükun Kanunu'na dayanarak da bu partiyi {Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası] feshettiler. Bunların demokrasiyle, şunla bunla alakası yoktur.
Bu adamlar iktidarı ele geçirmişler ve diledikleri gibi herşeyi yapma sevdasında olan insanlardı. ... Sonunda tabii bu güçlü grup, laiklik namı altında din düşmanlığına ve diktatörlüğe yürüdü. İsmi cumhuriyetti ama, yönetim tam şekliyle diktatördü. Tam diktatörlüktü. Bilindiği gibi sonra da herşeyi yaptılar.
(Abdurrahman Dilipak, İnönü Dönemi, İstanbul: Beyan Y., 1989, s. 152-3.)
*
Prof. Özergin'i dinlemeye devam edeceğiz inşaallah.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder