Yaşar Gören'in 20 Ağustos 2025 tarihli
Facebook paylaşımının başlığı şöyle:
İNGİLİZ AJAN BLACK JUMBO, SAKARYA SAVAŞI'NIN PLANLARINI
TELGRAFLA ANKARA'DAN İSTANBUL’A, İNGİLİZ İSTİHBARATINA GÖNDERDİ...
(https://www.facebook.com/yasar.goren.12/posts/ingiliz-ajan-black-jumbo-sakarya-sava%C5%9Finin-planlarini-telgrafla-ankaradan-istanb/30778776851766831/)
Bu başlığı, paylaşımına eklediği fotoğraflarla ilgili açıklama izliyor:
"Fotoğraflar:
Solda o günlerin telgraf aleti. Günümüzün interneti gibiydi. Sağ üstte Black
Jumbo'dan Sakarya Savaşı'nın planlarını alan İngiliz işgal kuvvetleri
komutanı General Harington. Altta Black Jumbo..."
Black Jumbo kim diye
baktığımızda zampara Atatürk'ün, yani Selanikli Sarı Kamal'ın nursuz suratını görüyoruz.
Gören'in yazısının ilk cümlesi ise
şöyle: "20 Ağustos 1921. 104 yıl önce bugün."
Devamını okuyalım:
Sakarya Savaşı’nın hazırlık günlerinde bizden 80
yıl saklanan tuhaf bir olay gerçekleşmiştir. (Yunan saldırısının
başlamasından 3 gün önce) 20 Ağustos 1921 gecesi saat 23.35’te İstanbul’daki
Müttefik Kuvvetler Başkomutanı İngiliz Generali Harington, Londra’ya şifreli
uzun bir telgraf gönderir.
Telgraf metninde
şunlar yazılıdır:
“20 Ağustos sabah
saat 06.30’a dek alınan bilgiler, Türklerin Sakarya ırmağı ile Ankara
arasında savaşı kabul edeceklerini göstermektedir. Türk tümenleri aşağıdaki şekilde
yeniden toparlanmışlardır”
Telgrafta Türk
tümenlerinin 5 grup halinde tertip edildikleri, hangi birliklerden oluştukları
teker teker ve ayrıntılarıyla açıklandıktan sonra şöyle denilir:
“20 Ağustos saat
06.30’da ele geçirilen Türk belgeleri, Türk Ordusu’nun aşağıdaki harekat
emirlerini açığa vurmaktadır”
Telgrafın devamında,
Batı Cephesi Komutanlığı’nın verdiği en son harekat emirleri son derece
ayrıntılı bir biçimde anlatılır.
Bu telgraf çok acı ve
ürkütücü bir gerçeği ortaya çıkarır. Demek ki, Başkomutan Mustafa Kemal’in,
Genelkurmay Başkanı Fevzi Paşa’nın, Batı Cephesi Komutanı İsmet Paşa’nın
emirleri, Türk birliklerinin harekatı, İstanbul’daki İngiliz Generali
Harington’a anında iletiliyordu.
İngiliz haber alma
örgütünün yeryüzünün en güçlü casusluk ağına sahip olduğu bilinir ama
Anadolu’nun göbeğindeki Sakarya boylarında olup bitenlerin, ancak çok az sayıda
üst düzeydeki Türk komutanları arasında geçen haberleşmelerin günü gününe
İstanbul’daki General Harington’a ulaşması nasıl oluyordu? (İstiklal
Savaşı’nda Ankara Sayfa 264)
Okuduğunuz gibi, İstiklal
Savaşı’nda Ankara kitabının editörleri çok önemli bir gerçeği,
Ankara’nın göbeğindeki müthiş bir casusu veya casusluk örgütünü tespit ediyor
ama aynı anda bu gerçeği hem yetim hem de öksüz bırakıyorlar.
Nasıl oluyordu? diye
soruyorlar ve bu sorunun cevabını aramıyorlar.
Ancak, bu kadarına da
teşekkür. Bize çok önemli bir belge vermiş oldular.
Bakın biraz
didikleyince Türk askeri sırlarını İngiliz istihbaratına telgrafla
jurnalleyen kim çıkıyor?
*
Evet, İngilizler Black Jumbo kod
adlı ajanlarından Türk savaş planlarını aynen almışlar.
Günü gününe.. Hiç gecikmeksizin..
Bilindiği gibi Türk ordusu işgalci Yunan
ordusu karşısında Eskişehir-Kütahya bozgununu yaşayınca Selanikli
zampara Atatürk, TBMM'nin Kayseri'ye taşınması kararı almış
bulunuyordu.
TBMM bunu kabul etmedi..
Milletvekilleri "Ankara'da
oturup vıdı vıdı edip durma, kuru nutukla lafla peynir gemisi yürümüyor, elini
taşın altına koy, cepheye git, asker seni başlarında görsün" dediler.
Hindistan'dan, Orta Asya'dan vs. gelen paraları
'cebellezî' etmek ve cüzdanını şişirmek gibi önemli hayatî işlerle meşgul olan zampirik Selanikli sahtekâr
hırsız bunu kabul etmek istemedi.
Cepheye gitmekten daha önemli ve de zevkli ve kârlı işleri vardı.
TBMM'de tam dört gün boyunca (rakamla 4)
sabahtan akşama kadar gidersin gitmezsin tartışması yaşandı.
Sonunda sahte kahraman, cepheye iki
şartla gitmeyi kabul etti.
Birinci şartı, TBMM'nin bütün
yetkilerinin şahsına devredilmesiydi. Yani TBMM bir
"hiç" olacak, kendisinin ağzından çıkan kanun sayılacaktı.
Falih Rıfkı Atay, Çankaya'sında
bunun adını koyuyor: Diktatörlük.
Sözde vatansever hırsız, “Beni diktatör
yapmazsanız şuradan şuraya adımımı atmam” diyordu.
"Mevzubahis vatansa gerisi
teferruattır" palavrasıyla hava atan sahtekâr zampara, yanık sesle "Mevzubahis
ben isem, vatan teferruattır" türküsü söylüyordu.
İkinci şartı ise, bir yenilgi durumunda
kendisinden asla hesap sorulmaması, la yüs'el muamelesi görmesi,
kusurunun bulunup bulunmadığının araştırılmamasıydı.
*
TBMM, sahtekârın cepheye gitmesini
sağlamak için şartlarını kabul etti.
“Ben, ben, ben…” diye ortalığı yıkan
zamparaya, “Tamam, biz ‘hiç’ olmayı kabul ettik” dediler.
Fakat, kendileriyle birlikte milleti de
“hiç” haline getirdiklerinin farkında değillerdi.
Ancak sahtekâr zampara, cepheye gider
gitmez bir "Attan düştüm, kaburgam kırıldı" hikayesiyle savaş
başlamadan Ankara'ya döndü.
Ya ata binmeyi bile beceremiyordu, ya da
basit bir sıyrık ya da incinmeyi bahane edip cepheden kaçmak isterken
şanssızlığı tutup kaburgasını kırmıştı.
Sonra da rahat durmadı, gözü kaçmadaydı,
savaşın bitimine doğru orduya ricat emri verdi.. Filistin'deki tecrübesini
konuşturdu, tekrar Kayseri hayalleri kurmaya başladı.
Fakat Fevzi Çakmak bu
emri orduya duyurmayı geciktirdi ve bu arada Yunan ordusu (açlık ve ishal
salgını yüzünden) geri çekilme ve toparlanma kararı aldı.
Böylece Selanikli zampara, kazara savaş
kazanmış oldu.
Sinekten yağ çıkarma ustası olduğu için
bunu muhteşem bir kahramanlık hikayesine dönüştürdü, zafer kazanmış komutan
olarak (teamüllere aykırı biçimde) üç rütbe birden atlayıp mareşal apoletlerini
omuzuna diktirdi.
Ayrıca bir de yüklü miktarda bir
ikramiye istedi.
Fakat buna itiraz edildi.. Zaten dolgun bir
maaşının bulunduğu kendisine hatırladıldı..
Selanikli hırsız Atatürk olgun adamdı, bunu
sorun etmedi, nasıl olsa Hindistan ve Orta Asya’dan gelen paralar cebindeydi.
Fevzi Çakmak sayesinde bir yenilgiden
kurtulunmuş olunduğunu yazmaya sadece iki kişi cesaret edebilecekti: Kazım
Karabekir Paşa ve Selanikli zamparanın bakanlarından Dr. Rıza
Nur.
*
Yaşar Gören'i dinlemeye devam edelim:
Önce Sakarya savaşının
biraz öncesinden başlayalım.
Mustafa Kemal, 12 Ağustos 1921’de Polatlı’da
cepheyi denetlerken attan düştü.
"Kaburgasını
kırdı" diye anlatılır. Hastaneye kaldırıldı.
2 gün sonra istirahat
etsin diye evine gönderildi.
Otomatik olarak Sakarya
Savaşı’nın dışında kaldı.
Zaten savaşa
katılmak / savaş alanında bulunmak istemiyordu.
Kendine şöyle bir
görev edindi. Fevzi Paşa, telefonla cephedeki gelişmeleri ona anlatıyor, o
da kürsüye çıkıp Meclis’i bilgilendiriyordu.
Yani Sakarya
Savaşı’nın planlarının ve komutan emirlerinin Ankara’dan İngilizlere
gönderildiği 20 Ağustos 1921 günü tepe kadronun durumu şuydu. Savaş planlarını
hazırlayıp Mustafa Kemal’e gönderen Fevzi Paşa cephedeydi. Garp Cephesi
Komutanı İsmet Paşa da cephedeydi ve bu ikisinin değil telgrafla uğraşacak
başlarını kaşıyacak zamanları bile yoktu.
Zamanı bol olan Mustafa Kemal’di.
İngiliz Generali Harington,
20 Ağustos 1921 gecesi saat 23.35’te İstanbul’dan Londra’ya çekmeye başladığı
telgrafa “20 Ağustos saat 06.30’a dek alınan bilgiler” diye başlıyor.
Demek ki, Black Jumbo
kod adlı ajan, bütün geceyi telgraf başında geçirmiş, 3 gün sonra
başlayacak olan Sakarya Savaşı’nın planlarını, komutanların emirlerini
Harington’a göndermişti.
(Üstelik bu Black
Jumbo, Meclis’in gizli oturumlarında konuşulanları bile İngiliz
istihbaratına geçmeye devam edecektir. Bu hizmet, Yunan Harbi’nin
bitmesinden sonra da sürmüştür)
*
Black Jumbo kim?
3 şüpheli var.
Başkomutan Mustafa
Kemal. Genelkurmay Başkanı Fevzi Paşa ve Garp Cephesi Komutanı İsmet
Paşa.
Neden mi?
Şimdi kimliğini
gizleyen sıradan bir ajanın komutanların karargahlarını kolaçan ederek
bu bilgilere ulaşması imkansız. Savaş durumu var ve karargahlar 24 saat
aktif. Bu bir.
Ankara’dan İstanbul’a telgraf
çekilebilecek iki yer var.
Biri Merkez Postanesi.
Burası denetim
altında. Türkçe, İngilizce veya Fransızca telgraf çekecekseniz, hazırladığınız
metni Sansür Kurulu’na veriyorsunuz.
Metin onaylanırsa,
operatöre veriliyor ve alıcıya gönderiliyor.
Sakarya Savaşı’na
ilişkin bir gazete büyüklüğündeki metinlerin ve komutan emirlerinin ne
Sansür Kurulu’ndan geçmesi, ne de İstanbul’a tellenmesi mümkün değil.
Zaten bu metinlerin telgrafla
geçilmesi 8-10 saati almış olmalı.
Geriye kalıyor ikinci
telgraf merkezi.
Bu telgraf merkezi de Ankara
Garı’nda Mustafa Kemal’in halen ikametgah olarak kullanmakta olduğu binada.
Yeni kurulan Anadolu Ajansı’nın bürosunda.
*
Anadolu Ajansı,
Anadolu şehirlerine Ankara’da olup bitenleri bildirmenin yanı sıra İngiliz
İstihbaratı’na bilgi vermek için de kullanılıyordu.
Ve Anadolu Ajansı’nın
yöneticisi Halide Edip Adıvar’dı. Yahudiydi ve anadili gibi İngilizce
biliyordu.
Halide Hanım, Mustafa
Kemal’in İngilizce tercümanıydı.
Evet… Black Jumbo
kod adlı İngiliz ajanı Mustafa Kemal’in ta kendisiydi.
Sakarya Savaşı'nın
planlarını Harington'a O gönderdi.
(Kaynak:
Yazarlar: Abdülkerim
Erdoğan ve Gökçe Günel
Yayın danışmaları:
Yardımcı Doçent Dr. Süleyman Solmaz / Dr. Nazif Öztürk / Ahmet Yüksel. Ankara
Tarihi ve Kültür dizisi. İstiklal Savaşı’nda Ankara. Sayfa 264)
*
5816
Sayılı Kanun Kaldırılsın adlı Facebook hesabı,
2 Haziran 2024 tarihli paylaşımda fazladan bir bilgi veriyor:
Fevzi Çakmak ile İsmet İnönü'nün elinin
altında bir telgraf cihazı bulunmamaktadır.
GERÇEK TARİH adlı Facebook hesabı
ise, 13 Aralık 2024 tarihli paylaşımında aynı metni tekrarlamış durumda..
Şöyle:
MUSTAFA
KEMAL'İN İNGİLİZ AJANI OLDUĞUNUN KESİN DELİLİ
Sakarya
Savaşı'nın planlarını savaş başlamadan 3 gün önce İngiliz istihbaratına
göndereni bulduk...
AĞUSTOS
1921/ BLACK JUMBO, MUSTAFA KEMAL'Dİ...
İNGİLİZ
İSTİHBARATI ŞAKA OLSUN DİYE BLONDE DEĞİL, BLACK DİYE KODLAMIŞTI
...
Fevzi Paşa'nın hazırladığı savaş planları, Black Jumbo kod tarafından
Ankara'dan İstanbul'a, General Harington'a telgrafla gönderilmişti.
...
Sakarya Savaşı'nın planları ve komutan emirleri Alagöz'deki ordu
karargahındaydı. Fevzi Paşa ve Miralay İsmet'in denetimi ve gözetimi
altındaydı.
Bu
belgeler bir de 5 Ağustos'ta Başkomutan yapılan Mustafa Kemal'in elindeydi.
O
halde; Bu belgeleri İnliliz istihbaratına ulaştıran, bu üç komutandan
hangisiydi?
...
Savaş planlarını hazırlayıp Mustafa Kemal’e gönderen ve onay alan Genelkurmay
Başkanı Fevzi Paşa cephedeydi. Garp Cephesi Komutanı İsmet Paşa da cephedeydi
ve bu ikisinin, değil telgrafla uğraşacak, başlarını kaşıyacak zamanı bile
yoktu.
Zaten
Alagöz'de telgraf merkezi de yoktu.
Zamanı
bol olan sadece Mustafa Kemal idi. Üstelik emri altında bir telgraf merkezi de
vardı. İstasyon'da direksiyon binasında. Anadolu Ajansı'nın merkezinde.
Hatırlayalım…
İngiliz General Harington 20 Ağustos 1921 gecesi saat: 23.35’te, İstanbul’dan
Londra’ya çektiği telgrafa “20 Ağustos saat 06.30’a dek alınan bilgiler…” diye
başlamıştır.
Demek
ki, Black Jumbo kod, bütün geceyi Ankara’da telgraf başında geçirmiş, 3 gün
sonra başlayacak olan Sakarya Savaşı’nın planlarını, komutanların emirlerini
sabaha kadar Harington’a geçmişti…
KAYNAK
Murat
Sertoğlu, Mareşal Fevzi Çakmak Açıklıyor. Sayfa 57-62.
Yardımcı
Doçent Dr. Süleyman Solmaz
Dr.
Nazif Öztürk Ahmet Yüksel. Ankara Tarihi ve Kültürü Dizisi. İstiklal
Savaşı’nda Ankara sayfa 264